Bölüm 1: Hissizlik

272 18 3
                                    

Aylardan mart ayıydı. Lise hiç kimseye iyi hissettirmezdi aslında. Okul bahçesinde okula bakarken gördüğüm tek şey acıydı. Nasıl yüz yüze gelebilirim onunla diye düşünürken buldum kendimi. Dün akşam hiç haketmediğim bi şey yaşamıştım. Henüz sevgili bile olmadığım insan tarafından bırakılmıştım. Bütün gece ağladım. Sabaha kadar evde kimse görmesin hıçkırıklarımı duymasın diye yorganın altında canım çıkana kadar ağladım. Sonra da sızmış kalmışım işte yorgunluktan. Basamakları ağır ağır çıkarken hiç bi şey umrumda değildi. sadece Anılla karşılaşmak istemiyordum. Bizim kızları gördüm ilerde. Aslında oturması öğrencilere yasak olan idare önündeki kahverengi deri koltukta oturuyorlardı. Onlara doğru ilerlerken hepsi de anlamıştı bi gariplik olduğunu. Tuna bana doğru atılıp neyin var demeseydi idare edebilirdim belki. Kahretsin o aptal gözlerim bana itaat etmeyip yanmaya başlamıştı bile. "Bi şey yok kızlar oturun bi anlatacağım zaten" dedim. Mecbur hepsi yerine oturdu. Çünkü benim ciddi olduğum bi konuda şaka yapamayacaklarını hepsi biliyordu. Pek ciddi olmazdım normalde, bol bol espri yapar uzun kahkahalar atardım. Arkadaşlarım merakla yüzüme bakıyorlardı. Tuna, Serra ve Çağla en yakınımdı onlar. "Anıl" dedim ve duraksadım. Serra "ee " dedi kızmaya başladığını belirten bi ses tonuyla. Sonunda dayanamadım ve gözlerimi kapatıp "beni bıraktı" dedim. söylediğim şeyin farkına yeni varıyomış gibi ağlamaya başladığımda Çağla omuzlarımdan tutup beni oturttu. Hepsinin yüzünde benim
için doğru kelimeleri arıyomuş ama bulamıyomuş gibi bir ifade vardı. Neden bu kadar çok ağladığımı ben de anlamıyordum. Tuna bana bin kere söylemişti kaptırma kendini aşık oluyosun diye ama ben hep reddetmiştim olsam bilirdim demiştim. Madem aşık değildim neden o zaman bu haldeydim ki? Aptaldım işte aptal. Onun benden hoşlanabileğini sanacak kadar aptaldım. Bi süre ağladıktan sonra sakinleşmeye başladım. Aslında bu benim için bir ilkti. Daha önce hiç okul sınırları içinde ağlamamıştım. Garip hissettiriyordu. Serra çoktan kantinden su kapmış getirmişti bana. Ağzımı açar açmaz yeniden ağlamaktan korktuğum için gözlerimle teşekkür ettim. Çağla tam olayın detaylarını öğrenmek için bir şeyler söylemeye başladığında ben onun sesini algılayamıyordum. birden etraf kızıştı ve sesler titremeye başladı. Evet karşımda gördüğüm kişi Anıldan başkası değildi. Her zamanki gibi ağır ağır yürüyordu ve yüzünde nasıl olduğuna dair en ufak bir duygu bile yoktu. Onda yoktu ama benim kalbim on üzerinden on alacak şekilde bir takla attı. Aynı anda karnımda daha önce hiç hissetmediğim bir acı ve midemde bir kusma isteği hissettim. O ise soğuk bakışlarını yerden kaldırıp tüm dikkatini bana verdi. Tüm kızgınlığımla ona baktım bi an yüzümdeki ifadeyi görünce şaşırdı. Sonra hiç bir zaman anlamadığım o ifadeyle bana baktı, istifini hiç bozmadan merdivenden yavaşça sınıfına doğru çıktı. Bizim kızlar çoktan ona sövmeye başlamışlardı. Bense kendimi üzerimden bir tır kamyonu geçmiş kadar yorgun hissediyordum, hiç bir şey söyleyemedim. Ne kızlara, ne de arkasından bakakaldığım o hissiz bakışlara...

SESSİZ ÇIĞLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin