Sen umutsun

4.1K 199 52
                                    

Kulaklara çalınan tatlı ve bir o kadar da acı dolu bir sestir insanoğlunun hayata başlayışı. Ritmik müzik notalarından oluşmuş gibi bir hava veren selamlamadır. Neler yaşayacağını bilmeden, farkında bile olmadan başladığı bir serüvenin ilk adımıdır, doğmak. Sonrası ise muammadır. Birbirini takip eden, peşi sıra aldığımız nefesten çalan yıllar, merakla beklenen uzun ve engellerle kaplı ömrümüzün basamaklarıdır.

Bir nevi Pandora kutusudur hayat. İçinde onlarca kötülük, bir parçada umut taşıyan... Karşımıza çıkan engellere, bizi mahveden ve gözlerimizden sicim gibi yaşların dökülmesine neden olan kötülüklere inat nefes almaya devam etmemizi sağlayan ve tüm karanlıklara karşı duran bir kelebek dünyasıdır. Hayat, bir parça kelebek umududur.

Şimdi, uçurum kenarında rüzgar yüzümü yalayıp geçerken ve kömür karası saçlarımı savururken o küçük kelebeği düşünüyordum. Kutunun dibinde, tüm kötülükleri yenebileceğini haykıran o cılız sesi. Benim hayatımdaki kelebek kimdi? Bilmiyordum. Beni koruyup kollayacak, kaybolduğumda bir fener gibi yolumu aydınlatıp doğruyu bulmamı sağlayacak...

Bu zamana kadar şanslı doğup şanslı ölecek olan insanlardan olduğumu düşünmüştüm. Hayatın sürprizlerle dolu olduğunu görmek, bire bir yaşamaktan çok farkı bir yer ediniyordu insan beyninde. Şimdi biliyordum ki, bundan sonra ne görsem ne duysam bu kadar yıkılmazdım. Bu ilk aldığım yenilgiydi hayattan. İlk olmasına karşın basit değildi. Düşmeyi bile bilmiyordum, yıllardır hiç yaşamamıştım ki. Her tökezlediğimde uzanıp beni tutan bir çift el olurdu. Şimdi ise düştüğüm yerden kalkmaya çalışıyordum, nasıl yapıldığını bile bilmeden. Bu sefer bana uzatılmış bir el yoktu ya da ben göremiyordum acılarla boyanmış gözlerimle. Zifiri karanlıktı sanki her yer.

Başımı kaldırıp baktığım ve pırıl pırıl parladığına emin olduğum gökyüzü, bir kara delik gibi üzerime geliyordu şimdi. Yutmak istiyordu beni ve karşı koyamıyordum. Artık tek olduğumu fısıldayan kötü yanım kalan son enerjimi de emiyordu sanki. İyi tarafımı tamamen susturmuş, beni umutsuzluğa itiyordu. 18 yıldır neşeyle, sevgiyle geçirdiğin her anın acısı diyordu acımasızca. Kabullenmekten geriye ne kalırdı ki?

Duyduğum araba sesiyle başımı hafifçe çevirdiğimde gördüğüm şeye şaşırmamıştım. Burası bizim gizli yerimizdi. Ortalıktan kaybolduğumda buraya geleceğini, beni bulacağını elbette biliyordum. Sanırım bunu muhtaç yanım istemişti. Geçen yıllara rağmen hala sevgiye aç ve doyacağından da emin olamadığım yanım...

"Tek başına buraya gelmen, hayatında yaptığın en büyük aptallıktı" diyen sesi duyduğumda buruk bir şekilde gülümsedim. "Bizi ne kadar korkuttuğunun farkında bile değildin ve öylece dikiliyordun kapıda"

Ses gittikçe yaklaşıp sonunda yanımda son bulduğunda gözlerimi kapattım. 14 yaşında yaptığım bir aptallıktan bahsediyordu. Rüzgar beni buraya o kadar çok getirmişti ki, yolları ezbere biliyordum artık. Okul çıkışı Rüzgar dahil kimseye haber vermeden buraya geldiğimde niyetim sadece yarım saat durup geri dönmekti. Tıpkı şimdi olduğu gibi esen rüzgarın büyüsüne kapılıp, Rüzgar'ın devamlı sesli kurduğu hayallerde boğulduğumda geçen zamanı fark edememiştim bile. Saatler geçmiş ve kararan havayla birlikte tutmuştum evin yolunu.

"O gün buraya bakmak aklıma bile gelmemişti" dedi Rüzgar bir şey itiraf ediyormuş gibi. Yanıma oturmasına rağmen, her zaman yaptığı gibi kollarının arasına almamıştı beni. Rutin günlerimizden birini yaşamıyorduk zaten. Bende güvendiğim kolların arasında, gözlerimi kapatıp huzuru hissetmeye çalışamazdım.

"Aptal gibi saatlerce sokak sokak dolaşmıştım biliyor musun? Yengem evde, sen yoksun diye ağlarken ben sanki sana yabancı biriymişim gibi asla gitmeyeceğine emin olduğum yerlerde dolandım durdum. Burası... Gizli yerimiz, aklımın ucundan bile geçmemişti"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 27, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin