2

1.4K 135 53
                                    

"Ne demek Kral Jeon'a saatlerdir ulaşamıyoruz?!" Genç kadının cırtlak sesi tüm sarayda yankılanırken o sinirden saçlarını çekiştiriyordu. 

Kral Jeon çapkın bir adamdı. Sürekli köyün erkekleri kızları fark etmeksizin ilişkiye girerdi. Kraliçe Jeon Seo ise ilişkiye girdiği herkesi lanetler, öldürürdü. Ancak daha önce hiç böylesine nefret dolu olduğu bir an görülmemişti. Bunların saray içindeki konu olduğu gerçeğini bir kenara atmış, şimdi aşağıya inip tüm halka krallarının nasıl birisi olduğunu söylemek istemişti. 

"Bana onu ve yanında her kim varsa getirin derhal!" Askerler baş sallamış ve etrafa dağılmaya başlamışlardı. Kraliçe Jeon çalışma masasına kalçasını dayamış, sinirden gözleri kararmış bir şekilde karşısındaki duvara bakıyordu. O sırada kapı yavaşça tıklandı. İçeriye giren Jeon Jungkook ile bakışları yumuşamış, cilveli bir hal almıştı. Her ne kadar Kral Jeon'la, yani Jungkook'un abisiyle, evlenmeye zorlansa da onun ilgi alanı her zaman Jeon Jungkook olmuştu. Jungkook ise zeki bir adamdı, bunu ilk gördüğü anda anlamıştı ama karşısındaki rezil kadının rengini ortaya çıkarmak istememişti.

"Abim nerede Bayan Jeon?" Jeon Seo hafifçe kıkırdamış ve tek eliyle az önce çekiştirdiği saçlarını düzelterek Jungkook'a yaklaşmıştı. 

"Jungkook'cuğum bana Seo demen hakkında konuşmuştuk-" Jungkook lafını keserek yeniledi.

"Kral Jeon nerede Bayan Jeon?"Jeon Seo istediğini alamamanın siniriyle omuzlarını düşürmüş ve kollarını göğsünde birleştirmişti.

"Ben de bilmiyorum, kim bilir yine kimlerle!" Sinirli sesi odada yankılanırken Jeon Jungkook aldığı cevapla iç çekmiş ve kapıya yönelmişti.

"Jungkook," Jeon Seo'nun sesiyle kapı kulpunu açan eli duraksamış ve yüzünü ona doğru çevirerek devam etmesini beklemişti. "bana büyücüyü çağırır mısın?" Jeon Jungkook duyduklarıyla kaşlarını çattı. 

"Oradan bakınca kölene mi benziyorum? Çağır hademe söyle bana ne!" sinirle tıslayıp kapıyı açacakken Jeon Seo'nun soğuk elleri koluna sarılmıştı.

"Bir seferlik istediğimi yapsan?" Jungkook onu uzaklaştırmak adına kolunu kendisine çekip, daha fazla ısrar etmemesi için kafasını sallayarak odayı terk etmişti. Jeon Seo kan kırmızısı dudaklarının üzerinde dilini gezdirmiş ve kocasının yanında getirecekleri kişiye yapacaklarını düşünüyordu. 

Sarhoştu, sinirliydi, az önce açık bir şekilde reddedilmesine sinirliydi, aldatılmıştı, kırıktı ve birini daha kırmak istemişti. Aldatıldığı kişi kim olursa olsun öyle bir lanet uygulayacaktı ki gözlerine bakan herkes o gün içerisinde ölecekti. Aklına gelenlerle sırıttı. Önce hayatını mahvedecek ardından onu idam ettirecekti. 

Adamlarının getirdiği sarhoş ve yeni ilişkiden çıkan tatmin olmuş suratıyla içeri giren kocası ayağa kalkmasına vesile oldu. Adamlarının yüzüne bakıp saf nefretle tısladı.

"Çıkın dışarı!" Adamlar sözünü ikiletmeden hemen odadan çıktı ve kapıyı kapattılar. Jeon Seo elini havaya kaldırıp karşısındaki adama sert bir tokat attı.

"Lanet olsun senin gibi herife!" gözleri dolmuştu, bu kraliçenin ilk açığıydı.

"Canını yakmak zorunda bıraktığım onlarca çocuğa lanet olsun! Beni katil eden sana lanet olsun! Seninle evlendiğim güne la-" Kral Jeon ilk kez karısına elini kaldırmış, özenle toplanmış saçlarını geriye çekiştirmişti.

"Hadi," Eğlenceyle karışık sinirli yüzüyle karısının canını yakıyordu. Jeon Seo hiçbir şey diyemiyordu.

"Devam etsene!" derin gürlemesi tüm odayı doldururken kadın saçlarına yapışan ellere tırnaklarını geçirmişti. Adam kollarından akan kana tiksinerek bakıp karısının çenesinden tutarak ağzını açmıştı. Ardından kolundan akan kanları onun dudaklarına dayamış ve fısıldamıştı.

"Benim sayemde olduğun yerdesin, bak asil kanıma! Sende olmayacak kanı tat şırfıntı!" Kadını hızla yere fırlatmış ve kravatını elleriyle çekiştirerek yatağına uzanmıştı. 

Jeon Seo aynadaki görüntüsüne baktı. Dudaklarında kocasının kanı, ellerinde kopan saç telleri ve dağılan saçları, gözlerinden akan rimelleri ve yere düşünce yırtılan eteğiyle kocasının yatağına  giren onca fahişeden bir farkı yokmuş gibi düşündü. Göz yaşlarını kolunun tersiyle sildi ve ayağa kalkarak banyoya ilerledi. 

Görünüşünü düzeltip kendine yeni bir elbise seçtikten sonra koridorda ilerlerken adamlardan birinin onu durdurup büyücünün bekleme odasında olduğunu söylemesiyle adımlarını oraya ilerletti. Genç kadının içerde beklediğini görünce gülümseyerek ona yaklaştı. Jeon Jungkook onun isteğini unutmamıştı. 

"Başlayalım mı Bayan Sofia?" büyücünün etrafta gezinen gözleri, adını seslenmesiyle Kraliçenin yüzünü bulurken gülümsemesi genişledi.

"Büyüyü yapacağımız kişi nerede efendim?" dedikleriyle Seo gülümseyerek ona zindana inen yolda öncülük etti.

Zindana indiklerinde, kendisinin de ilk kez gördüğü yüz kanını dondurdu. Güzeller güzeli Kim Taehyung zindanın soğuk zemine çırılçıplak bir şekilde atılmış, baygın olduğu halde iç çekerek ağlıyordu. Sanki zorla dokunmuştu kocası ona. 

"Efendim yaklaşık 12 senedir sizinle çalışıyorum biliyorsunuz. Ancak bu sefer yapmak istediğinize emin misiniz? O-o çok masum duru-" Seo elini sertçe havaya kaldırarak susturmuştu.

"Bu tarz fahişeler hep masum gözükerek akıllarını çelerler Sofia. Bilmiyormuş gibi konuşma!" 

Sofia her ne kadar kraliçeye katılmasa da kellesinden olmak istemediği için sustu. Kraliçe adımlarını yerdeki çocuğa yaklaştırıp ayakkabısının ucuyla yüzünü dürttü. Uyanmayınca aynı işlemi birkaç kez daha uyguladı. Taehyung'un gözleri yavaşça açıldı ve gördüğü kişiyle donakaldı. 

Seo ise alayla kıkırdadı ve uzun tırnaklı parmakları çocuğun pürüzsüz yüzünü bulurken tam gözlerinin içine bakıyordu.

"Madem benden korkacaktın, neden yaptın fahişe? Şimdi mi geldi aklına! Ne yapayım istersin sana ha?!" Taehyung kraliçenin çoktan onun fahişe olduğuna inanmasıyla kalbi sızladı. Artık 40 fırın ekmek de yese ona masum olduğunu kanıtlayamayacağının bilincindeydi. Ağrıyan kalçasına rağmen kraliçenin  önünde eğildi. O an aklına gelen tek şeyi ağzından kaçırdığında Kraliçe şok olmuştu.

"Öldürün beni! Size yalvarıyorum efendim elimdeki tek varlığım olan masumluğum da gitti. Bu anılarla yaşayamam yalvarırım öldürün beni! Lütfen alın canımı..." sonlara doğru kısılan sesiyle yere çöktü ve aklına yeni gelen günahıyla hıçkırarak ağlamaya başladı. Sofia'nın gözleri dolarken Kraliçe Seo tek bir duygu belirtisi göstermiyordu.

"Bu kadar kolay kurtulabileceğini mi düşünüyorsun?" Taehyung'un kızarmış gözleri gözleriyle buluştuğunda gülümsedi kraliçe. Adi gülümsemeyi gören Taehyung yüzünü tekrardan aşağıya eğdi.

"Sana öyle bir lanet bulaştıracağım ki hiç kimse seni sevemeyecek! Güzelliğin senin lanetin olacak! Kimse gözlerine aşkla bakamayacak! Sen Kim Taehyung, en büyük lanetin göz göze geldiğin herkesin ölümü olacak!"

Büyücü istemeyerek de olsa işine başlarken Taehyung huzurluydu. Ona verilen lanet bir daha kimsenin ona dokunamamasına yol açacaksa bu onun için nimetti. O gece yaşayacağı lanetin ne gibi bir sonuca varacağını bilmeyerek kabullendi kaderini. Sahi, kabullenmese de yaşayacaklarının bilincindeydi. 

-

Slm anime kizlari nasilsiniz cimcimeler

Bu arada kıkırdak deldirmek için heves atan aklimi sikim ACIYOOOOOOOOOOOO

Arkadaslar vazgectim kafama ne zaman eserse bol bol bolum atcam taslaktaki bölümleri atmak için beklemek cok sikici

~𝘰𝘱𝘩𝘦𝘭𝘪𝘢

Medusa | TKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin