Ne Olduğunun farkında bile Değildim

245 13 0
                                    

İlk olarak kendimden bahsedecek olursam, hali hazırda henüz 30 yaşındayım.

İç Anadolunun kendine münhasır bir vilayetinde doğup büyümüş asker bir ailenin çocuğuyum.

Lafı fazla uzatmadan geçelim. Babamızın mesleği gereği bilenler bilir şehir şehir gezmek zorundayız onunla beraber. 2002 2008 arası İstanbul'un sahil kesimli bir ilçesinde görev yapıyordu babam.

Babamın Kendi devrelerinin çok olduğu bir dönemde geldiğimiz için İstanbul'a arkadaşlarımın çoğu benimle aynı yaşlardaydı. Şırnaktan geldikten sonra 12' li yaşlarımda hem ergenliğe giriş hem de iki şehir arasındaki kültür farkının şokuyla içine kapanık çok konuşamayan bir çocuk olmuştum. Benden önce çevremdeki arkadaşlarım istanbulun havasına suyuna alıştığından çoğu şeyde benden önde gitmeleri hafif hafif aklım yetmeye başladığı için hissettirmeye başlamıştı. Bir süre sonra okul başladı. Servis okul sınıf ortamı derken kendimi açmaya sosyalleşmeye başlıyordum. Bir senenin ardından artık yavaştan onlara ayak uydurmaya başlamış artık hiç alışık olmadığım kızlarla konuşabiliyor ve yeniliklerin içinde buluyordum. Yenilik dediğim bulunduğumuz yer askeri tatil köyü havuz deniz disko oyun alanları aklınıza gelebilecek tatil yerlerinde gördüğünüz şeyler. Tabiki o yaş için abartılı eylemler ama konumuzla alakası bu betimlemelerden başlıyor.

Serbestlik seviyemiz dört tarafı duvarlarla çevrili her tarafında nöbet tutan askerlerle dolu olan bir yerde, anne babam okulda olmadığı için saat kaçta eve girdiğime bakmadan özgür olmama, kendimi açmama sanırım müsade ediyorlardı. 3 4 kafadar olmuş asker abilerle takılıp onların muhabbetleri dinlemeye bayılıyorduk. Her gece bir nöbet kulübesine gider asker abilerin bizlere anlattığı ilginç ilginç anıları hikayeleri dinlerdik. Gel git askerler değişir ama genelde kaldıkları yer değişmezdi. Sürekli bahsettikleri sahil kenarında ki bir nöbet kulübesi vardı ama anlattıkları hikayelerden artık korkup oraya gidecek cesareti bulamamıştık. Kumsalın ötesinde toprak alanın başladığı ve çevresi ağaçlık olan en uzak kulübeydi. Genelde iki kişi nöbet tutması anlattıklarının gerçekliğini ıspatlamak için olduğunu düşünüyorum şuan.
Sık aralıklarla nöbet yerinde gece yada  gündüz farketmeden nöbet tutan askerlerin kurşun sıktıkları sesleri evimizden duyardık. Bu yüzden verilen emir gereği oraya hiç bir sivil yaklaştırılmaz nöbet tutan askerler sürekli devriye ile kontrol edilirmiş. Babamın nöbetçi olduğu bir gece hepimizi uyandıran silah sesi geldiğinde sanki yatağımda felç geçirmiş gibi korkudan kalakalmıştım.
Oraya giden ambulans sesi ve dışarda ki koşma seslerini odamdan duyabiliyordum. Yoğun koşuşturma sonrası saat ilerdikten sonra babamın eve geldiğini duydum. Annem uyanıktı. Babamın telaşla eve girdiğini ve hemen çocuklar uyuyor mu dediğini duydum. Evet diyince askeri kaldırdılar nasıl olduğunu bilmiyoruz ama denizden ona ateş edilmiş komutanlara rapor vermem gerekiyor, taze kamuflajlarımı getir giyeyim dedi. O kulübe ilgimi çektiğinden pür dikkat onları dinlemeye çalışıyordum.
Daha sonra üstünü giyerken çok kan olduğunu istanbul gibi bir yerde terör saldırısı olur mu diye sordu annem babama. Babam terör değil çıkan kurşunlar askerin tüfeğinden fakat gelen kurşunlar da askerin vucudundaki delik sayısıyla aynı derken o zamanlar cep telefonları daha yeni kullanılmaya başlanıyordu, babamın telefonu çaldı ve karşısındaki kişinin askerin öldüğünü söylediğini anneme anlatırken duydum. Olayın garipliğinin farkında olan baba apar topar gitti. Annem yanımıza gelip bizleri kontrol ederken bir yandanda dualar okuyordu. Anne ne oldu ölmüş mü asker abi dediğim an annem kızıp uyumamı istedi.
Şuan düşünüyorum acaba böyle bilgileri babam neden gizli olduğu halde anneme anlatmıştı. Normal de sel verir sır vermez.

Cinle Olan AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin