"O çocuksu günler eskide kaldı, o çiçek kokuları, sevgi dolu gülüşmeler, o saf ve mutlu günler, senin de bana aşık olduğun günler çok eskide kaldı...
Ne sen bakabilirsin artık yüzüme, ne de ben sevebilirim seni yeniden.
Beni öyle çok kırdın ki, seni...
Çalan alarmın sesiyle hızlı bir şekilde yataktan kalktı Jaemin.
Jisu geç uyumuştu ve çok yorgundu, o yüzden bu kadar erken uyanmaması gerekiyordu.
Komodinin üzerindeki telefonu alıp alarmı kapattı.
Çok fazla uykusu geliyordu, ayrıca aşırı yorgun ve uykusuzdu ancak patronu işe gitmezse evini bile basacak manyak bir kadındı.
Ve o, Jisu ile yüzleşecek son insandı.
Çünkü Heejin ve Jisu birbirinden nefret ediyordu.
Dolabı açıp kendine beyaz gömlek ve siyah kumaş pantolon çıkardı.
Nihayet dünden kalma kirli ve kırışık kıyafetlerinden kurtulduğu için mutluydu. Duş alacak vakti olmadığı için banyoya girememişti ama kıyafetlerini değiştirmek bile fazlasıyla iyi gelmişti.
Kravatını bağladığı sırada duyduğu ses ile yerine çivilendiNa Jaemin.
"Jaemin..?"
Derin bir nefes alarak ona döndü genç adam, tabii yüzünde sahte, kocaman bir gülümseme ile.
Yüzüne bakacak cesareti yoktu çünkü.
O her ne kadar Jisu'nun bilmediğini düşünse de gözlerine bakarken çok utanıyordu.
"Efendim sevgilim?"
Bu kadar profesyonel olabildiği için kendini içten içe tebrik etti.
"Gidiyor musun..?"
"İşe gitmem gerekiyor."
Saçları dağılmış, gözleri dolu dolu ve dünden kalma yorgunluğu yüzünden belli. Dudakları hareket etmiyor ama gözlerinden okunuyor "gitme" der gibi bakıyor.
"Bana söz vermiştin, gelmedin..."
Dün kızın 24. yaş günüydü ve Jisu'nun hayatta en önem verdiği gündür, çünkü o gün annesinin hem doğum hem de öldüğü gündü.
"Ben özür dilerim sevgilim, arkadaşlarla dün mesaiye kaldık sonra da uyuya kalmışım, gerçekten çok özür dilerim."
Yalancısın Jaemin...
Ve hayatında en başarılı olduğun alanın bu olması ne kadar acınası biri olduğunu gözler önüne seriyor!
Kafasındaki seslere kulak asmadı ancak haklı oldukları gerçeği midesinin bulunmasına sebep olmuştu.
"Yalan söylüyorsun Jaemin..."
Sol gözünden akan bir damla sözlerini böldü.
"Tırnaklarını avuç içlerine batırıyorsun."
Jaemin ellerini düzeltip yatağa oturdu ve karısının yüzünü elleri arasına alıp gözlerinden akan yaşları sildi.
"Sevgilim, neden böyle düşünüyorsun ben sana hiç yalan söyler miyim? Seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor musun?"
Ağladığı için kızaran dudaklarına bir öpücük bıraktı.
Acı acı gülümseyerek yüzüne bakmıştı Jisu.
"Dudaklarından onun rujunun tadını alabiliyorum..."
Jaemin hemen geri çekmişti kendini ancak Jisu onu durdurdu ve konuşmaya devam etti.
"Ve onun kokusu..."
Elleriyle az önce bağladığı kravatını çözdü, ilk 3 düğmeyi açarak boynunu açıkta bıraktı.
"Ve onun izleri, onun dokunuşları..."
Parmakları saçlarından yüzüne doğru ilerlerken adamın, çenesinde durdu.
"En acısı da ne biliyor musun Jaemin, ben seni hala bekliyorum..."
┬──┬
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
fin de la quatriéme partie
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
