Dördüncü bölüm

4.2K 348 377
                                    

Medyadadaki sarkiyla okuyun cillop oluyor

⭐💧

"Ahahaha salak pantalonu ters giydin ahhaha." Mahmut bir yandan gülüp bir yandan gömleğinin kravatını gevşek bir şekilde boynuna geçiriyordu.

"Hay sikem!" Mehmet pantalonunu geri çıkarıp düzeltip giydi. Yatağımın üstünden lacivert kravatımı alıp omzumdan sarkacak şekilde attım direkt. Tasma gibi bu koduğumun kravatları.

"Lan acaba kurtcuk teşkilatı görmüş müdür?" dedi Sıddık sırıtarak.

Aklımda o yüz ifadesini tahmin etmeye çalıştım. Büyük bir kahkaha patlattım.

"Oğlum yüzünü düşündüm bi an." dediğimde hep beraber güldük.

"Hadi yoldaşlar gazamız mübarek ola!" dedi Necip ve çantaları alıp odadan çıktık.

Gülerek sınıfa girdik ve pencere kenarı en arkaya oturduk sırayla.

Ben ve Necip en arkada, Sıddık ve Mahmut bir önümüzde, Mehmet ve Ömer'de onların önünde.

Duvar kenarına bakınca Alparslan'ların daha gelmediklerini gördüm.

"Ders ne?" dedi Mahmut sırtını camın önünde ki peteğe yaslayıp.

"Edebiyat." dedim. Oflayıp gözlerini kapattı. Sınıfta aynı anda gelen mesaj sesleriyle şaşırıp telefonlarına baktılar.

"Noluyor amk?" dedi Mahmut. Yavaşça kalkıp çantalarını aldılar ve birbirlerine çarpa çarpa sınıftan çıktılar.

"Anne.." deyip ağlamaya başlayan Sıddık'a çevirdim bakışlarımı.

"Neden ağlıyorsun noluyoruz amk?" dedim sinirle.

"Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?" Tanıdık sese doğru dönünce kapıdan içeri ellerinde sopalarla girmiş Alparslan'ı ve arkadaşlarını gördüm.

"Salak bilirdik!" arkadaşları aynı anda söyleyince kendi aralarında güldüler.

Yutkunup bizimkilere döndüm. Sıddık ağlıyordu diğerleride tedirgin bir şekilde bakışıyorlardı.

"Kulu vallahu ehad Allahu samed lem yelit velem yuled velam yekun lehu kufuven ehat."

Korkudan imana gelen Ömer'e çevirdim bakışlarımı. "Kesin sesinizi!" dedim ciddiyetle ve ayağa kalktım.

"Hediyemizi çok beğenmişsin bakıyorum." dediğimde boynunu sağa doğru kıtlattı.

"Aynen! Teşekkür etmeye geldik o yüzden." deyince arkadaşı Turan kapıyı kilitledi.

Korkuyla bakışlarımı yanımdaki Necip'e çevirdim. "Bittik biz.." dedim.

Omuz silkip gömleğinin kollarını direklerine kadar katladı.

"Bizimde elimiz armut toplamıyor.." dedi.

Bizim çocuklarda ayağa kalkıp kollarını kıvırdı. Aslında her zaman kavga ediyorduk ama bu sefer sopayla gelmişlerdi.

"Bir ilk yapıp sopayla gelmişsiniz." dedim küçümseyerek.

"İlkleri severim bilirsin." deyip sırıtınca gözlerimi kaçırdım ve elimle saçlarımı karıştırdım.

"Dalmıyor muyuz Alparslan kardeş?" diyen Akad'a gülümseyip "cık" deyince kaşlarım çattım.

Birden arkamdan biri bir ipi boynuma dolayınca gözlerimi kocaman açıp boynumdaki ipe götürdüm ellerimi.

Akad'larda bir anda ileri atılıp bizimkileri tutunca şaşkınlıkla kaldım.

"Noluyor amına koyim?" diyen Sıddık yüzüne inen yumrukla inledi. Akad tek eliyle kollarını arkasından tutmuş diğer eliylede saçlarını tutup başını kaldırmasını sağlıyordu.

Başımı arkama çevirince bu kişinin Gökalp olduğunu gördüm. "Sen nerden çıktın amk?" diye bağırdım.

Sırıttı. "Ananın amından." deyince gülüp "ordan çıksan bu kadar hayvana benzemezdin." dediğimde boynumdaki ince ipi sıktı.

Bir an nefesim sıkışınca gözlerim kaydı. "Sikeyim.." dedim zar zor.

"Eveeet." deyip elindeki sopayı döndürerek yanımıza doğru yavaşça ilerledi.

"Demek dolabıma o dilde küfür yazarsınız he." deyince sinirlendiğimi hissettim.

"Soktuğumun ırkçısı!" dedim sinirle. Güldü.

"Senin soktuğun..?" deyip gülünce dişlerimi sıkıp yüzüne baktım.

"Sen adam mısın ki siktiğimin Liberali?" deyince sinirle ileri atıldım ama ip boynuma sert bir şekilde sürmüştü.

"Kes lan sesini!" dedim sinirle. "Uslu dur cıs yaparım bak." deyince güldüler.

Yanıma yaklaşınca "bu da 10 santim fazlası var diye kendini adamdan sayıyor, he!" deyince yüzüm sinirden kıpkırmızı olmuştu.

Onlar kendi aralarında gülerlerken beklemediğim bir anda karnıma inen sopayla acıyla inleyip hafifçe eğildim.

Saçımı tutup yüzümü yüzüne hizaladı. "Orosbu çocuğu! Sana karışmadıkça kaşınıyorsun! NE HAKLA DOLABIMA ÖYLE BİR ŞEY YAZARSIN LAN?!" Birddn değişen hareketleriyle neye uğradığımı şaşırdım.

Necip'ler kurtulmaya çalışıyordu ama bizden çok oldukları için işe yaramıyordu çırpınmaları.

"H-hasta olduğumu biliyorsun.." dediğimde yüzüme iğrenir gibi bakıp saçımı sertçe bıraktı.

"Küçük çocuklar nasıl korkunca annelerinin eteğinin altına saklanıyorsa sende hep siktiğimin hastalığının arkasına saklanıyorsun." dediğinde güldüm.

"Eteğinin altına saklanacak bir annem olmayınca bende hastalığımın arkasına saklanıyorum, kusura bakma." dedim alay ederek.

"Kendini acındırmaktan ne zaman vaz geçeceksin Dağhan? Çünkü gerçekten çok acınası gözüküyorsun." Acımasızca dediği şeyler bilmiyordu ki biraz önce vurduğundan daha fazla acıttığını.

Ama acıyı seviyordum. Acı öldürmez süründürür evet.. Ama seni ayaktada tutar.

"Komikmiş ama espriyi tam anlamadım." dedim dalga geçerek.

"Anlatalım.." deyip sopayı hızla kaldırıp omzuma vurdu. Çıkan sesle ve hissettiğim acıyla bağırıp kendimi yere bıraktım.

Nefesim kesiliyordu sanki. "Bırakın." dedi arkadaşlarına. Omzumu tutup acıyla sırt üstü uzandım.

Bir yandan nefesim bir yandan kolumdaki ağrı katlanınca acı içinde hem nefes egzersizi yaptım hızla hemde omzumu tutmuştum.

Gözlerim yaşlarla dolunca etrafımı bulanık görmeye başladım.

Gözlerimi aralyınca Alparslan'ların sınıftan çıktığını ve bizimkilerin başıma üşüştüğünü gördüm.

Gözümden düşen yaş kalbimdeki mezarlığı biraz daha ıslatmıştı..

⭐💧

huzun 😔

Taraf -GAY (Askıda) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin