1.1

320 35 4
                                    

7. Bölüm - Lalisa manoban
Açılışa dakikalar kalmıştı. Dükkanın kapısının önünde bekliyordum. Jungkook'un dükkanına ilk defa girecektim. Çok heyecanlıydım. Büyük ihtimalle o beni kovacaktı ama olsun. Yine de onu görecektim işte.. Yanıma baktığımda annesi ve babası da oradaydı. Ve tabiki abisi Jeon Namjoon. "Ah Lalisa, merhaba."

"Merhaba." dedim hafifçe gülümserken.

"Naber?"

"İyi."

Abisi, Jungkook'un aksine daha kibardı. Hatta hayatımda gördüğüm en kibar adam olabilirdi. Saygıydı ve konuşmadan önce düşünüyordu, insanların kalbini kırmamaya özen gösteriyordu. Birden kapı açıldı ve Jungkook dışarı çıktı. Kalabalığın ortasındaydım. Her tarafta paparaziler vardı. Bir an Jungkook'la göz göze geldik. Sadece birkaç saniye.. Kaşlarını çattı ve eline mikrofonu aldı. "Teşekkür ederim. Magazinci arkadaşların sorularını teker teker cevaplamadan önce kısa bir konuşma yapacağım. En genç yatırımcı olarak biliniyorum ve hem ülkemizde hemde dünyada birçok insan bunu doğru bulmuyor. Bu yaşta bunları yapabilmek bile büyük bir başarı benim için. Başta ailem olmak üzere beni destekleyen herkese sonsuz teşekkürler." dedi ve elindeki makasla kırmızı ipi kesti. Ortam çok gürültülüydü. Magazincilerden gelen sorular, ıslık ve alkış sesleri, hayranlarından gelen bağrış ve çığlıklar... Böyle ortamlardan nefret ederdim. Tam herkes gibi bende içeri girecekken kolumdan tuttu ve mağazanın arkasına götürdü. "Bırak be ne yapıyorsun!?" 

"Asıl sen ne yapıyorsun be burada? Niye geldin? Rezil etmeye falan mı?"

"Hayır. Sadece yapabildiklerini merak ettim. Gerçi içeri girmeme izin vermediğin için göremedim. İzninle içeri gireceğim, korkak şey." deyip tam ellerinden sıyrılacağım sırada kolumdan tekrar çekti ve sırtım duvara yapıştı. Çarparken canım gerçekten acımıştı. "Bana bir daha korkak dersen seni yok ederim Taylandlı sürtük. Anladın mı beni? Yok ederim"

"Senden korkmuyorum."

"Haha, göreceğiz." dediğinde gülümseyerek yanından geçtim ve binanın önüne geldim. Kınayan gözlerle can çekişen paparazilere bakarken Jungkook dişini sıka sıka geliyordu. Sadece ikimizin duyabileceği şekilde "Hah geldi ukala çocuk." deyip içeri girdim. Ellerini yumruk yapmıştı. Magazincilerden gelen soruları yanıtlıyordu. Bende kıyafetlerine göz gezgiriyordum. Kesinlikle bir önceki markadan daha güzeldi. Elime, kot pantolonlu bir takım aldım. Buna bayılmıştım. En sevdiğim parça olmuştu kesinlikle. Elime alıp kasaya doğru geldiğimde Jungkook arkamda belirdi. Kalbim deli gibi çarpıyordu. "Sana satmıyorum."

"Hmm, paparazilerle konuşmamı ister misin? 'Kore'nin en genç girişimcilerinden olan ve cömertliğiyle tanınan ünlü tasarımcı, ırkçı herifin teki çıktı ve sırf Taylandlı diye bir kadını mağazasından kovdu!' Vay be, güzel manşet olur." Onu tehdit ettiğime inanamıyorken sinsice gülümsedim.

"Bana bak seni sürtük, beni böyle korkutabileceğini mi sanıyorsun?"

"Sanmıyorum çünkü zaten korktun." dedim ufak bir kahkahayla. Umarım ki paparazilerin kadrajında çıkmıyorduk. "Bunu yapamazsın."

"Öyle bir yaparım ki.." dememle kolumdan tuttu ve arka kapıdan beni mağazanın dışına çıkardı. Al o kıyafetlerini de defol git. Ücret de almıyorum. Yeter ki bana bulaşma."

"Parayla satın alınan biri değilim." dediğimde eline kıyafetleri koydum ve çekip gittim. Gerçekten sinirlenmiştim.

Hestia | LizkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin