Koşuyordum, yorulmuş bitkin düşmüş bacaklarım o bir tüy misali kadar hafif bedenimi taşıyamıyordu. Ama bu son şanstı. Ya kaçacaktım ya da o psikopat sadist üvey babamın ellerine gidecektim.
İstemiyordum o sadist adamı. ASLA ! İSTEMİYORDUM ! Arkamdan koşan ayak sesleri bir anlık o nayif bedenimin ürpermesine neden oldu. Geliyorlardı, evet yetişmişlerdi. Tanrım ! Çok korkuyordum. Daha ,daha, daha fazla hızlı koşmaya çalıştım. Ne olursa olsun ayak sesleri kesilmedi. Sanki ensemdelerdi o kadar yakından geliyordu derken saniyelik birşey oldu ve o lanet üvey babamın korumalarından biri sertçe ince belimi yakaladı ve bağırmaya başladı.
''Sen ne yapıyorsun küçük sürtük? Demir Bey sizi bize emanet etti. Emanete ihanet olmaz.'' diyip sinsice güldü ve çok uzaklaşmamış olduğumuz o camları simsiyah filmlerle kaplı olan minibüse zoraki bir şekilde soktu. Evet, tekrardan hayatım kararmıştı...
****
Zor da olsa eve getirilmiştim. O annemin iğrenç kocasının evine. Allah'a şükür bana birşey yapmıyordu. Annemi kaç kere aldatmıştı buna şahittim. Anneme söylemeycektim ama bu sonuncu olayda anneme söylediğimde beni çok ters karşıladı, bu adam annemi -o hiç birşeye kızmayan hep arkamda olan annemi- değiştirmişti. Artık o eskisi gibi değildi. Her şeye kızan,bağıran,tersleyen ve bana hiç destek olmayan birine dönüşmüştü.
Artık yeter bir an önce bu evden kurtulmalıydım. Annemi çok seviyordum fakat yapabılecegım hıcbır sey yoktu bunları ona anlatsam diyeceği tek şey ''Saçmalıyorsun Gizem. Böyle davranmayı bırak ve güzel hayatının tadını çıkar.'' demek olup yüzüme bakmadan odamdan çıkacak hiçbir şey olmamış gibi devam edecekti. Artık beni umursamıyordu. İşte en çokta bu koyuyordu.
Bu düşünceler uykumu getirmişti. Göz kapaklarımla mücadele veriyordum. 2 saattir oturdugum koltugumdan çift kişilik yatağıma uzandım ve bu düşünceleri beni en iyi anlayan nadir dostlarımdan Esra ile yarın detaylı konusmam gerektiğini beynimin en ön yerlerine not ettim. Ve o beni içine çeken derin uykuma yenik düştüm.
****
Sabah uyandıgımda hala ayagımda pantalon ve ustumde salaş trikomla oldugumu farkettim. Bugün sıcaktı anlaşılan. Altıma fosforlu pembe bir kot şort giydim üzerime hemen önemsiz bir tişört giyip saçımı saldım ve abartısız bir eyeliner çekip çantamı alıp odamdan çıktım.
Aşağıya indiğimde çok mutluymuş gibi görünen ailemi şöyle süzdüm ve
''Günaydın. Kahvaltı yapmayacağım, dersim erken başlıyor.'' diyip cevap vermelerini beklemeden spor ayakkabılarımı ayagıma gecirip evden çıktım. Arabama bindiğim gibi gazı kökleyip okula vardım. Arabadan havalı bir şekilde inip aynı havayola okul bahçesinden okul binasına yürüyordu ki, Ah! kafam bu lanet basketbol topunu da kim atmıştı! Bir hışımla arkamı dönüp ağzıma gelenleri söyledim -aslında böyle bir kız değildim fakat okulda böyle tanınıyordum-
''Hangi piç kurusu bu lanet topu kafama attı!?'' HASİKTİR! LAN! BU! ÇOCUĞUN! ANNESİ! KESİN! TERÖRİST! karşıdan ''Anlayamadım ?'' diyince kendime bir küfür daha savurdum. Düşüncelerimi sesli-sessiz olacak şekilde kontrol etmeyi öğrenenedim ya. Bu sefer ağzımda minik bir mırıltı çıktı ''Baksana çocuk bomba gibi'' diyince bu sefer o bomba kahkaha atmaya başladı. Hassss yine duydu ya. Ağlıcam şimdi çok rezil oldum. Bu kez ise kendimi ezdirtmeme ve rezil olmamak için karşımdakini ezmeye başladım.
''Ya sen kim oluyorsunda kafama top atabılıyorsun kım oldugumdan haberin var mı senin canım ya ?'' diyerek şımarık kız tavırlarına girdim. Birçok kişi bundan hoslanmıyordu. Ama böyle yaparak güçlü kalabılıyordum. O adını bıle dahi bilmediğim çocuk sanki içimi okurmuşçasına,
''Seni bilmem ama ben Kuzey.'' dedi. Oha lan ilk defa eziklediğim bir kişi sıcakkanlı olarak kendini tanıttı.
Vay anasını. Bu çcuk iyimiş. Ne saçmalıyorsun Gizem. Kendine gel lan senin Burak'ın var. Senin sevgilin var Gizem. İç sesimi susturup alaycı bir bakış atarak Kuzey'e arkamı dönüp oradan uzaklastım.
Koridorda sınıfıma ılerlerken Burak'ı görüp boynuna atladım ve dudaklarımı dudaklarının üstüne kapattım. İşte bu çocuk beni deli ediyordum. Aşıktım ben ona. YIllarca aşkımı içimde tutmuş bu sene başı ise arkadaş zorluklarıyla ona açılmıştım ki onun da bana karşı hisleri varmış.
Öyle işte Burak beni bende Burak'ı seviyordum. Banene Kuzey'den. Ah Gizem ! Kuzey yok aklından çıkar sürtük. Bu saçma düşüncelerimle zaman kaybı yaşarken dalıp gitmiş olacagım ki Burak beni sarstı ve ''Sevgilim neyin var?'' dediğinde geçiştirip elinden tuttuğum gibi sınafa soktum. Dersin başlamasına az kalmıştı.
Biz sıralara kurulduktan 5 dakika sonra hoca kapıda göründü ve arkasında Kuzey. Ey lanet olası bizim sınıfta mısın sen ?! Burak'ı bu kadar çok severken bir anda karşıma çıkıp kafamı karıştıran çocuk Kuzey karşımda duruyordu o güzel, cana yakın gülümsemesi de Tabiki yüzüne takınmıştı. Ona hayran hayran baktığım anlayacak ki Burak öksürüp,
"Bu çömez kim ?" Diyip güldü. Kesin. Kesin anlamıştı işte öyle baktığımı. Haydaaa birde bu çıktı. Hadi buyrun cenaze namazına.
****
Eveeeet bu benim hikayem arkadaşlar lütfen destek çıkın yorum atıp voteleyerek. bu hikayeyi arkadaşımla birlikte yazıyorum Cçenene_Kusu takip edin o da bir hikayeye başladı xxxxx :***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Rüzgarları
RomanceKoşuyordum, yorulmuş bitkin düşmüş bacaklarım o bir tüy misali kadar hafif bedenimi taşıyamıyordu. Ama bu son şanstı. Ya kaçacaktım ya da o psikopat sadist üvey babamın ellerine gidecektim. İstemiyordum o sadist adamı. ASLA ! İSTEMİYORDUM ! Arkamdan...