3

10 0 0
                                    

"Ama gözler gerçeği görmez ki Yüreğiyle aramalı insan" demiş Küçük Prens.

Ama benim yüreğimde gözlerim kadar kör. Aklımda hayatım kadar karışık.

Jungkook'a gözükmeden odama dönmüştüm. Bütün gece yaşadıklarımı ve duygularımı tahlil edip bir çözüm aramaktan uyuyamamış zaten karmaşık olan durum daha da karmaşık bir hal almıştı.

Ve vardığım en mantıklı sonuç Jungkook'un babamla bir bağlantısı olabileceğiydi.

Babam onların şirketinde hissedardı, sürekli o şirketin çıkarlarına göre hareket ediyordu ve Jungkook beni babamdan dolayı bu kadar yakından tanıyor olmalıydı.

Yalnızlıktan nefret ettiğimi en iyi babam biliyordu. Belki de benimle arkadaşlık kurup babama bilgi taşıyacaktı.

Yine de mantığım almıyordu. Babam beni köşeye sıkıştırmıştı böyle bir şeye ihtiyacı yoktu. Jungkook benden hoşlansa dahi benim yalnızlıktan nefret ettiğimi öğrenemezdi.

Junmyeon bile bunu bilmiyordu.
Kimden öğrenmişti?
Ne yapmaya çalışıyordu?

Kapımı tıklayıp elini kapı koluna yaslayarak bedenin bir kısmını araladığı kapıdan içeri sokmuştu sorularımın cevabı.

"Günaydın. Nasılsın?"

Göz devirmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Bol peynirli omlet yaptım"

Bol peynirli omlete bayılırdım. Bunu da biliyor olamazdı değil mi?

Dudaklarını dişlerinin arasına alıp bakışlarını şaşırmış surat ifademde gezdirdi.

"Junmyeon hyung, peynirli omleti çok sevdiğini söyledi"

Söylediği şeyle daha çok şaşırmıştım. Junmyeon mu Jungkook'a söylemişti?  Jungkook mu Junmyeon'a sormuştu?

"Hep bu kadar kibar mısındır?"

Gülümseyip sorumu cevapladı.

"Junmyeon burada olduğunu biliyor ve kahvaltıda omletten başka bir şey yemediğini söyledi"

Yataktan kalktım ve ona doğru bir adım attım.

"Junmyeonla ne konuştunuz?"

Omuzlarını silkti.

"Sana iyi bakmamı senin oldukça inatçı biri olduğunu söyledi"

Garipti. Hem de fazlasıyla. Hem bu kadar masum görünüp hem bu kadar kurnaz gözükmesi insanda merak uyandırıyordu.

Ve ben fazlasıyla meraklı bir insandım.

"Pekala. Madem benim için kahvaltı hazırlamışsın o zaman kahvaltı etmeliyiz"

Kahvaltı sofrasına geçip yemek yemeğe başladık. Ortalık oldukça sessiz ve gergindi.

"Bugün boş günüm eğer sende istersen sana eşlik edebilirim"

Bakışlarımı omletimden kaldırıp gözlerine diktim.

Sehunla karşılaşmak istemiyorumdum. Evde kalıp bir süre herkesten uzak kalmak en iyisiydi.

Ama burada Jungkook' un yanında kalmayacaktım.

"Aslına bakarsan bugün şirkete gitmem gerek kahvaltıyı yaptıktan sonra oraya geçeceğim"

Kafasını sallayıp yemeğine devam etti. Yine de düşünceli gözüküyordu. Tam bana bakacakken gözlerimi kaçırmış onun önündeki kimchili tabağa dikmiştim gözlerimi.

FlameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin