altı

1K 98 417
                                    

yorum yapın lütfen beni üzmeyin öptüm xox

serhat balkonda uzun bir telefon görüşmesi yaparken ben de onun yatacağı yeri hazırlamaya çalışıyordum. ikimiz de gereğinden fazla inatçı olduğumuz için serhat'ı burada kalmaya biraz zor ikna etmiştim.

ayrıca beni öpecek gibi yapıp sonrasında hayallerimi suya düşürdüğü için inanılmaz sinirliydim kendisine. mavi yastığı elimde kabartıp çarşaf serdiğim geniş koltuğa bıraktığımda balkon kapısı açıldı. arkamı dönüp kendisine bakmaya tenezzül bile etmediğim adam konuştu bana doğru adımlarken. "hm, kendi yatağını yapmışsın. ben nerede yatıyorum?"

yorganı da titiz bir şekilde yerleştirdikten sonra elimle hazırladığım yatağı gösterdim esmer çocuğa bakarken. "burada." serhat gülümseyerek elini kemerine götürdü. yavaş hareketlerle kemerini çıkarırken tek odağım kemikli elleriydi. "misafirini koltukta yatıracak kadar insafsız mısın?"

kemerini çıkardıktan sonra orta sehpaya bıraktı. yutkunup gözlerine çıkardım bakışlarımı. "uzatma serhat, yat uyu." dedikten sonra hala açık olan ders notlarımın başına geçtim. "gerçekten ders mi çalışacaksın?" kafamı salladım evet dercesine.

"çeneni kapatırsan sevinirim." kalemi elime aldıktan sonra ne yapacağımı bilmeden yalnızca sayfaları karıştırıp durdum. oflayıp elimdeki kalemi masaya fırlattım. "sikerim dersini."

sandalyemi geriye ittirerek kalktığımda serhat'ın sırtını duvara yaslamış sırıtarak beni izlediğini fark ettim. "ne bakıyon olum, yat uyu dedik sana!" serhat'ın gülümsemesi genişlerken gözlüğünü düzeltti işaret parmağı ile. "bana çaresizliğin tanımı sorulsa, o an seni fotoğraflayıp gösterirdim."

"HAHAHA!" diye yalandan bir kahkaha attım. serhat ders notlarının olduğu masadaki diğer sandalyeye oturdu. notları düzene sokmaya çalışırken benimle göz teması kurmadan konuştu. "otur."

birinin bana emir kipiyle konuşmasından nefret ederdim. özellikle bunu yapan kişi çok sevgili öğretmenim olunca daha da bir sinirlenmiştim ister istemez. biraz da, hoşuma mı gitmişti sanki? yo yo, elbette hayır.

"okul dışında seni öğretmen olarak görmeyeceğimi söylemiştim. bana bir daha emir verme, sakın!" derken bir yandan da ironik bir şekilde yanına oturdum. "seninle nasıl istersem öyle konuşurum barbaros, boş boğazlılık yapma."

cümlesini bitirdiği gibi boğazını temizledi. "öncelikle yanlış notları almışsın, bunlar senin bölüm notların değil. ayrıca her şeyi ortaya koyup verimli bir şekilde ders çalışman da mümkün değil." notların hepsini düzenli bir şekilde bir araya getirdikten sonra bana baktı. "bugünü es geç, yarın kendi bölümünün notlarını al. fotokopiciye beni serhat hoca yolladı dersen yardımcı olacaktır."

bakışlarımdaki şaşkınlıkla süzdüm karşımdaki esmer çocuğu. "kendim halledebilirim, yardımına ihtiyacım yok." serhat sandalyeden kalkıp koltuğa oturdu. "daha fazla uğraşmayacağım seninle, nefret ederim çocuk gibi triplenen insanlardan."

bana yardımcı olmak istediğinin farkındaydım. muhtemelen bugün yanında olduğum için kendini borçlu hissediyordu. ama ben öyle olduğunu düşünmüyordum. onu borçlu hissettirecek bir şey yapmamıştım, ben yapmam gereken neyse onu yapmıştım. karşılık beklemeden yaptığım bir şeydi.

ben hala masada oturmaya devam ederken odayı incelemekte olan serhat'a bakmakla meşguldüm. yüzünü buruşturarak gömleğinin iki üç düğmesini açtı. ardından hızlıca kollarını da kıvırdıktan sonra gözlerini bana çevirdi. "bu hareketleri sen dudağını ısırasın diye yapmıyorum barbaros. belki rahatsız olduğumu fark edip bana rahat bir şeyler verme nezaketinde bulunursun diye düşünmüştüm."

teacher // barbaros x serhatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin