Sabah olmuştu ve güneş tüm ihtişamı ile kuzey topraklarını aydınlatıyordu.
Beyaz kaplan klanının reisi Tayton bir gün öncesinden oğlu Jason ı kara ayı klanına gönderilen mesaj için görevlendirmişti. Jason mesajı okuyamazdı çünkü Tayton un emri buydu. Tam üç günlük uzun bir yolculuk vardı önünde...
Diğer yandan beyaz kaplan klanında gün normal bir şekilde devam ederken gözcü Kapeska nın çığlıkları tüm klanda hareketlenmeye neden olmuştu. "Dört klan savaş amacıyla topraklarımıza girdi. Savaş hazırlıkları için üç dakikamız vaar." diyerek sur kapısından içeri dalan Kopesko Tayton un çadırına koşuyordu...
Jason kara ayı klanına ulaşmıştı. Yolculuk sırasında çakal klanının koruyucu birlikleri tarafından hırpalanmıştı. Fakat dönüşmemiş hali bile gayet iri olan Jason çakallara karşı koymayı başarmıştı. Kara ayı klannın reisi Botanko mesajı okuduktan sonra Jason a reisinize müteşekkirim , lütfen teşekkürlerimi iletin diyerek uğurladı.
Jason köyüne gelmişti ama gördüklerine inanmakta güçlük çekiyordu. O güne kadar bir kere bile ağlamayan Jason ın istemese de gözlerinden damlalar akıyor , henüz on yedi yaşındaki yağız delikanlının yüreği yanıyordu. Köyü harap edilmiş , dikili tek bir yapı kalmamıştı. Savaşta çıkan yangınlar yer yer devam ediyordu. Kendine geldi ve tanıdıklarının adını seslenmeye başladı. Köyün ortasına geldiğinde kokudan dolayı neredeyse kusacaktı. Derin bir çukur ve yanmış bedenler görünmüştü. Artık yalnızdı...