Tam olarak bir yıl olmuştu bugün Jaehyun Taeyong'a o mesajı atalı. İkili ayrılmıştı. Taeyong fazla ileriye gittiğini o ayrılık mesajından sonra anlayabilmişti, sonrası ise çok hızlı ilerlemişti. Evden eşyalarını almıştı Jaehyun, Taeyong'da aynı şekilde evi boşaltmıştı burda daha fazla kalırsa kendini kesebilirdi -ki zaten bunu birçok kez denemişti- büyük bir mutlulukla tuttukları ev bomboştu gri duvarlar ilk defa bu kadar üzgün duruyordu. Jaehyun'a asla ulaşamamıştı numarasını kapattırdığını anlamıştı, daha sonrasında Amerika'ya taşındığını duymuştu. Onu gerçekten kaybettiğini iliklerine kadar hissediyordu ve bu Taeyong için ölümdü.
Kahve makinasının sesi ile sadece beş dakikalığına kalktığı siyah deri koltuktan ayaklarını yere süre süre mutfağa ilerlemişti. Taeyong bu süre de epey bi değişmişti motorsiklet kullanmayı bırakmıştı büyük bir hevesle başlamıştı şimdi ise sesine bile tahammül edemiyordu, evini Seul dışında daha sessiz olan bir yerden almıştı, denize yürüyebildiği bir mesafedeydi evi. Huzur bulduğu tek zaman sabah 05:00'de sahil de koşu yapmaktı. O temiz havayı içine çekerken burnuna gelen o koku Jaehyun'u hatırlatıyordu. Ondan vazgeçmeyecekti, ona tekrar kavuşacaktı biliyordu hissediyordu ama ikisinin sadece zamana ihtiyacı vardı. Kendini sadece böyle düşünerek kandırıyordu, bir tarafı da tam tersini söylüyordu Jaehyun'un çoktan bir ilişkisinin olduğunu; Taeyong olmadan daha mutlu zaman geçirdiğini söylüyordu. Taeyong'un ise tek yapabildiği kendini iyiye kandırmaktı.
Camın önüne gelmiş siyah mat kahve dolu kupayı burnuna yaklaştırmıştı, kahve kokusunu içine çektikten sonra gözleri gülümsemişti, sadece gözleri yapabilmişti bu eylemi. Taeyong o gittikten sonra hiç gülmemişti, gülememişti.
Sıcak kahve ile ayılmıştı çoktan kararmış olan havaya bakıyordu evin duvarları buraya taşındıktan sonra ilk defa bu kadar üstüne geliyordu. Burda tanıdığı tek bir kişi vardı o da Melina'ydı. Kendisi 23 yaşında melez bir kızdı babası Kanadalıydı annesi ise Koreli. Uzun kumral dalgalı saçları vardı, gözleri hafif çekikti, her zaman o açık kahve gözleri ve bembeyaz dişleri ile güler herkese mutluluk saçardı. Taeyong ile tanışalı üç yıl oluyordu pek beraber vakit geçirememişlerdi ama şimdi Taeyong ile evleri çok yakındı. Taeyong buraya taşındığından beri sahilde yürüyüş yapmak dışında dışarı çıkmadığı için görüşemiyorlardı. Şimdi ise Taeyong'un canı çok sıkılmıştı onu arayıp bir yerlere gitmek belki daha iyi gelir diye düşünerek telefonunu aldı eline.
"Alo, Taeyong uzun zaman oldu!"
Melina'nın sesi çok heyecanlı çıkmıştı işte bu Taeyong'u hafifte olsa sırıttırabilmişti.
"Evet, aslında sana dışarı çıkmayı teklif edecektim. Biliyosun buraları pek bilmiyorum biraz kafa dağıtabileceğim bir yere benimle gelmek ister misin?"
"Tabii ki isterim, ama şu an tek değilim yanımda Mark var gelmesi sorun olmaz değil mi?"
Mark Lee, Melina'nın sevgilisiydi o da Kanada'da büyümüştü.
"Hayır sorun olmaz yarım saat içinde hazır olmuş olurum bana konum atarsın olur mu?"
"Tamamdır, çok sevindim gerçekten bunlar toparlanmaya başladığının habercisi!"
Konuşurken bile sürekli gülüyordu, bu güleç kızın kıkırtıları onun aurasını arttırıyordu. Etrafı hep geniş olmuştu kimseyle sorun yaşamazdı herkesin sevdiği kişi olmayı hep başarmıştı.
Jaehyun uçaktan ineli bir iki saat olmuştu. Başı deli gibi çatlıyordu ama buraya onu bulmaya gelmişti. Bu bir yıl Jaehyun için on yıla eş değerdi, gözüne ne doğru düzgün uyku giriyordu ne de yemek yiyordu. İkili birbirleri olmadan ölü gibi bir yıl geçirmişti.
Kaldığı otelin balkonuna çıkıp sigarasını dudakları arasına aldı arka cebinden çıkardığı siyah çakmakla sigarayı yakıp içine çekmişti. Bu ortam ona lise anılarını hatırlatmıştı Taeyong ile okuldan kaçmaları gizlice sigara alıp paylaşmaları ve bunun gibi o zamanki yaşlarına yasak olan diğer şeyler... O gün geldi aklına, ilişkilerini kabul ettikten sonra ilk öpüşmeleriydi. Paylaştıkları sigarayı yakmak için paralarını birleştirip siyah bir çakmak almışlardı, Taeyong o zaman da aynı Taeyong'tu üstüne birkaç tane sticker yapıştırmıştı. Çakmak elbette şu an kullanılamaz haldeydi ama hala Jaehyun'un arka cebindeydi. Ona bakmak bile Jaehyun'un sırıtmasını sağlıyordu.
Sigarasının söndüğünden emin olup aşağıya atmıştı odaya girdiğinde telefonuna uzandı.
Tam olarak kendinde değildi onu çok özlemişti ya şu an ya da hiçbir zaman diye düşünerek asla unutamadığı o numarayı tuşladı.Mark, Melina ve Taeyong sahile yakın bir kafeye gelmişlerdi. Kafe demek pek doğru olmaz belki de, çeşitli kokteyllerin yiyeceklerin olduğu bir mekandı. Markla pek konuşmuşlukları yoktu ama Taeyong'un izlemine göre çok kafa dengi biriydi. Sohbetleri çok güzel ilerliyodu uzun süre sonra bu kadar mutlu ve huzurlu hissedebilmişti. Hava yazın gelmesiyle beraber sıcaktı ılık rüzgarlar yüzüne çarparken arka cebindeki telefon titremeye başlamıştı. Bilinmeyen bir numara arıyordu arkadaşlarından izin isteyip daha sessiz bir yere geçmişti hızlıca.
Aramayı kabul etti.
"T-taeyong?"
Duyduğu ses Jaehyun'dan başkası
değildi. Elleri deli gibi titrerken dudakları aralanmıştı."Hayır sen Jaehyun değilsin sadece beni sürekli kandıran o salaklardan birisin! Hayır sen Jaehyun değilsin!"
Ayrıldıktan sonra onu böyle arayan Jaehyun'un eski arkadaşları (!) olmuştu. Taeyong bunları yeni yeni atlatırken tekrardan aynısını yapmaları?
"Hayır bebeğim ben gerçekten
Jaehyun'um senin olan Jaehyun."Taeyong'un telefonu yeri boylamıştı bir adım geri çekilmişti yaşadığı şokla elleriyle ağzını kapatıyordu.
"Hey Taeyong, orda mısın? Taeyong cevap ver!"
SELAMMMM
gene on yıl sonra bölüm yayınlıyorum ve kitap aşırı düzensiz çok sinirlerim bozuldu neyse finalimize bir iki bölüm kaldı zaten en başta da demiştim çok uzatmicam diye ama hemen arkasından bi jayeong daha yayınlicam
o daha düzgün olucak söz veriyorum
neyse gene çok konuştum sizi seviyorum kendinize dikkat edinn💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bye Bye My Blue|•Jaeyong
Fanfictionİki sevgilinin motosiklete ilgi duymasıyla başlayan serüven onların sonlarını getirmişti Jaehyun gittikçe değişmeye başlamıştı buna daha fazla dayanamayan Taeyong Jaehyun'dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra, Jaehyun ona geri dönmek istemişti ama Tae...