Rüyada olduğumu biliyorum. Çünkü olması gerekenden daha fazla parmağım var. Bunu anlamamı annem öğretmişti. O hayattayken kabuslar görürdüm. Annem de bana parmaklarımı saymamı söylemişti. Etraf simsiyah. Birden kendimi ayakta buldum. Az önce yerde yatıyordum. İçimde yankılanan ses yürümemi söylüyordu. Uzun bir süre yürüdüm. Sonra binalar görünmeye başladı.Havada uçan kuşlar , hayır kuş değil araba.. Etrafta süzülen insanlar. Evet Yürümüyorlar. Süzülüyorlar. Kendi ayaklarıma baktım. Ben de süzülüyorum. Derin bir nefes aldım. Biraz daha ilerledim. Karşıma bir kafe çıktı. Bir şeyler öğrenmek umuduyla içeri girdim. Bir masaya oturdum. Nece konuştuğunu anlamadığım garson geldi. Yüzüne o kadar aptalca bakmış olmalıyım ki menüyü bırakıp diğer masaya gitti. Şu an sadece uyanmak istiyorum. Acaba masada duran suyu kafamdan aşağı boşaltsam uyanır mıyım ? Denemekten zarar gelmez. Masadaki sürahiyi alıp kafamdan aşağı boşalttım. Suyun soğukluğuyla gözlerim açılırken etrafım değişmeden önce gördüğüm tek şey garsonun bana attığı bakıştı. Sonrası karanlık.
‘’ Görüşeceğiz demiştim.’’ Gözlerim yavaş yavaş ortama alışıyordu. Bir yatak odasındaydım. Tamamen görebilecek duruma gelince sesin sahibine baktım. Parti çıkışındaki siyah gözlü çocuk.
‘’ Sen ‘’ diyebildim.
‘’ Evet ben. ‘’ dedi gülümseyerek. Sonra koltuğa oturdu. Çok zengin olmalıydı . Tanrım nereye düştüm böyle ? diye geçirdim içimden ayağa kalkarken.
‘’ Ay’a ‘’
‘’ Ha? ‘’ deyiverdim istemsizce.
‘’Ay’a düştün ve evet zenginim ‘’
‘’ S-sen nasıl-‘’
‘’ Düşüncelerini duyabiliyorum. Bunda şaşırılacak bir şey yok bence ‘’ dedi.
‘’ Nasıl yok ? Sen bunu daha önce yapmış olabilirsin ama ben ilk defa yaşıyorum tamam mı ilk defa birileri düşüncelerimi duyuyor ve bu hiç de hoş değil ‘’
‘’ İlk defa olduğunu sanmıyorum. Çünkü beynindeki duvar daha önce başkası tarafından yıkılmış. Bunu hissedebiliyorum Eva . ‘’ dedi ellerini siyah saçları arasında gezdirirken.
‘’ Nesin sen ? İsmin ne ? ‘’
‘’ Ağır ol küçük kız. Bunu şimdi öğrenmemelisin. Her şey zamanı gelince ‘’ dedi ayağa kalkarak ve yanıma geldi. Aramızdaki mesafeyi kapattı. Nefesini yüzümde hissedebiliyorum. Fısıltıyla ;
‘’ Şimdi uyanacaksın. Bundan sonra daha dikkatli ol. Bir daha buraya gelmek istersen uyumadan önce eline 556 yazman yeterli’’ dedi ve gülümseyerek kanepeye döndü.
‘’ Oda numaram. ‘’ Birden kendimi yatağımda buldum. Ne yani bu kadar mıydı ? Soracaklarım , aklımdan geçenler.. Hiçbirini soramamıştım. 556 , unutmamak için telefonuma kaydettim. Gerçi unutabileceğimi sanmıyorum. Saate baktım. 05.43 . 37 cevapsız arama 7 mesaj. Jenna . Tanrım onu tamamen unuttum. İyi olduğuma dair kısa mesaj gönderdim. Bir saat daha uyuyabilirim.
Siyah gözlü çocuk. Onu gördüm.Bizim okula gelmiş. Bu da onunla konuşmak için uyumama gerek kalmadığı anlamına geliyor. Hızlı adımlarla ona doğru ilerledim. Bakışları bana döndü.
‘’ Gelme ‘’ zihnimde konuşmuştu. Durdum. Dolaptan kitaplarını çıkarırken
‘’ Okuldayken beni tanıyamazsın ‘’ dedi
‘’ Neden’’ diye geçirdim aklımdan.
‘’Zihninde daha fazla kalamıyorum. Akşam odama gel. Sarı saçlı herkese dikkat et. Düşmanların. ‘’ Birden gözlerimin önünde beyaz bir ışık belirdi. Beynimden çıktığı anlamına geliyor bu galiba. Çünkü beynime girdiğindeki baş ağrım gitmişti. Sarı saçlı herkes. Neden ? Sınıfıma doğru ilerledim. Demek zihnimde konuşabiliyordu. Aklımı okuması baş ağrıtmıyor fakat konuşması.. Zihnimden çıkarken gitmiş olmasına rağmen hala zonkluyor. Sarı saçlılar düşmanım. Ama o çocuğa neden güveniyorum ? Kendisi hakkında hiçbir şey bilmiyorum. İsmini bile. Yaşadıklarım cidden zor. Steve’i düşünmeden edemiyorum. Sonuçta çocuğu Yılan Adam’a verdim. Yılanların Tanrısı. Bu da güzel. Sonuçta iki türlü de kötü.
‘’ Eva 2. Problemi sen çöz. Jakub sen de 3. Problemi çöz. ‘’ Tahtaya kalktım. Karışık bir problem.
‘’ Yapamadın mı ?’’ Yanıma baktım.
‘’ İsmin Jakub muydu ? ‘’ O çocuk. Aynı sınıfta olduğumuzu fark etmemişim. Gerçi etsem de bir şey değişmezdi diye geçirdim.
‘’ Hayır , şimdilik böyle ‘’ dedi soruya bakarak.
‘’ Gözlerin… Yine kırmızı ‘’ dedim. Ellerini gözüne götürdü. Birkaç saniye bekledi. Bunu kontrol edemediği her halinden belliydi. Sorunun cevabını yazıp yerine geçti.
‘’ Eva yapamadıysan başkasını çıkarabilirim. ‘’
‘’ x=16 ‘’ dedi Jakub zihnimde. Cevabı yazıp yerime oturdum.
‘’ Senin başın ağrımıyor mu ?’’
‘’ Yakında alışırsın Eva.’’
'' Gerçek ismin ne ?''
‘’ Jakub ‘’ dedi zihnimde kahkaha atarak.
‘’ Steve’e ne olacak ? ‘’ Başımı onun oturduğu kısma çevirdim. Profesörle konuşuyordu. Birden ayağa kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı. Tüm kızlar ona bakıyordu.
‘’ Profesör . Tuvalete gidebilir miyim ? ‘’ çoktan çıkmıştı. Sınıftakiler kıkırdıyordu. Ben de Jakub’un peşinden çıktım.
‘’ Jakub ‘’ dönmedi. ‘’ Beklesene ‘’ koşarak yanına gittim ve kolundan tuttum. Ahhh Elektrik akımının vücudumda dolaştığını hissettiğime yemin edebilirm. Hemen elimi çektim.
‘’ B-buda neydi ?’’ Bana döndü.
‘’ Ay’ın bir parçası ‘’
‘’ Bana her şeyi anlatmalısın ‘’
‘’ Sarılara dikkat et yeter. Onlarla konuşma ve aranda en az iki metre fark olsun.
‘’ Neden ?’’ dedim. Sesim biraz yalvararak çıkmıştı.
‘’ Düşmanlarımız. ‘’
‘’ Benim de mi ? ‘’
‘’ Özellikle senin ‘’ dedi ‘’ Odama gel anlatacağım her şeyi. ‘’
‘’ Uyumak dışında başka bir yolu yok mu ? Her zaman uykum gelmeyebilir de ‘’ diye açıklama yaptım.
‘’ Rüzgar ‘’ dedi kısaca.
‘’ Nasıl yapacağım ? ‘’
‘’ Karanlığı kendine çağır ve rüzgara dönüştüğünü düşün. Eline oda numaramı yazmayı unutma. ‘’
‘’ Gündüz de olur mu bu ? ‘’
Soruma cevap vermedi. İki adım daha attı ve rüzgara dönüştü. Demek ki oluyormuş. Uyumama gerek kalmadı . Ama bunu da yapabileceğimden emin değilim. Sarı saçlılar. Dikkat edeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tanrıçası
Science FictionKapak Tasarımı Meritwice'a aittir. Eva'nın yaşamı rüyalarına giren Yılanların Tanrısı ile değişir. Bir çok şey öğrenir. En önemlisi Ay'dan geldiğini. Jakub'un yardımıyla çoğu şey açığa kavuşacak. Peki ya Jakub'ın bilmedikleri ? Ay'da olacak bir sava...