Akaashi, okul müdüründen izin almış ve sınıfından çantasını da alıp alelacele çıkmıştı.
Bokuto'un hasta olduğunu varsayıyordu ama aklını kurcalayan bir şey vardı.
Hastaysa eğer, neden söylemedi ki?
Bokuto, genelde hasta olduğunda annesinin değil Akaashi'in bakmasını isterdi. Bunun sebebi, annesi onu biraz bunaltıyordu.
Hastayken kimse bir şey yemek istemez, hatta kusmak isterdi. Bokuto, bunu sürekli yaşadığı için annesinin değil Akaashi'in bakmasını istiyordu.
Gerçi Akaashi'in de annesinden pek bir farkı yoktu. Sadece zorla yemek yedirmiyordu. Çünkü biliyordu ki, eğer zorla yedirirse kusacaktı.
Birkaç kere denk gelmişti ve... İnanın bana, bu görüntüyü görmek istemezsiniz. Bokuto, Akaashi'in tam olarak üstüne kusmuştu.
İki hafta boyunca sürekli olarak Bokuto ondan özür dilemişti. Akaashi, sorun olmadığını söylüyordu ama tipik Bokuto işte. Rahat hissetmiyordu.
Evin önüne geldiğinde, yerini bildiği; yedek anahtarı almış ve kapıyı açmıştı. Hızla merdivenleri çıkmış ve Bokuto'un odasına gitmişti.
Duyduğu öksürük sesiyle kaşlarını çatmış. Kapıyı açtığında, yorgana sarılı Bokuto görmüştü.
Kısık ama Bokuto'un duyacağı bir sesle,
"Bokuto-san..." demiş ve yanına gitmişti.
Bokuto, zorlukla gözlerini açmıştı. Karşısında, dünyanın en güzel şeyini görmüş gibi gülümsemişti.
"Neden bana hasta olduğunu söylemedin? Ne kadar meraklandım haberin var mı?"
Bokuto, yorgunluktan dolayı cevap veremedi. Ancak yüzünden üzgün olduğu anlaşılıyordu.
"Her neyse..."
Akaashi elini, Bokuto'un alnına yerleştirmiş, ateşine bakıyordu. Çok mu ya da az mı diye bakacaktı.
"Aslında çok değil ama az da değil..."
Yorganı, Bokuto'un üstünden çekmişti. Hasta olan çocuk, ani soğuklukla çığlık atmıştı.
"S-soğuk.."
"Üzgünüm ama ateşin var."
"Ama üşüyorum."
Akaashi, nefesini verdi. Hep olan bir şeydi bu aslında.
"Biliyorum ama yapabileceğim bir şey yok. Kalk hadi.."
Kalkmasına yardım etmiş ve banyoya sürüklemişti. Ateşi aşırı derecede çok değildi ama Bokuto'un vücudu her zaman garip olmuştu.
Ne zaman ateşinin yukarı çıkıp ineceği belli olmuyordu. Pat diye birden çıkarken pat diye birden inebiliyordu da.
Suyu açmış ve Bokuto'un duşa girmesine ve yıkanmasına yardım etmişti.
Hastayken Bokuto, kelimenin tam anlamıyla bebek oluyordu. Midenin bulanıp, ayağa kalkmayacak kadar kötü olmak...
Çok çok kötüdür. Bunun için ağlayabiliyordu Bokuto. Dedim ya, bebek gibiydi.
Akaashi, Bokuto'yu yatağa oturtup üstüne hemen giyecek birkaç şey ayarlamış ve giydirmişti.
Saçlarını havluyla kurulamıştı. Kurutma makinesi ile yaparsa, terleyeceğini biliyordu. Zaten ateşi vardı.
Yatağa yatırmadan önce, çarşaflara baktı. Şüphesiz ki, sabah ateşi çok çıkmış ve terden çarşafları ıslanmıştı.
Çarşafları, hemen değiştirip Bokuto'un ayakta duramayacak kadar yorgun olan bedeninin yatmasına yardım etti.
Bokuto'un önüne gelen saçlarını arkaya doğru yatırmıştı.
"Annene iyi olduğunu mu söyledin? Ne dedin de seni bu durumda bıraktı?"
Zorlukla konuşmaya çalıştı Bokuto. Gülümsemiş ve cevap vermişti.
"A-aslında annem gitmeden önce böyle değildim.. A-annem de zaten başta şüphelenmişti ama iyi o-olduğumu söyledim."
Arada öksürüğü için düzgün konuşamamış ve kekelemişti.
"Neden... Neden bana söylemedin peki?"
"Ü-üzgünüm."
Akaashi, kafasını 'sorun yok' anlamında sallamış ve gülümsemişti.
"Sana çorba yapacağım ve hayır, bu sefer içmek zorundasın."
Bokuto'un iyi olduğuna emin olmuş ve mutfağa yani aşağı inmişti.
Akaashi'in yemeklerle arası pek iyi değildi hatta çok kötüydü.
Nasıl yapılacağını bile bilmiyordu ama Bokuto için öğrenmişti.Bokuto, hasta olduğunda çok dirençsiz ve güçsüz olurdu. Çok çabuk hastalanır ve ağır geçirir.
-di. 'geçirirdi.'
Akaashi, onun yanında olduğu sürece ne çok çabuk hastalanıyordu ne de eskisi kadar ağır geçiriyordu. Akaashi o hasta olduğunda hiçbir zaman yanından ayrılmazdı.
İkisinin arasında ki ilişki...
Herkesten farklıydı, o kadar özeldi ki.. Asla bozulmayacak bir ilişkiydi onların ki.
Birbirlerinden asla ayrılamazlardı. Küsemezlerdi, kavga edemezlerdi.
Çok çok güzeldi aralarında ki ilişki..
Ki hala da öyle.Akaashi, çorbanın ısındığına emin olduğunda, kaseye koymuş ve Bokuto'un yanına gitmişti.
Onu yavaşça dik oturmasına yardım etmiş ve çorbayı koyduğu tepsiyi kucağına koymuştu.
İlk kaşıyı vermeden önce, üflemiş ve Bokuto'ya içirmişti. Bokuto, başta mızmızlanmış ve yüzünü garip bir hale sokmuştu.
Ancak sonra, iştahı açılmış ve güzelce yemişti. Çorba bittikten sonra, boğazı için ılık su içirmiş ve uyumasını beklemişti.
Genç çocuk, sonunda gözlerini kapatmış ve derin bir uykuya dalmıştı. Akaashi, yatağın yanına sandalye getirmiş ve oturmuştu.
Bokuto'un, her an uyanabileceğini biliyordu. Akaashi, o gün Bokuto için hem yemek yapmış hem yedirmişti.
Başından bir saniye bile ayrılmamış ve genç çocuğun iyi olup olmadığına bakmıştı. Bütün gece, ateşi çıktı mı diye yanında durmuştu.
Ara da çıkmıştı ancak Akaashi ise alnına ıslak bez koymuştu. Her ne kadar Akaashi, onunla dalga geçip bazen ciddiye almasa da..
Akaashi, Bokuto için her şeyi yapabilirdi.
Bokuto da, Akaashi için.-
Nasıl olmuş? 👉👈Pek içime sinmedi ama.. Atayım dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kizim sorunluyum diyorum uzerim, bokuaka.
Short StoryBokuto:Azıcık gülemez misin? anime;haikyuu! bokuto n akaashi. not; arkdslr yazim hatalari olabilir ve de cringe 😅😅