Medya: Meyra
Düşler Sokağı - Feridun Düzağaç~~~~~
"Öyle işte Meyra. Aldı abim Aren'i gittiler."
Meyra önündeki kahveden bir yudum alıp gözlerini kısarak bana baktı.
"Aren'de bir haller var Feyza. Tamam çok yakın sayılmayız ama yine de anlıyor insan. Çok dalgın. Normalde Yağız'ın bazı esprilerine gülen adam şimdi Yağız'a ayrı bir tripli. Acaba yine babasıyla ilgili durum mu?"
Kaşlarım çatıldı. Yaklaşık iki ay önce babasıyla ilgili bir sorun olduğu gerekçesiyle izine ayrılmış ve şehir dışına çıkmıştı. Genelde izine hiç ayrılmadığı için şaşırmış, olayın mühim olduğunu düşünmüştük. Tabi sorunun babasıyla ilgili olduğunu babamdan duymuş, detaylı bilgi sahibi değildik.
Aklıma takılan kısımla Meyra'ya döndüm, "Babasıyla ilgili sorunu sadece babama anlatmıştı. Babama da izin için gerekçe sunma ihtiyacı olduğu için söylediğine eminim. Kapalı kutu gibi. Şimdi niye abime anlatsın ki?" diye sordum.
Meyra öndeki kahve bardağıyla oynarken, "Belki dertleşmeye ihtiyacı vardır Feyza. Bunun için abini seçmiştir? Olamaz mı?" deyince huzursuzca yerimde kıpırdandım.
Abimle dertleşecek kadar canının sıkkın olması düşüncesi beni rahatsız etmişti. Burnumun dibindeki insan sırtında derdiyle dolaşırken gamsız bir şekilde yaşamak kötü hissettirmişti.
Aklımdan bu düşünceyi atıp konuşmaya başladım.
Kaçtım.
"Hadi canım sende. Her gün gelen müşterilerden en az biri arkadaşı çıkıyor. O kadar fazla arkadaşı var. Gidip niye patronuna anlatsın ya. Saçma değil mi? Çok saçma ya."
Hafifçe gülerek tekrar ettim, "Çok saçma."
Meyra bugün bana karşı çıkmaya yemin etmiş gibi konuşmaya devam etti, "Ne biliyorsun onun içinde yaşadıklarını? Arkadaşı çok, dostu az olanlardandır belki? Görmüyorsun diye yok olmaz bazı şeyler."
Meyra'nın gözlerine bakarken hissettiğim huzursuzluk tüm vücuduma yayıldı. Tüylerim diken diken olurken yutkundum.
Aren iyi çocuktu. Sessizdi ama yeri geldiğinde öyle bir konuşurdu ki ağzınız açık onu izlerdiniz. Diksiyonu iyi, oldukça bilgili biriydi. Dışarıdan buz gibi durmasına rağmen sohbetinin ne kadar tatlı olduğuna bir iki defa denk gelmiştim.
Uzaktan.
Hiç derdi olan biri gibi durmuyordu. Ya da öyle değil miydi?
Hala Meyra'ya kitlenmiş bir şekilde bakarken masaya oturan Demirkan ile daldığım alemden çıktım. Meyra'nın yanına oturmuş, kolunu çoktan Meyra'nın sandalyesinin arkasına atmıştı.
Sırıtarak, "Bensiz sohbet ha? Alındım, gücendim." deyince benim boş bakışlarımla karşılaştı. Meyra'dan da cevap almamıştı. Kaşları hafiften çatılırken odağına Meyra'yı alıp konuşmaya devam etti.
"Neyiniz var sizin?"
Meyra gözlerini Demirkan'a çevirip konuşmaya başlayacakken aynı şeyleri duymak istemeyip masadan kalktım. Kalkarken Meyra'nın ve benim boş kahve kupalarımızı aldım.
Masadan ayrılmadan önce, "Siz konuşun benim eve geçmem gerekiyor. Yorgunum sonra konuşuruz." deyip bir şey demelerinden izin vermeden yanlarından ayrıldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUT - YARI TEXTİNG
ChickLit0542**: Sevilmek ne çok yakışır sana, (22.43) 0542**: Adının yanında ne güzel durur adım. (22.43) ... Düzenleniyor...