Gökyüzü Olmak

594 80 39
                                    

🌙
⠀⠀⠀

"Kardan adam yapsak senle,
oyunlar oynasak..."

Kısa olan şarkı söylemeye devam ediyordu. Gülümseyip gökyüzüne bakarken etrafında döndü. "Sence bu sene buraya kar yağacak mı Chris? Ben artık karı görmek istiyorum. Büyüdüğümüzde seninle çok fazla kar olan bir yere gidelim olur mu?"

Uzun olan gülümsedi. Oturduğu yerden sevdiğini izlerken havadaki güneşi gösterdi. "Bak nasıl da parlak. Sanırım bu sene de kar yağmayacak Lix ama sana söz veriyorum büyüdüğümüz zaman seni çok fazla karın olduğu bir yere götüreceğim ve sen de mutlu olacaksın."

Felix heyecanla kendisine bakan çocuğa döndü. "Gerçekten mi? Bunu benim için yapacak mısın? Yani beni karın olduğu yere götürecek misin?"

Başıyla onayladı Chris. Tabiki götürecekti. Sevdiği çocuğun tek bir gülümsemesi bile onu mutlu ediyordu. Bu yüzden onu gülümsetmek için her şeyi yapardı.

"Söz veriyorum dedim ya Lix. Ben ne zaman sözümden döndüm ha? Seni götüreceğim ve beraber kardan adam yapacağız."

Camımdan gelen seslerle rüyam yarıda bölünmüştü ve oflayarak gece uyuyakaldığım masadan başımı kaldırdım. Gördüğüm rüyanın tamamı aklıma doluşurken gerçekten de yaşanan o günü düşündüm. Henüz küçüktüm orda ama ona söz vermiştim. Eğer kendisi gelmeseydi sözümü tutmamış olacaktım.

Camımdan bu sefer öncekine oranla daha fazla ses geldiğinde sinirle yerimden kalkıp perdeleri açtım. Felix eline küçük bir saksıyı almış ve çiçeğin dibindeki ufak taşları camıma atıyordu.

Gözlerimi devirip camın kolunu çevirerek açtım. "Tanrı aşkına Felix ne yapıyorsun? Beni arayabilirsin. Taşla haberleşmemize gerek yok." Henüz yeni uyandığım için sesim biraz kalın çıkmıştı. Boğazımı temizleyip gözlerimi ovuşturdum.

"Seni aptal, telefonunu açık tutarsan elbette camına taş atmaktan vazgeçer ve seni arardım. Yoksa neden burda düşme tehlikesi yaşarken böyle bir işe kalkışayım?"

Dedikleri ile masamın üzerindeki telefona uzanıp açmaya çalıştım. Tabiki başaramamıştım. Normalde geceleri şarja takarım ama uyuya kaldığım için unutmuş olmalıydım. "Üzgünüm şarjı bitmiş ama evime de gelebilirdin değil mi? Daha güvenli olurdu."

Elindeki saksıyı kenara bırakırken gözlerini benden kaçırdı. Yanımda olsa da yanaklarını doyasıya sıksam diye geçirdim içimden.

"Ah o umm... Evine gelmeye üşendim. Tüm merdivenleri aşağı inmek ve aynı merdivenleri bir daha çıkmak fazla yorucu."

Elimle alnıma vurup başımı iki yana salladım. Bazen gerçekten gereğinden fazla üşengeç oluyordu. Arkamı dönerek saate baktığımda ise neredeyse öğlen olduğunu fark ettim.

Birkaç gündür ilginç bir şekilde rahat bir uyku çekiyorum. Tabi yerli yersiz etrafta uyumamı saymaz isem. Çünkü bu her yerimin ağrımasın neden oluyordu.

Felixe dönüp sanki bileğimde bir saat varmış gibi işaret parmağım ile bileğimi gösterdim. "Yarım saat sonra kapının önünde ol."

Bir şey demeden başıyla onaylarak camını kapattı ve hemen içeri girdi. Ben de aynı şekilde içeri girip kendimi direk sırt üstü yatağa bıraktım.

***

Üzerimde beyaz ama mavi çizgili gömleğim ile siyah pantolonumu giymiştim. Daha sonra ise bunun çok tuhaf durduğuna karar verip gömleği pantolonumun içine sokmuş onun üstüne salaş yine mavi renkte bir kazak giymiştim. Saçlarımı da ilk düzeltmeyi düşünürken bundan vazgeçip yalnızca kendi haline bıraktım.

The Moon is so Beautiful | Chanlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin