Otobüste ilerlediğimde aldığım koku çok tanıdıktı. Sanki kokunun sahibini yıllardır tanıyorum. Gelen ferahlık kokusu beni benden aldı. Sanki kokunun sahibiyle koskoca bir denizin önünde kumsallara uzanmış , gelen hafif ve sıcak rüzgar tenimle oynuyor gibiydi. Güneş yüzüme tatlı bir sıcaklık bırakıyordu batmadan önce. Bir yandan da dümdüz bir yol , ilerde de topraklı yol ve orman varmış gibi. Hafif çiseleyen yağmurun ıslatması ama rahatsız etmemesi gibi ve ondan sonra yağmurun bıraktığı o güzel koku gibi. Duygu karışımları yaşıyordum.
Daha önce hiç koklamadığım bir koku nasıl bu kadar tanıdıktı?
Bu koku nasıl beni bu kadar uzaklara alıp götürebildi?
Sanki bu koku mutlu, üzgün , sinirli , korkmuş , sonsuz bağ , sadakat ve birçok duygu barındırıyordu içinde.
O anda sanki saniyede bir görüntü canlandı gözlerimin önünde , birisine sarılıyordum ve yine aynı koku vardı. Anında yok oldu , hayaldi galiba emin değilim. Yanımdaki arkası dönük adama baktım sonra etkisinden anca çıkabildiğim kokunun sahibini arkamda bıraktım. Otobüste ilerledim , şansıma bir yer boşaldı. Aklım hala daha kokuda , gözlerim ise kokunun sahibindeydi. Düşünüyordum...
Neden bu koku bu kadar tanıdıktı?
Az önce hayal mi görmüştüm yoksa gerçek miydi?
Ve...
Neden kalbim bu kadar hızlı atmıştı?
Eve doğru yaklaştığımı anca farketmiştim. O adamın olduğu kapının önüne gittim. Titriyordum , çok tuhaf hissediyordum. Bir yanım sanki hep onun yanında kalmak istiyor gibiydi ama ben daha onu tanımıyordum. İneceğim durağa yaklaşmıştım ve onun tutunduğu direkteki butona basıcaktım ama kokusuna kapılmıştım. Sanki özlemini çektiğim bir kokuydu... Kokunun etkisi ile farketmeden eline dokundum , soğuk ellerine dokunduğum anda elektrik çarpmış gibi hızlıca geri çektim. Yine gözlerimin önüne birşey geldi. Birinin ellerini tutuyordum ve bir anda yok oldu. Bana ne olduğunu bilmiyordum. Ona bakmaya cesaretim yoktu , bakamıyordum işte. Kalbim neden böyle hızlı çarpıyordu ki?
Kendimi toparlayıp butona bastım. Durağa yaklaşıyorduk ve hemen inmek istiyordum. Çünkü havasızlıktan ölmek üzeredeydim. Durağa geldiğimizde hemen indim. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Otobüsten indikten hemen sonra biraz başım döndü. Yağmur hafif çiseliyordu. Eve doğru ilerlerken birisi adımı seslendi.
"Kader!" çok güzel bir erkek sesine aitti. Sesini duyduğumda etkisinde kaldım bir süre ve ardından baş ağrısı tuttu. Yine o anlık görüntü geldi gözümün önüne, ben gidiyordum ve arkamdan birisi bana sesleniyordu sonra kayboldu bu görüntü 1 saniye sürmüştü. Allah'ım noluyor bana?
Arkamı yavaşça döndüm. Ona baktım. O , otobüsteki kokunun sahibiydi. Beni uzaklara alıp götüren kokunun sahibi...
Siyah saçları vardı , keskin bir burun , hafif dolgun dudakları ve beyaz teni. Boyu uzundu ve üstünde siyahtan başka renk yoktu. Bir tuhaflık vardı . Nedense yüzüme bakmıyordu , kafasını yana çevirmişti ve gözlerini göremiyordum. Neden bana bakmıyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHLARIN DANSI
Teen Fictionİki ruhun yıllar öncesinden birbirine bağlandığını düşünün. Birbirlerini tanımıyorlar ama aslında bir o kadar da tanıyorlar. Araf'ın soyunda yüzyıllar boyunca ruh eşi denilen ruhların birbirine bağlanabilmesi var. Kader, Araf ile karşılaşır ama Araf...