başlangıç

2.5K 106 15
                                    

Yine geç kaldım. Yakında beni vakıftan içeri almayacaklar diye korkmuyor değilim. Hep aynı hikaye.. "Lise son sınıf öğrencisi Aksâ sınava çalışmak için girdiği odasında kitap okumaya dalar ve saatlerce elinden bırakamaz. Gecenin bir yarısı ancak ders başına oturur ki, uyuya kalır. Ve tabi sabah da kalkamaz!" Ah Aksâ ah ne zaman akıllanacaksın. Koşmaktan nefret ederim ama ömrüm koşmakla geçiyor adeta. Oh neyse ki vakfa geldiik.

"Selamunaleyküm Ahmet amca"

Vakfın girişindeki küçük çay ocağının başında durur Ahmet amca. Amca diyorum ama dede de desem yanlış olmaz hani. Ömrünü vakfa adamış..

"Ve aleyküm selam ve rahmetullah. Yine dernek yolunda ter dökmüşsün bakıyorum. Haydi koş çocuklar seni bekliyor yukarda"

Dernek yolunda ter dökmek kiim biz kim. Daha çok sorumsuzluktan ya bizimkisi.. Mehmet amca işte insanı nasıl heyecana getireceğini biliyor.

"Eveet Selamünaleyküm arkadaşlar. Hakkınızı helal edin yine geç kaldım hemen derse geçelim"

. . .

"Bugünlük de bu kadar çocuklar şimdi ne yapıyoruz, öğrendiklerimizin zekatını vermeyi unutmuyoruz öyle değil mi? Haydi bir arkadaşımız asr suresini okusun dağılalım"

Asra andolsun insanlık hüsrandadır. Yalnızca iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna. Rabbim bizleri bu müstesna kullarından eylesin.. amin

"MaşaAllah Zeyneb'ime, ağzına sağlık"

"Öğretmenim ben size bir şey sorabilir miyim?"

"Tabi buyur Zeynep'cim"

"Şimdi siz böyle siyah başörtü bağlıyorsunuz ya, neden ki renkli bağlamıyorsunuz?"

İşte şuan birçok büyüğün yapamadığını yapıyor bu küçük. Sorgulamak büyük nimet hakikaten.

"Peki sence insanlar neden rekli başörtü bağlarlar Zeynep :)"

"Çünkü öyle daha güzel olmuyor mu?"

"İşte biz başımızı daha güzel olmak için örtmüyoruz, aksine güzelliğimizi saklamak için örtüyoruz. Sen daha küçücüksün elbette dilediğince bağla. Fakat zamanı gelince layığıyla örtünmek gerek. Siyah bizim örtünmedeki amacımıza daha uygun düşüyor sanki. Yoksa renkli başörtü hiç olmaz diye bir şey yok. Fakat biz şuurlu Müslümanlarız ya inşallah Zeyneb'im, en güzeli neyse onu yapalım ki Rabbim de bizi en güzelinden sevsin öyle değil mi?"

Diğerleri de toplandı hemen Zeynep'in yanına. Öyle güzel dinliyorlar ki anlamaya açlar..

"Bence siz böyle de dünyanın en güzel öğretmenisiniz öğretmenim."

Siz de dünyanın en güzel öğrencilerisiniz demeyeceğim tabi ki. Çünkü ben odunun tekiyim. Duygusala bağlamanın lüzmu yok. Zaten anlayacağını da anladı.

"Haydi tamam çocuklar şimdi eve gitme vakti annelerinize selam söyleyin"

Çocukları seviyorum. Aslında çocukları değil yalnız, anlatmayı seviyorum. Belki de dinlenmek hoşuma gidiyor.. Artık kendi doğrusundan başkasını tanımayan, dinlemekten bihaber insanlar sürüsünden uzaklaşıp çocukların kirlenmemiş zihinlerine hitap etmek iyi geliyor. Ve biliyorum ki İslam adına yetişen tek bir çocuk kurtaracak dünyayı. Kardeşlerinin ellerinden tutacak, batıl karşısında dünya sussa o hakkı konuşacak. Bir çocuğa cihadı öğretmek öylesine büyük bir şeref ki, Rabbim nail eylesin. Ve tabi en güzeli de şu kocaman ve temiz yüreklilerin duasında bulunmak. Ötesi mi varmış? Çocuklar iyi ki varlar..

Kahvaltı yapmadım fakat yukarıya çıkıp vakfın kantininden bir şeyler almak da istemiyorum. Kantine koydukları o çocuğun bakışları sinirimi bozuyor. Bir de vakıf çocuğu olacak diyeceğim de, neyse yine susuyorum. Allah hidayet versin.

"Aksâ hocam? Siz kahvaltı da yapmamışsınızdır şimdi gelin kapatmadan yukarıda birer tost yiyelim. Çaylar da benden haydi bakalım"

Yapmayın Hacer hocam ne yaptınız ya. Hacer hoca orta öğretim sorumlumuz. Kısacası başkanım. Annem bekliyor diyeceğim, annemin evden yine kahvaltı yapmadan çıktığımı duyarsa beni keseceğini ikimiz de biliyoruz.

"Tamam Hacer hocam ama hemen yeyip kalkarsak eve yetişeyim inşallah"

. . .

"İlden arıyorlar tatlım sen tostları al ben şöyle masaya geçiyorum"

Hah telefon tam da zamanını buldu zaten çalacak. Tabi Hacer hocam siz geçin oturun ben söylerim tostları zaten nedir yani..

AKSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin