şükür şikayetin perdesidir

1K 66 7
                                    

Selamunaleyküm. 

Bu yazıyı yazmak benim için gerçekten çok zordu. Fakat yüzyüze konuşmaktansa mektup yazmak daha uygun olur diye düşündüm. Bu şekilde de uygun düşmez biliyorum. Fakat artık hissettiklerim bana ağır gelmeye başladı. Hem senin de bilmeye hakkın var öyle değil mi? Bilmiyorum artık bir şeyler yapmam gerekiyordu. Kendime engel olmaya çalıştım fakat olmuyor. Bak, ben öyle zamane gençleri gibi değilim. Hem amacım da flört etmek falan değil. Ben seni gerçekten seviyorum, her türlü beklemeye de hazırım. Yeter ki evet de. Yalnızca bir "evet" de olsa cevabını bekliyorum.

Allah'a emanet Aksâ..

Furkan.

*

"Aksâ mı? Bir de ismimi ağzına almış. O kim ki ya bana Aksâ diyor. Arkadaşı mıyım ben onun? Diyemez Tuğba bana ismimle hitap edemez anlıyor musun!"

Hah evet gözyaşlarıma hakim olamıyorum. Ama hamdolsun ki aşk acısı(!) falan çekmiyorum sinirden bu ağlamam. 

"Evet haklısın Aksâ sana isminle hitap edemez. Fakat şu yazdığı mektuba bakınca daha büyük sorunlarımız var. Bir de zamane gençleri gibi değilim ben demiş. Amacım flört etmek değil diyor ama senden cevap beklemeyi biliyor"

"Yok olur mu Tuğba o cevap beklemiyor. 'Evet' bekliyor baksana hayır gibi bir seçenek bile vermemiş. Her neyse şuan doğru bir şey yaptığını zannediyor. Ama unuttuğu bir şey var. Flört etmeyecek olsa bile bekleyecek olduğu 'haram' bir sevdadan bahsediyor. Ayrıca beklese de boşuna bekleyecek.. Şimdi ben buna hayır desem anlayacak mı, anlamayacak. Ki zaten evetlik hayırlık bir durum yok tercih meselesi dahi değil. Bu durumda ona yaptığının yanlışlığını fark ettirmek gerek. Fakat erkeklere tebliğden de biz sorumlu değiliz nasıl olacak bu iş?"

"Bence Muhammet abiye söyleyelim o ona dayakla karışık bir güzel anlatsın"

"Ne yalan söyleyeyim çok da güzel olurdu. Ama abim duyarsa varya beni bir daha evden dışarı çıkarmaz"

Gerçi fena da olmaz ya. 'Abisinin eve hapsettiği Aksâ annesinin dizinin dibinde çürüyüp gitti'.

"Çocukla yüz yüze konuşamayacağına göre ya sen de mektup yazacaksın, ya da gidip faceden mi konuşsan"

"Hayır elbette Tuğba. Her ne şekilde olursa olsun onunla konuşmam doğru olmaz."

"Ne yapacaksın o zaman?"

Ne yapacağım. Güzel soru. Böyle bir durumda ne yapılır ki? Şuan ne kadar berbat hissetsem de Rabbim kaldıramayacağım imtihan vermez diyorum. Ama eğer O'nun emirleri dışına çıkarsam işte o zaman asıl batarım. Biterim ben mahvolurum. 

"Ne yapacağım.. Bekleyeceğim bakalım Rabbim ne gösterecek. Dua edeceğim, dua edeceğiz.. Ve de çocukta suç bulmaktan ziyade biraz da dönüp kendi tesettürüne bakmak gerek öyle değil mi? Kendimize biraz çeki düzen verelim Tuğba"

Evet ikimiz de siyah başörtülü olabiliriz, ama yetmiyormuş demek ki yetmiyor baksana. Gömememişiz demek ki yeterince kafamızı kaldırımlara. Aff Rabbim af..

"Evet haklısın Aksâ.. Haydi bakalım hakkında hayırlısı olsun"

. . .

"Aaa Tuğba abla mı gelmiş?"

"İlk önce selam veriyorduk değil mi Ömer?"

"Selamun aleyküm"

"Ve aleykümselaam. Naber yakışıklı?"

AKSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin