Bölüm #1 Zümrüt Kolye

8 4 0
                                    

     Posta kutuma gelen zarfı dikkatlice inceliyordum. Zarfın kenarları altın şerit geçişliydi ve ortasında koyu yeşil renkli bir mühür bulunuyordu. Daha fazla dayanamayıp zarfı açtım. Şöyle yazıyordu :

Sevgili Okul Öğrenci ve Genel İşler Başkanı Ashley Heming,
Yeni eğitim yılınız kutlu olsun. Yeni göreviniz ve öğrenim yılınızda sizlere başarılar dileriz. Biliyorsunuz ki bu öğrenim yılınızdaki son seneniz. Bizler seni son senende Okul Öğrenci ve Genel İşler Başkanı seçtik. Görevinde başarılar dileriz. Zarfın içinde bir de uçak biletiniz olacaktır. İyi günler dileğiyle.
Saygılarla.

Yaz tatilinin ortalarında bana okul başkanı olacağım duyurulmuştu. Aslında o gün bunun gerçek olup olmadığını çok sorgulamıştım. Şimdi ise bu mektup herşeyi kanıtlıyordu. Şuan içimdeki duyguyu nasıl anlatsam bilemiyorum. Umarım görevimde başarılı olurum.

Mektup bittikten sonra zarfın içine tekrar baktım, bilet oradaydı. O sırada yanıma annem geldi.

-Posta gelmiş sonunda, dedi.
-Evet, sonunda.
-Haydi gel de içeride de okuyalım mektubu.

Birlikte içeriye girdik. Babam yemek masasına oturmuş, kahvaltı yapıyordu. Bizde hemen babamın yanına oturduk. Babam, ağzındaki son lokmayı da yutup benden mektubu yüksek sesle okumamı istedi. O da en az benim kadar heyecanlıydı.  Bir çırpıda mektubu okumaya başladım. Her ne kadar beni dinlemiyormuş gibi görünse de onun beni dinlediğini hissedebiliyordum. Okumayı bitirdiğimde babam bana endişeli gözlerle baktı. Babamı çok iyi tanıyordum ve bana bir şey soracağına adım gibi emindim.

-Peki bilet orada mıydı, dedi babam. Benim için herşeyin eksiksiz olmasını isterdi. Nede olsa bu sene hayatımı belirleyecek bir seneydi. Ya başarılı olur, ajanlıkta zirveye çıkardım yaa başarısız olur, ülkenin işsizlere edindirdiği ufak tefek dükkanım olur ve az da olsa biraz levin kazanırdım.
Ama ben yine de başarılı olup ajanlıkta zirveye çıkmak istiyorum. Hele ki okul başkanı olma imkanı elime verildiği halde kaybetmek istemem.

-Evet, oradaydı, dedim.

Babam derin bir oh çekti. Rahatlamışa benziyordu. Beni böylesine düşünen birisini hayal kırıklığına uğratmak istemezdim. Bu yüzden elimden geleni yapacak ve babamın gurur kaynağı olacaktım. İşte hedefim buydu.

Mektubu katlayıp zümrüt mühürlü zarfın içine yerleştirdim.  Her yıl bu zarfları saklayıp biriktirirdim. Buda sonuncusuydu. Ülkemiz her ne kadar teknoloji konusunda gelişmiş olsa da mektup bizde özlemi ve insanlar arasındaki ilişkiyi temsil ederdi. Bu yüzden yıllar önce teknoloji insani duyguları yok etmesin diye çok uzun mesafeli iletişimlerde ve resmi bilgilendirmelerde falan bu mektuplar kullanılırdı.

Ben bu mektuplarda alan taraf yerine daha çok gönderen taraf olmak isterdim. Bunun içinse sadece 1 yılım kalmıştı. Yarın ise başlangıç adımı atacak, ana şehir olan ve içinde RAA (Reachter Ajanlık Akademisi) bulunan Phantom'a gidecektim. Bunun için günler öncesinden hazırlıklara yapmaya başlamıştım bile. Her şeyim hazırdı ama herkes gibi endişeleniyordum. Umduğum tek şey yarının güzel geçmesiydi.

***

     Son bir kez daha bavulumu kontrol ettim; ayakkabılar, kıyafetler, okul tablet çipi, nanoteknoloji ile üretilmiş uyku hapları. Herşey tam gibi görünüyordu. Diğer okul eşyalarımı okul verecekti zaten. Bu yüzden şimdilik sorun yoktu. Son bir kez daha babam da kontrol etti. Kardeşim Alex ölünce üzerime çok düşüyordu.

-Tamamdır, hadi gidelim, dedi babam.

Başımı evet anlamında sallayıp bavulumun fermuarını kapattım.  Babam, bavulumu taşırken ben de sırt çantamla uçak biletimi aldım ve arabaya doğru ilerledim. Önümde annem vardı. Yeşil gözleriyle bana gururla bakıyordu. Annemle de vedalaşıp arabaya bindim. Şimdi ise gururla taşıyacağım zümrüt kolyeye doğru olan yolculuk başlamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Reachter Ajanlık AkademisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin