3. Bölüm

423 30 62
                                    

Babası, istediğin işi öğrenmenin yolunun her saniye bir başkasını o işi yaparken izlemekten geçtiğini söylerdi hep.

“Tepedeki işi almak için en aşağıdan başlamalısın” demişti. "Sen olmadan yaşayamayacağı kişi ol. Sağ kolları ol. Dünyalarını öğren, böylece diplomanı aldığın saniye seni havada kapacaklardır.”

Evet, yeri doldurulamaz biri olmuştu. Büroda da kesinlikle “sağ kol” da olacaktı. Ancak bu hikayede olaylar öyle gelişti ki çoğu zaman başka bir plandaki o kahrolası suratı tokatlamak isteyen bir sağ kol oluverdi.

Bu plandaki patronu, Necati Yıldırım. Ona göre şımarık bir pezevenk.

Onu düşününce midesi kasıldı: uzun, göz kamaştırıcı ve tepeden tırnağa uğursuz bir adam. Şimdiye kadar tanıdığı en kendini beğenmiş, en gösterişli dallamaydı.

“Günaydın.”

Karşılığında kafasını kısaca sallayarak onu geçiştirmesini umdu.

Fakat Necati onu atlatmaya çalıştığını anladı ve homurdandı.

“Gerçekten günaydın mı, Avukat Hanım? Kendi küçük dünyanızda saat şuan kaç acaba? Söyleyin ki benimde haberim olsun.”

Durdu ve soğuk bakışlarıyla karşılaştı. Ondan rahat bir yirmi santim uzundu ve Fatoş onun için çalışmadan önce kendini hiç bu kadar küçük hissetmemişti. Bu anlaşmayı yaptıklarından beri onunla göz seviyesine yakın temas kurabilmek için önceleri minare kadar yüksek olarak düşündüğü topukluları giymeye başlamıştı. Öyleyken bile ona bakabilmek için kafasını yukarı kaldırmak zorundaydı ve onun bu durumdan keyif aldığı gözlerinin parlamasından belli oluyordu.

"Uzatmasanız mı acaba?"

Necati umursamadan masasına geçti.

"Büroda işleriniz nasıl gidiyor?"

"Siz beni arayıp çağırmadan önce gayet işlerimle ilgilenmek üzere oraya geçiyordum."

"Bizi bu duruma sokan ben değildim ayrıca birlikte görünmemiz önemli dediğim gibi taksiyle geldin değil mi?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bizi bu duruma sokan ben değildim ayrıca birlikte görünmemiz önemli dediğim gibi taksiyle geldin değil mi?"

Fatoş göz devirdi.

"Evet"

"Güzel şu işlerimi bitireyim seni seve seve büroya bırakacağım."

Fatoş tek kaşını kaldırdı ve kollarını göğsünde birleştirdi.

"Sırf bunun için mi çağırdın beni?"

"Eh yani normal değil mi? Birlikte görünmeliyiz."

"İşim senin keyfine göre işleyecek bir şey değil."

"Patronun sorun çıkarmayacak sana söz veriyorum."

"Ona ne şüphe"

"Senin aksine patronun beni çok seviyor ve bu benim suçum değil Fatoş Hanım."

Sıcak Şarap | NecFat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin