1 Ocak Pazartesi
KEREM'DEN
"Nasıl ölmüş" derken bir yandan yerde yatan kişiyi inceliyordum. Zavallı kim bilir nasıl acılar çekmiştir diye düşünürken bir yandan ellerime hava üflüyordum hava buz gibiydi. Tam eğilip cesedin yüzünü açacakken arkadan biri hafifçe omzuma dokunarak
"Nasıl olmuş" diye sordu kafamı ona döndürmeden
"Seni ilgilendirmez Mehmet" diyerek ayağa kalktım. Onun burada ne işi vardı cinayet soruşturmada bile değildi ki. Tam karşısına geçerek gülümseyen suratına bakıp
"Yine ne istiyorsun? " dedim bir türlü rahat bırakmıyordu beni ne zaman bir olaya baksam sürekli soruşturmayı elimden alıyor ve bir başkasına veriyordu. Emniyet müdürünün yeğeni olduğu için kolu her yere uzanıyordu benden hoşlanmadığı için de 2 yıldır doğru dürüst bir soruşturma alamamıştım.Bana bir adım yaklaşarak kollarını göğsünde kavuşturdu yüzüne bir gülümseme ekleyerek "Sana geldiğin ilk gün söylemiştim asla bir soruşturma alamayacaksın"
Mehmet ile iyi anlaşamazdık kıskanç ve kibirli biri olmasının yanı sıra mesleğinin getirdiği sorumluluğu almazdı. Alkolik olduğunu belli eden ağız kokusu ve kan sıçramış gözleri kafasının yerinde olmadığını gösteriyordu. Evet alkolik bir polis nasıl olurda hala memur olarak görevine devam edebilir? Açıkçası daha önce bunu şikayette bulunmuş bir polis haklı bulunmak yerine uzaklaştırma almıştı yani Mehmet'e karşı gelmek demek her şeyini kaybetmeyi göze almak demek. Henüz o kadar delirmediğim için sadece laf dalaşına giriyor ve çizgiyi aşmıyordum ama benim tersime Mehmet'in böyle bir düşüncesi yoktu.
4 yıl önce polis akademisinde torpil almadan 1. olmuştum o zamanlar Mehmet ile fazla tanışıklığımız yoktu başarılı biri olduğum fark edildiğinde Mehmet'in dikkatini çekmiştim. Ben her ne kadar düzgün bir polis adayıysam o benim aksime antrenmanlara katılmıyor üstlerine gereken saygıyı bile göstermiyordu. Birçok kez polis olmaya uygun olmadığı ve akademiden atılması yönünde tartışmalar yaşanmıştı fakat akrabalarının yüksek yerlerde olması onu daima dokunulmaz kılmıştı. 2 yıl önce akademiden mezun olduktan sonra İstanbul'da büyükçe bir emniyet müdürlüğüne atanmış orda çalışmaya başlamıştım. Tam her şey yolunda gidiyor derken Mehmet ile aynı yerde çalıştığımı buda yetmezmiş gibi emniyet müdürünün yeğeni olduğunu öğrenmiştim.
Karşılaştığımız ilk gün asla soruşturma alamayacağımı buraya boşu boşuna geldiğimi söylemişti dediğini de yapmıştı. Boşu boşuna duruyordum resmen
"Bu sefer olmaz bu soruşturmayı da almana izin vermem." dedim her bir kelimenin üstüne basarak böyle giderse elinde kukla olacaktım.
"Sen kimsin ki senden izin alayım? Söylesene baş komiser misin emniyet müdürü mü kimsin?"
diye sorarken sesinden alaycılık akıyordu. Evet haklıydı ona emir verecek rütbe de değildim ama sorun şu ki o da bana emir verecek rütbe de değildi yani eşittik. Alaycı bir şekilde gülerek
"Asıl sen kimsin ya? Amcasının gölgesinde yaşayan, kendini bir halt sanan, doğru dürüst polislik bile yapamayan birisin gelmiş bana kim olduğumu soruyorsun söyleyeyim o zaman sadece işini yapmaya çalışan bir polisim kendini bilmez birinin aksine." diyerek yüzünü inceledim vereceği tepkiyi biliyordum ama her seferinde mor bir patlıcana benziyor olması zevkten dört köşe olmamı sağlıyordu.Elini hızla havaya kaldırıp tam suratıma yumruk atacakken yumruğunu tutup sertçe göğsünden ittirdim. Yok artık delirmiş olmalıyım kafası güzel olduğu için dengesini kuramayıp yere düştü benden böyle bir tepki beklemediği için önce şaşırsa da öfkeyle kalktı. Sarhoş olduğu için kalktığı anda yerinde duramayarak bir sağına bir soluna sallanmaya başladı istemsizce benimde aynısını yaptığımı fark etmemle kendi kendime güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Ciencia FicciónHiçbir günahı olmamasına rağmen katledilen bir kızın ne gibi sırları olabilir? İçinde bulunduğu kalabalığa rağmen ötekileştirilmiş ve yalnızlığa terk edilmiş bir cinayetin sır perdesini aralamaya var mısınız? Hayallerini gerçekleştirmek için İstanbu...