Keyifli okumalar (*˘︶˘*).。*♡
Dairelerine döndüklerinde Yeonjun kapıyı açıp geçmesi için Beomgyu'yu bekledi. Yeonjun yüzündeki gülümsemeyle içeri girdiğinde, Beomgyu'nun aklında sadece zamanda geri dönüp doğru torbayı almak vardı.
Aptal dudakları öpücüğün etkisinden çıkamamıştı.
Evi geçen sene yavan yurt yemekleri ve geceleri horlayan diğer oda arkadaşlarından bıktıkları zaman tutmuşlardı. İki küçük odası ve güzel bir banyosu vardı, üstelik kampüslerine yürüme mesafesindeydi. Biraz pahalıydı fakat onlar için problem olmamıştı, Beomgyu'nun ailesi bu tür şeyleri sorun etmezdi ve Yeonjun çalıştığı dans stüdyosundan aldığı maaşla kirayı rahatça ödeyebiliyordu. Yeonjun, dans stüdyosundan yorgun argın geldiğinde kendisini Beomgyu'nun yatağına atar genç olanın ona masaj yapmasına izin verirdi. Beomgyu, öğretim görevlilerinin ukala tavırlarından sıkıldığında sinirle Yeonjun'un odasına dalar, hocalara ağıza alınmayacak küfürler yağdırır, siniri geçsin diye de Yeonjun'a sıkıca sarılırdı. Geceleri uyku tutmadığında, abur cubur ve biralarla battaniye altında film izleyerek sabahı beklerlerdi. Yani anlayacağınız küçük cennetleri olmuştu bu daire.
Dudakları hala öpücüğün etkisini hissediyordu.
Odalarına girmeden önce Beomgyu öpücükten sonra Yeonjun'a ilk defa baktı. Tuhaf hissediyordu. Tüm bunlar farklı ve yeniydi fakat tuhaf olan şey Yeonjun'a bakarken utanıyor olmasıydı. Bundan nefret etmişti. En yakın arkadaşı hakkında asla böyle düşünmüyor olması gerekirdi.
Elbette Yeonjun hakkında düşünürken utandığı ilk sefer değildi, Beomgyu insan ilişkilerinde pek iyi sayılmazdı, Yeonjun tanıştıklarında onun gevşeyip rahatlamasına yardımcı olmuştu. Fakat tüm bunlar yaşanalı uzun zaman oluyordu ve şu an hissettikleri tıpkı ilk zamanlardaki gibi yoğundu. Yeonjun'un yüzünde utangaç bir gülümseme vardı, Beomgyu kafasını çevirerek gözlerini dişlenen dolgun dudaklardan çekti. Çünkü, tüm bu olanlar yanlıştı, pembe saçlının dudaklarını aklından çıkarmalıydı.
"Bunun hakkında konuşmamız gerek." Yeonjun sesinde eser miktarda umutla konuştu.
"İyi öpüşüyorsun işte hyung," kısa olan zorla güldü. "böbürlenmene gerek yok."
Yeonjun utangaç bir şekilde kıkırdadı. Bu Beomgyu'nun kalbinin hızlanmasına sebep olmuştu. Kulağa müzik gibi gelen bir kıkırtıydı bu, Beomgyu her zaman farkındaydı bunun fakat şimdi o kıkırtı öptüğü dudakların arasından çıkıyordu. Yani bir hayli farklı hissettirmişti.
"Sen de iyi öpüşüyorsun." Yeonjun yaklaştı. "Gerçekten çok iyi..." diye ekledi, gözleri kesinlikle Beomgyu'nun gözlerinde değildi.
"Hyung?"
"Sence de çok iyi bir öpücük değil miydi, 'gyu?"
Beomgyu Yeonjun'a asla yalan söylememişti ve şimdi söylemek gibi bir niyeti yoktu. "Evet." nefesini tutarak cevap verdi. Yeonjun bir adım daha yaklaşmıştı, gözleri gece kadar karanlıktı.
"Hayatım boyunca tecrübe ettiğim en iyi öpüşmeydi bile diyebilirim." aralarındaki mesafe yeterince kısaldığında durdu.
"Ben demezdim-"
"En iyisi." dedi Yeonjun ısrarla.
Beomgyu gözlerini devirdi. "Tamam! En iyisiydi... Mükemmeldi!" diye itiraf etti. "Altı üstü bir öpücüktü 'jjunie hyung."
"Biliyorum, biliyorum. Sadece düşündüm de, senin de bu kadar hoşuna gittiyse, bir kez daha yapabiliriz?" Yüzünde sevimli bir gülümseme vardı, Beomgyu'nun bu gülüşe asla hayır diyemeyeceğini biliyordu.
"Şaka yapıyorsun?"
"Ciddiyim Beomie. Lütfen, son bir kez."
"İyi de neden?"
"Sadece o kadar iyiydi ki, merak ediyorum. Öylesine bir his miydi, yoksa..." Cümlesini kurarken gözleri kısa olanın dudaklarındaydı, bu Beomgyu'nun yutkunmasına sebep olmuştu.
"Yoksa?" Beomgyu sessizce sordu.
"...senin sayende miydi?" diye cümlesine devam etti.
"Ah," Beomgyu dudaklarını ıslatırken düşündü. Avuçları terliyordu, kesinlikle tekrar öpüşmek istiyordu. "tamam."
"Tamam mı?" diye sordu Yeonjun şaşkınlıkla, bir yandan da öpücük için doğru açıyla eğiliyordu.
"Tamam." Uzun olanın dudaklarına doğru fısıldadı.
İlk temas hatırladığı kadar çarpıcıydı. Terleyen avuçlarını umursamadan ellerini Yeonjun'un omuzlarına koyup kendisine çekti. Kafedekinden çok daha yakınlardı ve vücuduna değen vücut baştan aşağı titremesine sebep olmuştu.
Yeonjun yine alt dudağını dişliyor, Beomgyu'nun karnında kelebeklerin uçuşmasına sebep oluyordu.
"Tanrım, Beomgyu." Yeonjun kısa olanın dudağından uzaklaştığında kendi dudağını dişleyerek konuştu. "Nasıl?"
"Bilmiyorum! Umurumda da değil, susup öpmeye devam et. Çok iyi hissettiriyor." Yeonjun'un dudaklarına tekrar kapanmadan önce mırıldandı.
"Çok çok iyi." Kısa olanın alt dudağını yalamadan önce cevap verdi.
Bir süre boyunca öpüştüler. Beomgyu ne kadar sürdüğünü bilmese de, bildiği bir şey vardı o da öpüşmeyi sonlandırdıklarında Yeonjun'un boynunda gözle görülen kızarıklıklardı. Kestane saçlı odasının duvarına yaslanmıştı ve Yeonjun'un tüm vücudunu üstünde hissediyordu, tüm vücudunu. Uzun olanın kaslı kolları belini sıkıca sararken düşündüğü tek şey bunun önceki sarılmalarından çok daha farklı olduğuydu.
Yeonjun başını Beomgyu'nun omzuna koyduğunda genç olan elini pembe saçlara götürdü. Yeonjun'un sakinleştiğini fark ettiğinde sordu. "Öylesine bir his miymiş?"
"Değilmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
senses | beomjun
FanfictionKai'nin doğum günü için tek dileği, yakın arkadaşlar Beomgyu ve Yeonjun'un öpüşmesiydi. beomjun - yeongyu side sookai