senses | beomjun

III

geciken bölüm için çok çok özür dilerim kendimi affettirebilmek için yazmayı bitirdiğim gibi atıyorum o yüzden yanlışlıklar varsa üzgünüm keyifli okumalar dilerim!

Beomgyu ertesi sabah uyandığında yatakta biraz oyalandı. Sabah koşusunu aksatıyordu fakat aklında koşudan daha mühim meseleler vardı, yaşadığı son yirmi dört saati aklından nasıl silebileceği gibi.

Yeonjun'un dolgun dudakları ve o dudakların yarattığı harikalar geldi aklına. Dün, hayatınız boyunca bir kez tecrübe edebileceğiniz bir olaydı ve Beomgyu şahsi olarak tekrarlanmasını da istemiyordu.

Yeonjun'la kimyalarının uyuşmasında ne vardı ki? Hep böyle olmuştu zaten. Yıllar süren dostluğu Yeonjun'un mükemmel öpüşme becerileri yüzünden çöpe atacak değildi. Dostlukları böyle aptalca bir sebep için fazla değerliydi.

Yatakta bir süre daha oyalandıktan sonra sonunda kalkıp telefonunu kontrol etti; onlarca mesaj vardı, çoğu dünkü olay hakkında Kai'nin zırvaladıkları, kalanlarsa aynı konu hakkında Soobin ve Taehyun'un yazdıklarıydı. Umursamadan mesajlardan çıktı. Galerisine girip kamera klasörüne tıkladığında kutlamadan kalan fotoğrafları incelemeye başladı.

Yeonjun ve Taehyun'la dans ettikleri görüntüler vardı, Soobin ya da Kai çekmiş olmalıydı. Fotoğraflardan birinde Yeonjun'la beraberdi, sırtını pembe saçlıya dönük, büyük ellerin ince belini sıkıca sarmasına izin vermişti. Kafasını Yeonjun'un göğsüne yaslamış kahkaha atıyor, pembe saçlı oğlan da gözlerindeki parıltıyla ona katılıyordu. Öyle ahım şahım bir fotoğraf değildi, hatta ne kadar terli oluklarını göze alırsanız kötü bile diyebilirdiniz fakat bu tam da onları anlatıyordu, yakın arkadaşları.

Öpüştükleri anlar aklına tekrar dolduğunda birlikte ne kadar iyi durduklarını düşündü. Ne kadar yakıştıklarını.

※

Beomgyu sonunda odasından çıktığında ona doğru koşan Toto'yu yakaladı. Köpeğin ardından gelen Yeonjun'a bakılırsa yürüyüşten gelmiş olmalılardı. Pembe saçlarını örten siyah bir bere ve elmacık kemiklerini açıkta bırakacak genişlikte yakası olan beyaz bir tişört giymişti.

Koşturmaktan gün ışığında hafifçe parlayan teni görmezden gelmek için yüzünü Toto'nun kürküne sakladı.

"Hanimiş oğluşum benim! Aşkım~! Bu sabah nasılsın bir tanem?" Beomgyu köpeğin göbeğini severken konuşuyordu.

"Ben aslında iyiyim. Sen nasılsın, balım?" dedi Yeonjun birbiriyle oynayan ikilinin yanına yaklaşıp.

Beomgyu gözlerini devirip "Sana demiyorum, sen cezalısın." dedi. Toto'yu yere indirip evde dolaşmasına izin verdi.

"Ne? Neden?" Yeonjun dudaklarını büzerek sordu. Kısa olan gözlerini üzgün dudaklardan çekmeye çalışıyordu.

"Baştan çıkarıcı dudaklarını benden uzak tut." kurduğu cümleyi fark ettiğinde artık çok geçti çünkü Yeonjun keyifle gülüyordu. "Gülme, komik bir şey demedim!"

"Demek dudaklarım baştan çıkarıcı, öyle mi?" Pembe saçlı olan eğlenerek sordu. Yüzüne sinir bozucu güzellikte bir sırıtış yerleşmişti.

Yeonjun'un her ayrıntısı güzeldi, yalnızca Beomgyu asla bu açıdan düşünmemişti.

"Benim dudaklarım baştan çıkarıcıysa seninkilere ne demeli?" Beomgyu yüzünde soru işaretleriyle arkadaşına baktı. "Söylemesi ayıptır Beomgyu balım, dudakların hayat değiştirici türden."

Beomgyu duyduğu kelimelerle boynuna kadar kızardığını hissetti. "Hyung!" Yavaşça arkadaşına vurdu, gözlerine bakamıyordu.

"Ciddiyim." Yeonjun sessizce konuştuğunda aralarında neredeyse hiç mesafe olmadığını fark etmişti kestane saçlı.

"Hyung," Beomgyu elini Yeonjun'un göğsüne koydu. "Son kez demiştin."

Yeonjun umarsızca omuzlarını silkti.

"Hayır!" Beomgyu kafasını iki yana salladı. "Olmaz hyung."

"Neden?" Yeonjun çatılan kaşlar ve tekrar büzdüğü dudaklarıyla Beomgyu'ya sordu.

"Çünkü... ilişkimiz... arkadaşlığımız ve-"

"Dün çakırkeyiftik."

"Kesinlikle," Yeonjun'dan uzaklaşırken onayladı. "Sarhoştuk ve tek seferlik bir şeydi."

"Evet ama hiç mi merak etmiyorsun?"

"Hayır!" Beomgyu'nun sesi yükselmişti. Birbirlerine baktılar. Yeonjun'un yüzündeki umut dolu ifade genç olanın kalbinin hızlanmasına sebep oldu. Sonunda merakına yenik düşüp sordu. "Neyi... hiç mi merak etmiyorum?"

"Ayıkken nasıl hissettireceğini?"

Beomgyu sıkıntıyla ofladı. "Yeonjun hyung, dün son kez demiştin!" dedi kendini tekrarlayarak.

Yeonjun alt dudağını dişleyerek Beomgyu'ya tekrar yaklaştı. Yanakları berenin kenarlarından görünen saçları gibi pembeydi. "İstemediğini söyle ve bir daha bu konu hakkında tek kelime dahi etmem."

Beomgyu uzun olanın gözlerine bakıyordu. Dudaklarını cevap vermek için araladı fakat kelimeler ağzından çıkmıyordu.

"Söyle ve seni bir daha asla öpmeyeyim 'gyu." Sözleri Beomgyu'nun yüzüne çarpıp baştan aşağı titremesine sebep oldu. Dudakları yanağına değecek kadar yakındı fakat sadece nefesini hissediyordu. "Bunu düşünmediğini söyle." Burnunu hafifçe kısa olanın burnuna sürttü, dudakları çok yakındı. "Dudaklarımı tekrar hissetmenin arzusuyla uykusuz kalmadığını söyle." Beomgyu'nun kulağına fısıldadı.

"Choi Beomgyu, söyle." dediğinde gözlerini Beomgyu'nunkilerle birleştirmek için hafifçe uzaklaştı. Bakışları derin ve dudakları davetkardı.

"Yapamam..." dedi Beomgyu, sesi duyulmayacak kadar kısıktı. Yeonjun karşısındaki gencin ellerini tutarak başını yana eğdi.

"Neyi yapamazsın?"

"Bunların hiçbirini söyleyemem."

"Tekrar denemek ister misin?" Yeonjun heyecanla sordu.

Beomgyu'nun arkadaşına verebildiği tek cevap başını sallamak olmuştu. Yeonjun tek eliyle kısa olanın çenesinden kavradı. Eğileceği sırada Beomgyu aniden gelen cesaretle pembe saçlıyı öptü. Yeonjun beklemeden karşılık verirken ikili kendilerini çoktan birbirlerinde kaybetmişlerdi. Yumuşak fakat kusursuz bir öpücüktü, Beomgyu ellerini Yeonjun'un boynuna atarak arkadaşını kendisine daha çok çekti.

Kısa süre sonra Yeonjun da ellerini beline yerleştirdiğinde, Yeonjun'un yalnızca arkadaşı olarak kalamayacağını fark etti.

Beomgyu bu konuya bir çözüm bulmalıydı fakat şu an aklındaki tek şey en yakın arkadaşının dudaklarında bıraktığı etkiydi.

evet totoyu kuş değil köpek yaptım gdklgdl yorumlarınız için teşekkür ederim hikayemi beğendiğinizi söylediğinizde çok mutlu oluyorum bu arada ve gecikme için tekrar üzgünüm sonraki bölümü de yakında atmış olurum <3