Biricik sevgilimle beraber sonunda Heizle'ın babasının yanına Amerika'ya gitmesiyle yalnız kalmıştık. İş sonrası Taeyong'la beraber onlara geçmiştik. Tabi Taeyong bana önemli bir ayrıntıyı eve geçince söylemişti. Heizle Rowoon'u kendisiyle birlikte götürmemişti. Büyük ihtimalle babası bir seks kulübü işlettiği için ve kendiside iş için gittiğinden yanına almamıştı."Sen neden bizim evimize geldin?" Rawoon'dan işittiğim sözlerle gözlerimi kocaman açıp Taeyong'a bakmıştım. Heizle çocuğunu böyle mi yetiştirmişti?
"Rowoon, eve gelen misafirlere böyle mi 'hoşgeldin' diyorsun?" Taeyong'un çocuklarla olan ilişkisini seviyordum. O çok iyi bir babaydı.
"Özür dilerim. Hoşgeldin."
"Ah sorun değil bebeğim." Taeyong'un tarafına dönüp "Küçük çocuk sonuçta." Diye de ekledim.
"Kusura bakma Yuta. Rowoon acıktın mı bebeğim? Yoksa Bayan Hwang yemek yedirdi mi sana?" Bayan Hwang Rowoon'un genç, güzel ve akıllı bakıcısıydı. Ve ben farkındaydım ki o Taeyong'u etkilemek istiyordu. İşte bu yüzden evin önünde onu çıkarken gördüğümüde Taeyong'a fark ettirmeden eteğinin çok kısa olduğunu, bir dadı için hoş olmadığını daha resmi kıyafetler giymesini söylemiştim. Zaten o da bunun üzerine çıkmamış, çünkü beni Taeyong'un çalışanı değil de arkadaşı sanıyordu. Heizle'la zaten zar zor baş ediyorken birde böyle bir tehditi ortadan kaldırmalıydım.
"Yedirecekti ama ben babamla yemek yemek istediğimi söyledim. Senle yiyeceğim babacığım." Büyük ihtimalle Taeyong eve gelince Rowoon'un uyuyor olmasını hayal ediyordu. Saate bakarsak öyle olması da gerekiyordu. Ama Rowoon babasına aşık bir çocuk olduğu için bizim başımıza kalmıştı. En azından ona yemek yemeği ya da uyutmayı deniyebilirdim. Ama bunun Taeyong'un hoşuna da gitmeyeceğini biliyordum. Çünkü ailesini benden hep uzak tutmaya çalışırdı. Çok nadir görürdüm onları ama bu aralar biraz fırsatım olmuştu.
"Sorun yoksa ben Rowoon'a yemek yedirebilirim?" Şansımı denemeliydim.
"Hayır! Ben babamla yiyeceğim!" Rowoon resmen sevgilimi benden alıyordu. Belalı çocuk.
"Sağ ol Yuta ama babası ona yemek yedirip uyutur. Değil mi bebeğim?" Taeyong da beni hiç şaşırtmıyordu.
"Belki ileride bende babası olurum?" Belki de bunu söylememeliydim. Ama bazen bende dayanamıyordum. Sürekli içimi kavuran birşeyler vardı. İlk bu durumda olmaktan şikayetci değildim ama mutlu olmayı bende hak ettiğimi düşünüyordum. Belkide bencil davranıyordum ama ben zaten bencildim.
"Bu konuyu açma Yuta. Özellikle Rowoon'un yanında. Seni duymak istemiyorum. Lütfen." Taeyong beni üzebilirdi belki ama en çok ben kendimi üzüyordum.
"Özür dilerim. Hep canını sıkıyorum. Sanırım ben eve gitsem iyi olacak. Siz baba-oğul takılın."
"Otur oturduğun yerde. Rowoon uyuduktan sonra birşeyler oturup konuşalım." Aslında gurur yapıp gitmeliydim ama onun yanında olmak istiyordum. Ayrıca ilk defa Taeyonglarda kalacaktım. Zaten sabahtan beri aklımda 'acaba Heizle'la olan yatağında mı uyuyacağız' sorusu vardı aklımda.
Sonunda yemek yemiş ve Taeyong Rowoon'u yatırmıştı. Saat gece yarısına geliyordu. Bizde salondaki koltuklara kurulmuş şarabımızı yudumluyorduk. Oda da sadece loş olan ışıklar ve önümüzdeki orta sehpanın üzerinde olan vanilya kokulu mumlar yanıyordu. Vanilya kokusu tüm odayı kaplamış gelmeden önce sıktığım dalin kolanyasını bile bastırmıştı.
"Sonunda yalnız kalabildik." Evdeki çalışanlarda gitmişti. Tüm gün beklediğim an gelmişti. Onunla yalnızken hiç olmadığım kadar rahat ve güvende hissediyordum.
"Evet. Aslında bugün sana vermek istediğim birşey var." Acaba bana yine hangi marka saat aldı diye düşünüyordum ki o cebinden kırmızı bir kutu çıkarmıştı. Kuma olarak falan mı alacaktı beni?
"Biliyorum evli bir adamın sana bunu alması komik ama bunun senin parmağında kalmasını istiyorum." Kutuyu açtığında içinden tek taş bir yüzük çıkmıştı. Büyük ve gösterişliydi. Pahalı olduğu yüz bin kilometre öteden belli olurdu. Tam bana layık. Tam benim zevkim. Beni nasıl şımartacağını, nasıl mutlu olacağımı biliyordu.
"Taeyong bu çok güzel sevgilim." Parmağıma takar takmaz dudaklarına yapıştım. Onu uzun bir öpücükle ödüllendirdim.
"Sana yemekten önce söylediklerim yüzünden özür dilerim. Ama senden rica ediyorum ailemin yanında beni zor konuma düşürme tamam mı?" Onu cidden zor konuma düşürmüştüm. Yaptığım şey için gerçekten utanıyordum.
"Çok özür dilerim. Emin ol bir daha olmayacak. Dilimi tutmaya çalışıyorum zaten. Bende farkındayım."
"Biliyorum bebeğim. Biliyorum. İçmeye odamda devam edelim mi?" Gömleğimim yakalarıyla oynayarak söyledi. Kelimelerine ve hareketlerine bakarsak bu gece kıçım çürüyecekti yine.
"Olur. Bu arada odama derken? Heizle ve senin odana mı?" Tüm gün merak ettiğim soruyu sormuştum sonunda.
"Evet. Heizle ve benim odama."
Ariana bebeğimi tebrik ediyorum 😚
9. Kattan mı atlasam yoksa bileklerimi mi kessem?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One last time//YuTae
FanfictionGidiyoruz ama bu tünelin sonu aydınlık bir yere çıkacak gibi değil.