Hay Maşallah

187 14 19
                                    

Yeni bölümle merhaba! Vote ve yorumlarınızı eksik etmezseniz çok güzel olur lütfen.
İyi okumalar... :)
***

Giray tekrar gülmeye başladı. Yüzüne çarpan popo çok güzeldi ve yastık gibi üzerinde uyunurdu.

Caner'se dediklerinden zerre pişman değildi. Bu gözlerini bayram ettiren kadına baktıkça bakası geliyordu ve bir sahibinin olduğuna yüzde yüz emindi. Ama buda umrunda değildi ki.

Tanem duyduğu sözle kaşlarını çatsa mı, kaldırsa mı bilemedi.Omzundaki çantaya dahada asılıp soluna dönüp yürümeye başladı. Kahretsin,adam çok yakışıklıydı.

Kızın hiç takmayarak gittiğini gören Caner telaşlanarak Giray'a asıldı.

"Giraycan, saldır oğlum."

Giray babasının köpekmiş gibi konuşmasını umursamayarak "Kime baba?" Diye sordu.

Adam çocuğunun sırtından ittirip sürükleyerek kızın peşinden koşturdu.

Tanem ise Mert'e söylenerek yürüyen merdivenin yanına gelmiştiki, elbisesinin kalça kısmından birinin asılmasıyla arkasına döndü. Karşısındaki biri büyük biri küçük iki salağı görmesiyle gözlerini devirmesi bir oldu. "Ne istiyorsunuz?"

"Oğlumun kutsal yüzüne poponu geçirdin, böyle çekip gidemezsin?" Diye açıklama yaptı babası. "Hadi benim yüzüme geçirsen- ki bu güzel olurdu- ama oğlumun yumuşak yüzüne taş poponu geçirdin ve çocuğumun yüzü parçalandı." Caner iyice abarttığını farkındaydı ama o taş kelimesine vurgu yapmadan edemedi.

"Beyefendi,abartıyorsunuz!" Diyen Tanem iyice sinirlenmeye başlamıştı.

Giray babasının bu durumuna gülerken bir yandanda önündeki boyu kadar çıplak bacaklara bakıyordu. Ah babasının oğlu napacaksın.

"Farkındayım." Dedi Caner. "Farkındayım ama bizimle film izlemeyene dersin. Bugün doğum günüm ve çok yalnızım." Yüzünü acınacak hale getirdi.

"Çocuğunuzun annesini çağırmaya ne dersiniz?" Diyerek bilmişçe tek kaşını kaldırdı Tanem.

"Oğlumun annesi yok." Dedi ve gülümsedi Caner. Giray'yı eline verip giden kadının arkasından üzülecek değildi. O kadının ismini duysa anca küfür ederdi gülerek.

"Aynen benim annen yok." Diye onayladı Giray'da. Babası ona herşeyi anlatmıştı ve üzülmüyorduda. Arada bir kreşteki anneleri görüp iç geçirmekten başka birşey olmuyordu. Küçüklükten beri babası "Ben kutsaldım ve sen tesadüfen oluşan kutsal bir oğlumsun"diyerek güldürürdü ikisinide.

"Oğlum bu durumu hep kabullenmeye çalıştı ama bilirsin o bir çocuk ve her gece dizlerimde ağlıyor. Biraz onu mutlu etmek ister misin?" Diye sordu Caner yüzünü dahada ağlamaklı yaparak.

Tanem Kıvırcık saçlı çocuktan gözlerini çekmeyerek düşündü. Kalabalık ortamda bu iki salak ona ne yapabilirdi ki. Kabul etmesinde bir sakınca yoktu.

"Peki,canım sıkılıyor zaten." Dedi çocuğun kıvırcık saçlarını karıştırarak.

Caner bu kararla içinden saçma sapan şarkılar söylerken Tanem çocuğun elinden tutmuş bilet sırasına gelmişti bile.

10 dakika gibi bir süre sonra film seçilmiş,biletler ve mısırlar alınmış, Giray ve Caner koltuk kavgasına girmişti bile. En sonunda tüm kısık tartışmalarının kararı Tanem'i ortaya almak olmuştu.

Genç kız yerine oturdu. Sağını ve solunu kaplayan erkeklere baktı. Sağındaki adamın, oğlu olduğuna inanamıyordu. Hadi olsa bile çocuk çok büyüktü. En azından bir 6 vardı ve adamın 6 sene önce ne kadar küçük olduğunu farketti. Gerçi şuan bile 26 anca vardı ve çocuğu 20 yaşında iken yaptıklarına inanmak güçtü. Sonradan yanındaki kıvırcığın evlilik dışı olabileceğini kavradı.

"Adın ne senin?" Diye sordu yanındaki çocuğa. Ama o sırada "Caner benim adım,Caner" diyerek atılan adamın kafasına geçirmek istedi.

"Size sormadım beyefedi."

Caner kısık gözleriyle yerine gömülürken oğlunu kıskanmaya başlamıştı bile. Kırk yıl düşünse bu marul kafayı kıskanacağı aklına gelmezdi doğrusu. Tam o sırada yanındaki manken vücutlu hatun iki koltuk arasındaki dar alanda çıplak bacaklarını üstüste atınca harbi gerilmişti. "Allahım! Bu neden bu kadar güzel! " diye içinden geçirmeden edemedi.

Girayda kıs kıs gülerken ismini kıza söyledi ve ardından filmin başlamasıyla herkes sustu.

Film yerli bir komediydi ve açıkçası tam Caner ve Giray'lıktı. Oyuncuların her komik hareketinde tüm salon gülmekten yıkılırken Tanem gülümseyerek yanındaki iki salağı izliyordu. Çünkü o kadar tatlılardıki. Arada Caner Giray'ı dürtüp filmdeki replikleri taklit edip gülerken iki erkeğinde aynı anda bacaklarını karınlarına çekip sağ elleriyle üstlerine vurmasını komik buluyordu. Caner iyi bir babaydı ve oğluna anne özlemini yaşatmayacak kadar mutluluk veriyordu. Giray'sa bundan gayet memnun babasının zevkini yaşıyordu.

***

Filmin bitmesine yakın Tanem telefonunu çıkarıp biricik ablası Sinem'in mesajını yanıtladı. Ona Mert'in gelmediğini ama yinede bir filme girdiğini yazarken telefon ekrarına bakan bir çift gözü daha hissediyordu. Caner hiç gocunmadan telefona gözleri kısık bir şekilde dikkatlice bakıyordu.

Film bitmiş insanlar çıkmaya başlarken Tanem'de ayaklanmıştı. Caner'in yürümesini beklerken adam hala ayakta durmuş yolunu kapatmıştı. Tanem iyice gerildi. "Caner Bey yürümüyecek misiniz?"

Caner pişmiş kelle gibi sırıtarak ve koltuğuna yapışarak o dar yolu genişletmeye çalıştı ve eliyle Tanem'e ilk geçmesini söyledi.

Tanem iki koltuk arasının zaten dar olduğunu biliyordu ve bu salak koca cüssesiyle alanı dahada darlaştırmıştı ve şimdi ona sürtünerek geçmesini sırıtarak bekliyordu.

Birşey demeden çantasını havaya kaldırarak yan döndü ve geçmeye çalışırken ise Caner sanki bilerek öne doğru desteğini vermişti. Tanem şok içerisinde koltukla adam arasında kalan bedenine bakarken Canerin arsız sözlerini duydu.

"Hay Maşallah, güzelliğinizde yakıyor hani. Nazar değmez umarım."

Giray olanları köşede izlerken babasının hareketlerine şaşkınca bakıyordu ama asıl şaşkınlık yaratan babasının bu sözlerinden sonra yanağına yediği okkalı bir tokattı. Giray ağzı açık bakarken Tanem yaptığından utanır bir şekilde arkasına bakmadan boş salondan koşarak uzaklaştı.

Caner hiç acımayan, sinek ısırığı gibi tokadın etkisiyle kendini koltuğuna attı. "Ahh! Elleri yumuş yumuştu Giraycan."

Ellerini başının üzerinde sallayarak söylediği sözlerden sonra Giray mantığını konuşturarak "Bir daha görmeyeceğiz ki onu?" Dedi soru sorar bir şekilde.

Caner gülümseyerek "Sen öyle san." Diye fısıldadı.

"Nasıl yani?"

Caner ayağa kalktı ve üstüne çeki düzen verdi.

"Ben işimi tam yaparım marul kafa. O ablasına mesaj çekerken ben tanımadığım ablasının numarasını ezberledim. Şimdi geriye gizli numaradan ablasını işletmek kalıyor. E bunada kıvrak zeka deniyor!!" :)

Babalar ve ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin