Gözlerimi açtığımda ellerim, ayaklarım bağlı bir yatağın üstünde duruyordum. Aksel yoktu, zaten burada olmasınıda istemiyordum. Neden buradaydım? Neden bağlydım? Neden beni yanınnda tutuyordu? Neredeydim? Hiçbir fikrim yoktu. Şu an hiçbir şey umrumda değildi. Ben doğduğumdan beri boşluktaydım. Ölene kadarda bu boşlukta kalacaktım. Boşluğumda tek başıma yaşlanıp yok olucaktım.
Düşüncelerimi dağıtan kapının sesi oldu. Aksel ve yanında tanımadığım bir çocuk girmişti. Çocuk Aksel kadar olmasada yakışıklı sayılırdı. İyi bir çocuğa benziyordu. Onun yüzünde Aksel'in aksine nefret duygusu yoktu. Böyle bir çocuk nasıl olurda Aksel gibi bir piçle arkadaş olurdu.
Çocuk Aksel'e "Onu çeteye almayı düşünmüyorsun değil mi? Çetedekilerin onu pek sevceğini sanmıyorum" dedi. Bir pisikopatın eline düştüğüm yetmiyormuş gibi ego yığını bir çeteninde arasına girecektim. Aksel bir az bekledikten sonra cevap verdi. "Onu çeteye almayacağım. Ama bize bazı işlerde yardım edecek" dedi. Ve bana döndü "Küçük kızımızda uyanmış" dedi. Hemen ardından "Küçük kızımızı bir yere götüreceğim. Ama önce bir duş alması lazım. Evren çöz onu." diye ekledi. Adının Evren olduğunu öğrendiğim çocuk yanıma gelip beni çözdü. İçimden duş almak istemediğimi söylemek geliyordu ama Aksel'in ne yapacağını bilmediğimden sessiz kalmayı tercih ettim. Bir süre beni inceledikten sonra Aksel önde Evren arkada odadan çıktılar.
Kısa bir duş aldım. Odaya tekrar geçtiğimde yatağın üstünde kıyafetler duruyordu. Siyah tayt, siyah sporcu atleti ve deri ceket. Bu kıyafetler tam bana göreydi. Kıyafetleri ve ayakkabımı giyindikten sonra aynaya baktım. İlk gözüme çarpan şey her zaman ki gibi saçlarım olmuştu. Saçlarımdan hep nefret etmişimdir. Sarı ve kısaydılar. Taş ailesi yüzünden saçımı boyatamamıştım.
Aşağıya indiğimde Aksel televizyon izliyordu. Evren ise ortalıkta yoktu. Aksel benim geldiğimi farketmiş olacak ki bakışlarını bana çevirdi beni bir süre süzdükten sonra "Şimdi seni çetemle tanıştıracağım. Sonra ben çetemle ne yapacağımızı konuşurken sende yanımızda oturucaksın." dedi. Bense ona sadece bakmakla yetindim. Cevap vermeme gerek yoktu. Onu tanımaya çalışıyordum. Onu tam olarak tanıdığımı hissedince onunla konuşmaya başlıyacaktım. Bir kaç dakika yüzümü inceledikten sonra dışarı çıktı. Ben dışarı çıktığımda o çoktan arabayı çalıştırmıştı.
Araba durduğunda üç katlı saray gibi bir eve gelmiştik. Kendime koyduğum kuralı çiğneyip "İstanbuldamıyız?" dedim. "Hayır, İzmit" dedi. Cevap verme gereği duymadım. Bahçeden içeri girdiğimizde ilk gözüme çarpan şey bahçedeki salıncak olmuştu. O salıncağı aynısından Taş ailesindede vardı. Nerdeyse her gün o salıncakta sallanıyordum sonra Dünya'nın kıskançlığı tutmuştu ve beni salıncaktan zorla kaldırmıştı bende onu salıncaktan düşürmüştüm. Sonraki gün zaten salıncağı göndermişlerdi. Beni anılarımdan çıkaran ses Akselindi "Hadi oyalanma" dedi. Bende koşarak ona yetiştim ve yanında yürümeye başladım.
Kapıyı kısa sarı saçlı, mavi gözlü bir kız açtı. Kız iyi birine benziyordu ama gözlerinde derinliklere dalarsanız nefret görebilirdiniz. Aksel kıza bir şey demeden içeri geçti. Hödük işte ne olacak. İçeri geçtiğimde bütün eşyalar siyahtı tam bana göre. Gözlerimi odada dolaştırmayı bırakıp onlara döndüğümde.Tekli koltukta yayılarak oturan bir Aksel ve o kadar yer olmasına rağmen Aksel'in kucağında oturan. Kısa boylu, kahverengi saçlarının ucu mavi olan bir kız gördüm. Bu kızdan şimdiden nefret etmeye başlamıştım. Nedenini bende bilmiyordum. İkili koltukta ise Evren ve kırmızı saçlı bir kız oturuyordu. Üçlü koltukta bize kapıyı açan kız ve çok fazla yakışıklı bir çocuk oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simsiyah
Random14 yaşında zengin bir çift tarafından kızlarına arkadaşlık etmesi için evlatlık edinilen Gece 18 yaşına kadar Taş ailesiyle kalmıştı. Ta ki o geceye kadar...