Xiao Zhan geldikleri lüks otel odasını dikkatlice incelemeye başladı.
Daldığı için arkasından gelen ses irkilmesine neden olmuştu
- Beğendin mi?
Bay Lee hemen uzun boylu adamın arkasından sarıldı.
- Eğer beğenmediysen daha güzel bir otel bulabilirim?
Xiao Zhan gülümseyip başını olumsuz anlamda salladı.
- Sizinle sevişeceğim, otel odasıyla değil~
Bay Lee bu adamın her şeyine bayılıyordu. Sabaha kadar konuşsa asla sıkılmazdı, bu yaşına geldiğinden beri kendisini hiç kimse bu kadar heyecanlandırmamıştı.
- Sana istediğin her şeyi veririm biliyorsun, değil mi? Mutlu olman benim için çok önemli.
Xiao Zhan kahkaha attı.
- Çok teşekkürler ama şuan istediğim tek şey sizsiniz.
- Böyle konuşmaya devam edersen bu kalbim daha fazla devam edemez..
"Sahi mi? Hiç fark etmemiştim bunu aptal"
- Bunun olmasını istemen.. henüz eğlenmedik bile.
Bay Lee yavaşça kendisini Xiao Zhan'a bastırdı ve boynundan küçük bir öpücük çaldı.
- Çok güzel kokuyorsun.... Cildin çok yumuşak, daha fazla dokunmak istiyorum sana.
Xiao Zhan bunu her zaman duyardı.
- Haha eğlenmeye başlamadan önce duş almaya ne dersiniz? Ben de kendimi hazırlarım.
- Tabi... Keyfine bak, istediğini söylemekte ve yapmakta özgürsün.
Xiao Zhan kibarca gülümseyip yaşlı adamın kendisinden uzaklaşmasını bekledi.
Bay Lee banyoya gitmeden önce dönüp Xiao Zhan'ın kalçalarını sıkıp çekici olduğunu düşündüğü bir gülümsemeyi Xiao Zhan'a gönderdi.
- Hemen dönerim..
"Umarım banyoda heyecandan ölürsün"
Xiao Zhan az önceki hareket çok hoşuna gitmiş gibi gülümseyip cilveli bir tonda cevap verdi.
- Bekliyorum~
/////////////////////////////////////////////////////////////////
Yibo paspal haliyle hazırladığı rameni yemekle meşguldü.
Menejeri ise şaşkınlıkla oturmuş karşısında ki adamı izliyordu.
- Ahh tanrım... Birileri seni görse ben bu tipe nasıl fanlık yaptım diye kafasını duvarlara vurur.
Yibo tabakta kalan son rameni eliyle alıp ağzına tıktı
- Sence şuan bu umrumda mı? İstediğim kişiyi buldun mu sen bana onu söyle.
Haoxuan gözlerini devirip elindeki peçeteyi uzatı.
- Bulamadım... Çocuk ortadan yok olmuş gibi. Kimse nerde olduğunu veya ne yaptığını bilmiyor.
Yibo daha fazla somurtmaya başladı.
- Hem neden arıyoruz bu çocuğu? Kim bu? Seninle nasıl bir bağlantısı var?
Yibo geçmişi anımsayıp gülümsemeye başladı.
...........................back...............................
- Wang Yibo!!
Yibo ismini bağıran kişiye doğru döndü. Kendisinden birkaç yaş küçük olan sevimli bir çocuktu.
- Sen kimsin?
Elinden küçük bir kutu vardı ve heyecanla titriyordu.
- B-ben Wei Ying... Sana söylemek istediğim bir şey var Yibo ge
Wang Yibo çocuğu süzmeye başladığında dikkatini çeken ilk şey çocuğun uzun ve kara saçlarıydı.
"Ona yakışmış"
- Çabuk söyle, işlerim var.
Wei Ying şirince gülümseyip Wang Yibo'ya yaklaştı ve elindeki kutuyu uzatı.
- Öncelikle çok havalısın, senin gibi birisine tutulduğum için çok mutluyum.
Yibo gülümsemesiyle ışık saçan yüze dikkatle baktı.
"Tam olarak ne demek istiyor? Benim hayranım mı? Büyüyünce benim gibi olmak isteyen biri mi?"
- Yibo Ge ben... ben sahiden senden çok hoşlanıyorum.
Çocuk hızla Wang Yibo'yu yanağından öptü ve koşarak uzaklaştı.
Yibo ne kadar uzun süre orada beklediğini hatırlamıyordu..
............................
- Alooo!! Nereye daldın sen?? Hey kral hazretleri ülkene dön! Aptal gibi gülümsemen sinir bozucu...
Yibo arkadaşının yüksek sesi yüzünden daldığı düşüncelerden sıyrıldı.
- Benim için özel biri.. bunu bilmen yeterli..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Ben Olamam
FanfictionUncontroblly Fond izlerken yazmaya başladım. Bazı kısımları benzeyecek bunun bilincinde olup okuyun lütfen.