BÜLBÜL KAPANI
"Bela yağmur gibi gökten yağarsa Başını ona tutmaktır, adı aşk..." . . . 🪶❤️🔥 Kapak tasarım; @Publiisherr
"Bela yağmur gibi gökten yağarsa Başını ona tutmaktır, adı aşk..." . . . 🪶❤️🔥 Kapak tasarım; @Publiisherr
"Sizin de var mı bekleyemem diyeniniz?" Kaşları çatıldı ve bir süre yüzüme baktı. Tok sesiyle konuştu. "Bizde tek yol, vatan yoludur. Beklemek istiyorsa buyursun, vatan yolu beklesin. Bekleyemeyen zaten benim olmaz." Gözlerimi kırpıştırarak yüzünü izledim. "Herkes aynı değildir Komutan. Sen asker yolu beklemek vatan...
Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle sildim. Beni bu gece kendine ait kılacaktı. Benim karşı çıkacak gücüm yoktu, zaten karşı da çıkamazdım ki. Sırf kardeşimi o lanet olasıca yetimhaneden çıkarabilmek için kendi hayatımı, bedenimi, ruhumu acımasız bir adama teslim etmiştim. **** Karşısında ağlayarak, göğüslerimi g...
"Sen Cihangir İlbay yalnızlığıma gelmiş en büyük kalabalıksın." "31 senelik hayatımdaki en güzel şükür sebebimsin Açina Altunhan."
Gözlerimi kapatmamak için güç sarfetmiyordum. Hayata tutunmak için bir çaba göstermiyordum. Sağımda bekleyen bedenin yere yığılması ve silah seslerinin çoğalmasıyla gülümsedim. Biz Türk'tük. Yeri gelince Koca Seyit olur 215 kilo mermi taşırız, yeri gelir Ömer Halis olur 30 kurşun yeriz, yeri gelir 9 yaşından 12 yaşı...
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size uğruyordu. O an iki yolum vardı. Ya sevecektim, ya ölecektim. Sevmeyi...
VURGUN I, Kelebek Çiçekler çok yakında Lapis Yayınları ile raflarda!.. Geçmiş; yazılmayı bekleyen bir romanın ilk cümlelerini kulağıma fısıldadığında kurtarıcım olan adamın rahesinde ağzımdan akan kan vardı. ''Seni bulduğum gün kollarıma almasaydım, bunca kan durmazdı,'' dedi, sesi çığ düşüren dağların aşınmaz karla...
Hayatı boyunca yüzü hiçbir şeyden gülmemiş bir kadın, Jülide Erbaş. Hep eksik bırakılmış, hep yalnız. Tam olmanın ne demek olduğunu hiç bilememiş. Ev nedir, aile nedir hiç tadamamış. Aşk'ı tattığını sanıp, yanılgılara kapılmış. Ama yinede hayatın taktığı her çelmeden sonra ayağa kalkmış. Kendisine sunulan kimsesizliği...
+18 öğeler içermektedir. Dağ sandığım, sırtımı yasladığım, yıkılmaz gördüğüm koskoca Narkotik büro amiri Tuna Atabeyli, dizlerinin üstüne çöküp ayaklarıma kapandığında gözlerimden akan sağanak, gökten akanlarla yarışıyordu. Titreyen sesiyle "Piraye" dedi. "Piraye, ben ki Tuna Atabeyli, bir kez yenilmedim. Annesizliğe...
Başarılı bir borda bereli aynı zamanda da istihbarat askeri olan Ayperi'nin gerçek ailesiyle kavuşma hikayesi ve beraberinde gelen aşk...
Acı çektiğini gösteren bir sesle konuştu."Ben seni gönlüme yara ol diye sevmedim ki; canıma can, geceme güneş, kışıma yaz ol diye sevdim " Gözlerindeki acı yüreğimi kavurmaya yetmişti. Ama yaşadıklarım bir türlü peşimi bırakmıyordu. Güvenemiyordum. Sessizliğimi fırsat bilip tekrar konuştu. Acıta acıta değil, yaşata ya...
Uzun uzun açıklamaları ilk etapta yapamayacağım sanırım, ama... okursan pişman olmaz mışsın; yani okuyanlar böyle söylüyorlar :))
"Dur!" derken elinde ki silahın kabzasını sıkıca kavradı. Ve bir kez daha ikazını yeniledi, bir kaç adım ötesinde ki karanlık siluete bakarak. "Polis! Elinde ki silahı bırak ve teslim ol!" Derin solukları sakinleşirken uzakta ki polis sirenlerinin sesi ve bağışlar doldu kulaklarına. Ardından kesik hırıltılı sesleri...
O gece yağan yağmur, yer ve göğün yerini değiştirmişti. O geceden sonra bir daha şafak sökmemeli, güneş doğmamalı, sabah olmamalıydı. O gece şafak söktü, güneş doğdu, sabah oldu. Olmamalıydı.