Ben o masum, güzel, çok konuşan kızlardan değildim. O, serseri, ukala, kaslı bir erkek değildi. Biz sadece iki yaralı aşıktık. Dertlerimiz lisedeki entrikalar ya da basit bar kavgaları değildi. Yaralıydık,yalnızdık,umutsuzduk... Sevmekten ve sevilmekten yoksunduk.Güçlü olmaktan yorgunduk. Hani en umutsuz hissettiğin anda başını gökyüzüne kaldırıp, gözyaşlarından bulanıklaşan bakışınla geceyi seyredersin ya.Hani sessiz çığlıklarını yıldızlarla paylaşır, yalnızlığın ürpertisine bir de rüzgar eklenir ya.İşte tam da öyle bir anda...Titrek haykırışlarımızda bulduk birbirimizi.Derin yaralarla kaplı, kan kusan, tebessüme aşık, iki umutsuz kalp... "Değişir mi ki kader? Kapanır mı ki yaralar? Unutulur mu gözyaşları?" "Değişmez. Kapanmaz. Unutulmaz....Sadece sarılır. Hiçbir zaman tam olarak iyileşemez bizim gibiler.Sadece örter yaranın üstünü. Yeni yaralara hazır olmak için." Sonsuzluğa fısıldadığım gözyaşlarım yıllar sonra bir cevap almıştı.Kendi gibi yaralı, yorgun ve umutsuz bir kalpte
1 part