Hava puslu şafaktı, içinde birden çok anlam barındıran puslu şafak...Yer, bembeyaz kar ile kaplanmıştı. Üstüne düşen kirpik kalınlığındaki kül taneleri, karın beyazını gizlemek ile gizlememek arasında kalmış gibiydi. Avucumu semaya bakacak şekilde kaldırdım. Ten rengimi, bulutlardan gelen kül taneleri gizlemişti. Tam kafamı kaldırıp bulutlara bakacakken, karın ezilme sesini duydum ve yürümeyi kestim. Vücudumun her bir uzvunun soğuktan uyuşmuş gibi olmasından yürüdüğümü dahi fark etmemiştim. Hissiyatımı yeni yeni kazanıyordum, yürümeyi bıraktım ve yavaş yavaş arkamı döndüm. Kurt vardı. Bozkurt vardı, şanlı PÖH üniformamın omzundaki gibi bozkurt vardı. Nefesim her ne kadar soğuktan dolayı kesilmiş gibi gelsede aslında karşımdaki canlının asaleti kesmişti soluğumu. Boz gri postunun üstüne düşen kül taneleri büyümüş ama az öncekinin aksine yavaşlamıştı.. ◇◇ Çok ileri senelerde geçen, teknolojinin inanılmaz derecede geliştiği, gizem dolu bir askeri roman okumak ister misiniz? Başlangıç, 19 Mart 2023