Dün akşamdan kalma yorgunluğumun geçtiğini , sabah uyandığımda spor yapmak yapma isteğimin geldiğinde anladım. Çünkü ne zaman spor yapmak istesem ; güne enerjik başlar öyle devam eder ve günümü de öyle bitirirdim. Önce ;akşamdan kalan , yerlerde kırıntıları duran ve iyiden iyiye kötü kokmaya başlayan cipsleri, çikolata paketlerini , kahve bardaklarını , pizza kutusunu toplamaya başladım. Daha sonra biraz odayı toplar sonrada mutfağa geçer oradaki işlerimi de hallederdim. Ne yazık ki mutfağa giderken duvarın önünde duran , yılların anılarını saklayan, içinde hep iyi niyetliğimizle ailemizin birbirine aldığı hediyelerle dolu evde ki onca üzüntüyü, anıyı , yaşananı bi o kadar da sevinci ve mutluluğu görmüş fortmantoya benzeyen uzun yüzeyi pürüzsüz ve bacakları kalın, koyu kahverengi bu sehpaya gözüm takılmadan geçemezdim. Aslında takıldığım çokta sehpa değildi, üzerinde duran ; vefat eden annemin ve babamın fotoğrafıydı. Onları küçük yaşta kaybetmiş, 12 yaşından sonrada babaannemin bu yaşıma kadar getirdiği ama maalesef onu da daha geçen sene kaybetmiş , şimdilerde ise evde sık durmayan , patavatsız , çok sevmediğim ama ailemden bana kalan tek kişi teyzemle birlikte yaşayan ve hayatı sadece özge ve melihe bağlı genç bir kızım.