Sinirlenmişti. Hakikaten öyle mi düşünüyorsun? diye sordu dost. Cidden sevdiğin insan sana çektirdiği acılar ne olursa olsun mutlu mu olmalı, kendine beddua olduğunu bile bile onun için güzel dileklerde bulunabiliyor musun? Bu kadar mı gözü kara seviyorsun be arkadaş diye ardı ardına sorular yöneltiyordu. Dostu ise ürkek bir şekilde onu dinliyordu. Birden ağlamaya başladı ikisi de. Yüreklerindeki acıları daha fazla içlerinde tutamıyorlardı. Ağladılar içlerindeki sızılar geçene kadar. Aslında herkes sevdiği için güzel dileklerde bulunurdu da bir türlü dile getiremezdi. Bunları ikisi de biliyordu. İşte tam da bu yüzden ağladılar. Yüreklerindeki insanlar için edilen dilekler geldi akıllarına ve tabi bir de edilen beddualar... Nefes alamıyorlardı. Göğüs kafesleri daralmıştı. Sonra sessizlik oldu etrafta. Herkes hayallere dalmıştı. İçlerindeki aşkı hayallerindeki adamlarla yaşıyorlardı. Evet evet doğru anladınız hayallerindeki adamlarla. Çünkü çok iyi biliyorlardı ki gerçekte sevdikleri adamlar uğruna yaşanacak insanlar değillerdi..