Ettubrute11

rengarenk dünyada bir adam gezer;
          	ne zengin ne fakir, ne mümin ne zındık.
          	hiçbir gerçeğe dalkavukluk etmez! 
          	hiçbir yasayı tanımaz!
          	cesur ve üzgün, 
          	bu alacalı dünyada kimdir bu adam?

Ettubrute11

Çıkar boynundan at o ipi çocuk!
          Salıncaklar mı yok sana?
          Kalk hadi o soğuk betondan,
          Yatacak başka yer mi yok sana?
          En sevdiklerimi verdim ölüme de;
          Ben bu yaşımda gitmenin böylesini görmedim.
          Kırılan bir boyun gibi orta yerinden kırıldığını ömrün…
          Görmedim Ademoğlunun dalından koparılır gibi koparıldığını…
          …ve böylelikle umut etme kabiliyetimizi aldılar elimizden.
          Ne diyeyim, dilerim ihtiyacı olan birine gidiyordur bizden aldıkları umut!
          Dünya adaletsiz çocuk!
          Dünya zorba.
          Elbet eşitleneceğiz o gün kıyamda.
          Bu kekeme, toz ve duman sözlerimi iyi belle, Bahara kalmaz, gelirim yanına

Ettubrute11

You need a pick me up?
          I'll be there in twenty five
          I like to push my luck
          So take my hand, let's take a drive
          I've been livin' in the fuuuturee
          Hopin' I might see you sooneeer
          I want you, riding shotgun
          I knew when I got one right

delicatebettyy

@Ettubrute11  play me a song that you likeee you can bet I'll know every linee
Reply

Ettubrute11

Let's fall in love for the night 
            And forget in the mornin'
Reply

benoproblem

Bin hüzün çöktü yine gönlüme akşamla benim
          Ülfetim var nice yıldan beridir gamla benim
          Dönerim bekle beni sen deyiver, dönme yine
          Bir ümit sun ne olur kalbime bir damla benim
          ❤️
          
          

Ettubrute11

@benoproblem  çok güzelsin diye ağlasam abartı mı olur cnnxnx
Reply

Ettubrute11

Dönelim... Dönmek yenilmektir biraz da, yarım kalmasıdır çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü kabuklarına sığınmaktır. Olsun, dönelim biz yine de. Bilincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var. Evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dönelim. Ölçüsüz yaşamak bize göre değil. Büyürken geniş ufuklarımız olmadı bizim. Küçücük avuçlarımızla sınırlarımızı genişletmek istedikçe yaşamın binlerce engeli yığıldı önümüze. Hangi birini yenebilirdik bunca olanaksızlık içinde. Umutsuzluğu tanıdık, yenilgiyi öğrendik böylece...
          Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp ağır yükler aldığı zamanın derin dehlizlerine. Bakıyorum umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka ne ki? Yaşamsa, gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama... Değil mi yoksa?

Ettubrute11

Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
          akar suyun,
          meyve çağında ağacın,
          serpilip gelişen hayatın düşmanı.
          Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına:
          Çürüyen diş, dökülen et,
          bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler.
          Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
          dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
          dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle,
          işçi tulumuyla,
          bu güzelim memlekette hürriyet.
          Bursa da havlucu Recebe,
          Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman,
          fakir köylü Hatçe kadına,
          ırgat Süleymana düşman,
          sana düşman, bana düşman,
          düşünen insana düşman,
          vatan ki bu insanların evidir,
          sevgilim, onlar vatana düşman…

Ettubrute11

Ortalama insanda herhangi bir günde herhangi bir orduya yetecek kadar ihanet, nefret, şiddet ve saçmalık vardır. 
          Ve cinayet konusunda en becerikliler, cinayet karşıtı vaaz verenlerdir. Ve nefreti en iyi becerenler, sevmeyi vaaz edenlerdir. Ve son olarak; savaşı en iyi becerenler, barış vaazı verenlerdir. 
          Tanrı'yı vaaz edenlerin, Tanrı'ya ihtiyacı var. Barış vaaz edenlerin, huzuru yok. Sevgiyi vaaz edenler, sevgisizdirler. Vaaz edenlerden sakının. Bilmişlerden sakının. 
          Durmadan kitap okuyanlardan sakının. Yoksulluktan nefret edenlerden, ya da gurur duyanlardan sakının. Övgü göstermekte hızlı davrananlardan sakının. Karşılığında övgü beklerler. 
          Sansürlemekte hızlı davrananlardan sakının. Bilmedikleri şeylerden korkarlar. 
          Sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının; Tek başlarına bir hiçtirler. 
          Ortalama erkekten, ortalama kadından sakının. Sevgilerinden sakının. 
          Sevgileri vasattır, vasatı aranır dururlar. Ama nefretleri dahiyanedir. Nefretleri seni beni, herkesi öldürebilecek kadar dahiyanedir..
          Yalnızlığı istemezler. Yalnızlığı anlamazlar. Kendilerinden farklı her şeyi yok etmeye çalışırlar. 
          Sanat yaratamadıklarından, sanatı anlayamazlar. Yaratma başarısızlıklarını, dünyanın beceriksizliğine yorarlar.  
          Kendileri tam sevemedikleri için, senin sevginin eksik olduğuna inanırlar. Ve senden nefret ederler. 
          Ve nefretleri parlak bir elmas, bir bıçak, bir dağ, bir kaplan, bir baldıran otu gibi mükemmeldir.  
          En usta oldukları sanattır nefret.