Tüm bedenimi mutsuzluk sardı. Burnumun büyüklüğünü de, dudaklarımın biçimini de beğenmedim. Babamın öldüğünü sanmıştım; gene de işte şu büyük, çirkin yuvarlak burunda yaşıyordu. Annem de ölmüştü fakat bu ince dudaklı ağızda sürdürüyordu yaşamını. Bense, yeni ayakkabı ve elbiselerimle hep aynı Firdevs'tim.
Siz, benim bu dünyada içinde yaşamayı istediğim, yaşatmak istediğim o insansınız. Sizi doyurmak istiyorum, sizi kendi ellerimle beslemek ve yalnızca bununla doymak istiyorum. Sizi mutlu etmek istiyorum, sizin mutluluğunuzla mutlu olmak...
"Hani hep bir yuva aradık ya kendimize, hani evimizi hiç yuva olarak görmedik, hani birileri hep mezarlıklarda uyudu ya bu yüzden. Belki de hepimiz burada yanıldık ve kaplumbağalar haklıydı; yuvamız dört duvarı olan bir beton yığını ya da dizlerine yatmak istediğimiz anne babamız değildi... Kendi zihnimizin içindeydi daima ve biz de en çok bu yüzden kaçtık. Kafamızın içindeki düşünceler mahvetmedi mi bizi, herkesle savaşıp kendi kendimize yenilmedik mi?"
Ignore User
Both you and this user will be prevented from:
Messaging each other
Commenting on each other's stories
Dedicating stories to each other
Following and tagging each other
Note: You will still be able to view each other's stories.