Yiğit, parasının çoğunu vererek aldığı çiçeklere bakarak cebindeki yüzüğü yokladı. Funda'yla sürekli buluştukları parkta bekliyordu. Bugün sevgilisine, sevdiğine, teklif yapıp işi ciddiyete bindirmeyi düşünüyordu.
Mavi gözlü oğlanla seks amaçlı buluşması bir buçuk hafta kadar önceydi. O gün bugündür birbirlerinin yüzlerini görmemişlerdi. Yiğit'e hava hoştu, ihtiyaçlarını karşılamış ve bitirmişlerdi. Aralarındaki bu şeyi devam ettiremeyeceğini bildirmek için Efe'ye sadece bir mesaj atmıştı. Dönüt olarak da bir 'Tamam.' mesajı almış ve kaldığı yerden devam etmeye koyulmuştu.
Efe bir gün bunun olacağının elbette ki farkındaydı. Yiğit eşcinsel değildi, homofobik bile sayılabilirdi. Ama yine de içindeki incinmiş duyguları tamir edemiyordu. Karşı karşıya gelmemek için kaçıyordu, Aysu'yla bile bir süredir görüşmüyordu.
Çözümü basitti. Başkalarıyla deneyecek, hayatına esmer oğlan gibi devam edecekti. Okulu onu yeterince zorluyordu. İlişki hayatının hayatına etki etmesini istemediğinden ötürü tek geceliklerle ilgilenmeye çalışıyor, yeterince tatmin olduğu vakitte dahi ruhu huzura ermiyordu.
"Sikeyim!"
Yüzünü buruşturarak kalktığında kalçası feci sızlıyordu. Yirmi yaşındaydı ama hiçbir zaman yaşıtlarından hoşlanmamıştı. Bu nedenle dün gece yattığı adam ona sert davransa da susmuştu.
Hala uyuyan adama baktı. İsmi Kerem'di ve sahiden yakışıklıydı, insanları kendine çeken bir aurası vardı.
Üzerini giyindikten sonra yandaki peçetenin üzerine numarasını yazıp altına ismini karalamıştı. Ararsa belki tekrar yapmak için buluşabilirlerdi.
Sabahın ayazında, Ankara'nın bağrındaki mahallesine vardığında kalçasını yokladı ve etrafı kolaçan etti.
Birden yandan fırlayan Yiğit'i gördüğünde kalbi boğazında atmaya başlamış, anlık korkuyla sıçramıştı.
"Küs müyüz? Aysu seni görüp görmediğimi sorup duruyor hep." Yüzü gülüyordu, iyi bir şeyler olduğu belliydi. Ne hoş ama! Efe dışında herkes muradına ermişti.
"Niye küs olalım Yiğit? Bugün çok yorgunum, Aysu'ya yazacağım bugün. Onunla sonra haberleşiriz." Başıyla selam verip kapıyı açtığında onun aksak yürüyüşlerini gören Yiğit afallamıştı.
"Ayağını falan mı çarptın?" Aklına gelen diğer ihtimali göz ardı etmek istiyordu. Diline dahi getirmemişti.
"Hayır, yorgunum sonra konuşsak? Bir saat kadar yatıp okula gitmem gerek."
İtiraz ettiği belli olan esmer oğlan açık kapıyı tutarak içeri girmişti. "Söylesene la bebe."
"Belli olmuyor mu? İhtiyaçlarımı gideriyorum."
"Kiminle?" Ses tonu tehditvari çıkan adama aldırmadan küçük evindeki odasına geçip yüzükoyun uzanmıştı mavi gözlü oğlan.
"Birisi işte."
"Hastalık kapacaksın." Yüzü iğrenti ile büzülen adamı gördüğünde göz devirdi.
"Sen ne yaptın? Funda'ya teklif ettin sanırım. Bayağı mutlusun." Yani az evvel mutluydu.
"Konu bu değil. Herif kim?"
"Yiğit cidden yorgunum. Sonra, tamam mı?" Gözlerini yummuştu.
"Onunla bununla yatmak hoşuna mı gidiyor? Tanımadığın heriflerin ne bok çıkacağını bilmiyorsun."
Morali bozulmuştu mavi gözlü oğlanın. Hoşlandığı kişinin 'sürtük' ithamında bulunması kalbine oturmuştu. Cevap vermeden yattığı yerde istifini bozmadı, sadece sustu.
Yiğit, kanını kaynatan öfkeyi sineye çekti ve derin bir nefes aldı.
"Aysu'yu aramayı unutma."
Kapanan kapı sesiyle tamamen sessizliğe bürünen ortamda Efe kendiyle bir başına kalmıştı. Sırt üstü yatarak gözlerinin dolmaması için bakışlarını tavana dikti. Ne kadar süre öyle kaldığını bilmiyordu, telefonu titreyince gerçekliğe dönmüştü.
053*********: Uyandığımda yanımda olmanı isterdim ama sanırım meşgulsün.
Tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum.
><<<>>><
Efe ve Aysu eve geçerken Yiğit, Funda'yı eve bırakıyordu. Gülümseyen esmer oğlanın tavrı, sokağın başından sesleri yankılanan ikiliyle değişmişti. Etrafa bakınmıştı. Yüksek sesle gülmek ayıp karşılanıyordu.
"Kardeşinin erkek arkadaşı olmasına nasıl izin veriyorsun anlamıyorum canım. Efe'yi hepimiz tanıyoruz ama sonuçta erkek ve sizin evden çıkmıyor neredeyse." diye bir yorumda bulundu Funda. Yiğit'in kızgın bakışlarının hedefi olduğunda süt dökmüş kediye dönmüştü.
"Efe öyle düşünebileceğin son insan. Temiz çocuktur o, bir daha böyle bir konuşma yapmayız umarım." Bakışlarıyla uyarı verirken tekrardan ikiliye döndü başı. Net görünecek kadar yaklaşmışlardı ama hala kendisini görmemişlerdi.
Yiğit, Efe'nin tavırlarını izledi. Bir araya geldiklerinde hiç böyle güldüğünü görmemişti. Ağzı kulaklarına varmış, mavi gözleri dolu dolu olmuş gülüyordu.
"Sen çık yavrum, ben de şu bebelere bakayım." Kızın yüzüne bakmadan çoktan yanlarından geçmiş, ilerleyen ikilinin peşine takıldı.
"Ya ciddiyim, o kadar iyi miydi?"
İkisi birden ciddileşmişti.
Mavi gözlü oğlan başını salladı. "Okul çıkışına gelecek işte, görürsün sen de. Adı Kerem, yirmi altı yaşındaymış. Düzenli bir ilişki istiyorum artık, sevilmeyi tatmak istiyorum. Onu çok tanımıyorum ama hissettirdikleri hoşuma gidiyor işte." Boynu bariz kızaran oğlanı görünce afallayan Yiğit, adımlarını yavaşlatmıştı.
Öncelikle Aysu'nun, Efe'nin erkeklerle ilgilendiğini bildiğini düşünmemişti hiç. Bu durumları oldukça açık anlatabilmesi de şaşırtmıştı esmer oğlanı.
Ayrıca Efe'nin sadece ihtiyaç için takıldığını düşündüğü oğlanla ciddi bir şeyler düşünmesi canını sıkmıştı. İbne olduğunu biliyordu ama sadece düzüşüp geçer sanıyordu, öpüşecek yiyişecekler miydi?
Karnının kasılması, damarlarının belirginleşmesi ve nefesinin düzensizleşmesini iğrenme durumuna yordu.
İkili önünde ilerlemeye devam ederken adımlarını kesti. Bu şekilde onlarla konuşamazdı. Kahveye yöneldiğinde Turgut'tan ona çay getirmesini istedi. Tesbihini hırsla sallıyor, mahallede gelen geçeni izliyordu.
Çayı gelince sıcak oluşuna aldırmadan içti. Aklına mavi gözlü oğlanın altında inlediği anlar dolunca eliyle gözlerini ovuşturdu. Bunları düşünmenin kendine faydası yoktu.
Akşam çökünceye dek kahvede oyalandı. Kimi zaman yanına gelenlerle sohbet etti, kimi zaman da düşüncelerinde boğuldu. Eve giderse mavi gözlü oğlanın orada olma ihtimalini göze alamıyordu. İçinde bulundukları durum saçmaydı.
İstediği üzere Efe hala 'abi' sözcüğünü dile getirmemiş olsa da onun için yalnızca bir abi oluyordu.
Burada çok fazla karakter görecek ve sinirlerinize hakim olmakta zorlanacaksınız. İşin en kötü tarafı da böyle karakterlerin her gün aramızdan geçip gidiyor olması.
Örneğin Yiğit ve Funda gibiler...
Kamu Spotu:
Siz siz olun, aşkı özgür yaşamayı savunun. Belirli kurallarla büyüyüp düşünme yetisini geliştiremeyen bireylerin amını ambiyansını sikeyim.Saygılarımla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ||| BxB
Short StoryYiğit düz adamdı. Ayarlarını bozan, kardeşinin en yakın arkadaşıyla başı dertteydi.