"bunu yapmak zorunda değildin."
evet, okula gitmemişlerdi. zaten yıkık dökük olan okullarında thomas'ın örgütlediği arkadaşlarıyla kavga edip dayak yemek şu an en son tercih edecekleri şey bile değildi. üstelik okula giderlerse kavga meselesi idareye kadar gidecek ve başlarını ağrıtacaktı. ki işin aslı, kai taehyun'u zarar görme ihtimali olduğu hiçbir işe sokmazdı.
şimdi de bacaklarına uzanan oğlanın saçlarını okşarken rahatsızca mırıldanmıştı. kai, her zaman kendi için bir şeyler yapıyor; çoğu zaman ceza almasına sebep olacak şeylere katlanıyordu. taehyun kai'a ilk gördüğü andan beri aşıktı, bunu tüm okul biliyordu. kai ise, kızıl saçlı oğlan onun bu aşkın farkında olup olmadığını anlayamıyordu. fakat bildiği tek şey, hayatta sahip olduğu en değerli şey kai'dı.
"evet, sonra da ben yokken seni sıkıştırmaya devam etseydi." kai göz devirip uzandığı ince esmer bacaklara daha da yapıştı ve yerdeki otların üzerinde elini gezdirmeye başladı. "hem seninle öyle konuşmasına izin vermem tae. kimse seni küçük göremez."
ellerini yumuşak saçlardan çekerek ensesini kaşıdı zayıf olan. "sen yokken çok güçsüzüm."
cümlesini bitirdiğinde kai yavaşça doğruldu. üç saniye boyunca yeri izledi, dördüncü saniyede diğerinin ellerine uzandı, yedi saniye geçtiğinde taehyun'un zarif elleri kai'ın sızlayan ellerinin arasındaydı.
gözleri tamamen birleşmişti, kızıl oğlan kalbinin yerinden çıkıp diğerine saklanmasından korkuyordu. yutkundu ve yanaklarının ısındığını hissetti.
öylece bakıştılar. kai taehyun'un parlayan gözlerinde kayboluyordu. onun devasa gözlerinde bir galaksi saklıydı.
diğerinin beklemeyeceği bir şey yaptı, avcundaki elleri dudaklarına yaklaştırdı ve her parmağın ucuna minik öpücükler kondurdu. sevgisi öyle yoğundu ki artık sadece ufak temaslar yetmiyordu, sevgisini hissettirmek istiyordu diğerine.
taehyun sevildiğini bilsin ve hissetsin istiyordu.
kai ona alttan bakarken, hele de sıcak dudaklarıyla parmak uçlarına nazik öpücükler bırakırken taehyun ağlamak istedi. hiç bu kadar sevildiğini hissetmemişti.
"zorundayım, taehyun." parmakların her birini öptükten sonra yüzünü diğerinin yüzüne yaklaştırdı. "seni üzecek her şeyi bizden uzaklaştırmak zorundayım." kızıl saçları yavaşça arkaya doğru taradı ve açılan alına uzun bir öpücük bıraktı.
"çünkü sen üzülünce kalbim parçalanıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
parents, tyunning ✓
Fanfictionbabam başıma silah dayadı ve "bir erkeği öpersen seni öldürürüm." dedi. onu kulübeye kilitledim ve en yakın arkadaşımı becerdim. minific, düzyazı ©rozeixs | 25.12.2020