6/6

1.9K 192 221
                                    

tam dizisini izlerken çalan kapıyla esnedi taehyun. başta abisinin geldiğini düşünse de bu geceyi rose ile geçireceğini söylediğini hatırladı. merakına engel olamayarak koştura koştura kapıyı açmaya gitti. kapıyı açtığında ise onu hâlâ sabahki kıyafetleriyle olan kai karşıladı.

taehyun bir anda onun gelmesini garip bulsa da bir şeyler olduğunu hissetmişti. bu yüzden hiçbir şey söylemedi ve kollarını hızla diğerinin boynuna doladı. saniyesinde belinde diğerinin ellerini hissetmesiyle gülümsedi. ikisinin sevgisi sıcacıktı, bunu iliklerine kadar hissedebiliyordu.

kollarını boyundan ayırmadan fısıldadı. "aç mısın?"

kai'ın kıkırtısını duyduğunda ise ondan mutlusu yoktu. onu ellerinden tutarak küçük mutfaklarına sürükledi. taehyun normalde bu kadar enerjik ve hareketli biri değildi, uzun çocuk onu değiştiriyordu. "şimdi sana sandviç yapacağım."

elbette ki bir sürü güzel yemek yapabilmeyi çok isterdi ancak ne yapabilecek yeteneği vardı, ne de parası. bunun yerine sevgisini kattığı koca bir sandviçin iş göreceğini umdu. onu mutfaktaki bacağı kırık olmayan tek sandalyeye oturttu ve aceleyle işe koyuldu. sepetten aldığı yarı bayat ekmeği keserken hızlı olmaya çalıştı, elinin üstünde daha büyük bir el hissedene kadar.

"böyle aceleci olursan elini kesersin güzelim." duyduğu hitap kalbini sıcacık ederken dudağını dişledi. diğerinin gitmesini beklemişti ama ummadığı bir şey olmuş, kai gitmek yerine ona arkadan sarılmıştı. kolları taehyun'un incecik belinde, çenesi ise geniş yakalı tişörtün açıkta bıraktığı zarif omuzdaydı.

taehyun dizlerinin bağının çözüldüğünü hissetti. tamamen kontrolünü kaybetmesine çok az kalmıştı. kai'ın tüm bedenini hissedebiliyordu, özellikle de omzuna konan ufak kelebek öpücükleri midesine kramplar girmesine neden oluyordu. titreyen elleriyle domatese uzanmak istediğinde bu amacı başka bir el tarafından engellendi.

daha ne olduğunu anlamadan kendini tezgaha yaslı, kai ile yüz yüze buldu. kalbi çok hızlı atıyordu, anladığı kadarıyla karşısındaki çocuğun da ondan farkı yoktu. "n-ne yapıyorsun kai?"

kai'ın gözleri şu an daha önce hiç görmediği kadar karanlık ve yoğundu. belinin iki tarafındaki eller, sadece birkaç santim ötesindeki sıcak nefesler ve ona tutkuyla bakan gözler yüzünden nefes almayı unutacak hâle gelmişti.

"taehyun," kai'ın derinden gelen hoş sesi hiçbir şeyin gürültü yapmaya cesaret edemediği ortamda adeta yankılanmıştı. "benim en güzelim. sana artık sevgilim demek istediğimi söylesem, bana kızar mıydın?"

bu kadardı işte, taehyun daha fazla dayanamazdı. bir saniye bile kaybetmeden hızla dudaklarını karşısındaki hafif şişmiş dudaklarla birleştirdi.

ikisi de bu hamlenin geleceğinin farkında olmasına rağmen düşünemedikleri şey bu öpücüğün ağırlığıydı. bir anda cehennemden farksız olmuştukları bulundukları mutfak. ikisi de cayır cayır yandıklarını hissediyorlardı. kai buna dayanabilecek kadar irade sahibi olsa da kızıl için bu minik öpücük bile çok fazlaydı. ince bacakları onu daha fazla taşıyamamış, kendini yere doğru çekilirken bulmuştu.

fakat düşmedi, kalçasının hemen altında ve belinde duran eller onu tutmuştu. ne zaman düşse onu tutmak için orada olacaklardı.

uzun olan dudaklarını nazikçe ayırdı. ikisi de titriyordu, kalpleri o kadar hızlı ve sesliydi ki tüm evde yankılanmasından korktular.

"taehyun," dedi kai. "taehyun'um. seni seviyorum, hayır, sana aşığım."

"kai," dedi taehyun. "senin için yanıyorum."

sonrası hızlı gelişti. kai diğerinin belinde sabit tuttuğu eli biraz daha aşağı indirdi ve tek hamlede onu kucağına aldı. zayıf bacaklar onu sarmaşık gibi sarmalarken biraz önce dudakları arasında olan dudaklar da boynunu öpüyor, emiyor ve kendine ait izler bırakıyordu.

tüm gücünü kaybetmeden önce zorlukla taehyun'un odasını buldu. aceleyle yatağa yöneldi ve titreyen bacaklarıyla son anda yatağa oturdu. şimdi taehyun kucağındaydı, büyük gözleri yaşananların etkisiyle ıslak ıslak bakıyordu.

taehyun'un kalçasında olan ellerini çekti ve canını acıtmaktan korkarcasına yüzünü kavradı. küçük olan sıcaktı ve derin nefesler alıyordu. alınlarını birbirine yasladı, diğerinin elleri kendi saçları arasında süzülüyordu.

"seni," nefesi yetmeyince soluklandı kısa olan. "seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum."

gülümsedi kai, ıslak gözlerden bir damla yaş akınca titrekçe sildi onu. "ben de bana ilk gülümsediğin andan beri aşığım sana. soğuk duvarlar arasında geçen hayatıma bir güneş gibi açtığın andan beri." taehyun'un ellerinden birini kavrayarak kalbine getirdi. "burayı bana hatırlattığından beri."

çok yoğun bir an yaşıyorlardı. biraz önceki öpücüğün etkisi hâlâ geçmemişken mırıldandı kai. "dudaklarım acıdı bugün taehyun, dudaklarımı sever misin?"

cümlesi biter bitmez yine kavuştu iki aşık. bu sefer sakin başlamıştı diğerine nazaran. taehyun parmaklarını kai'ın buklelerine geçirip kıvırıyor, kai da taehyun'un açıkta kalan ve kendi bacakları üzerinden sarkan parlak esmer bacaklarını okşuyordu.

sonra, kai bir anda sıcak dudakları daha da araladı ve dillerin buluşmasını sağladı. bunu beklemeyen taehyun bir anda irkilerek hareketlenmiş, yanlışlıkla sevgilisine sürtünmüştü.

eş zamanlı olarak inlediler ve öpücüğün sıcaklığını arttırdılar. nefes almalarına bile fırsat vermeyecek şekilde dakikalarca öpüştüler. sonunda nefesleri kesildiğinde ayrıldılar. kai'ın nefes sesleri sertti, şu an ikisi de yarıda bırakmayı düşünmüyorlardı.

"bugün sana seni ne kadar sevdiğimi hissettireceğim."

kızıl olan cevabını aralık dudaklara minik bir buse kondurarak verdi. kai kucağındaki taehyun ile ayağa kalktı ve onu yatağa yatırdı. yavaşça onun üzerine eğildi ve biraz önce taehyun'un yaptığı gibi hassas deride gezdirdi dudaklarını. taehyun'un kutsal sesi kulaklarına dolarken yaşadığını hissetti.

bu lafın gelişi olan bir şey değildi, kalbin atması yaşamaya eş değer miydi? eğer öyleyse kai'ın kalbi atmaya başlayalı yalnızca dakikalar olmuştu.

üzerindeki tişörtün sıyrılmasıyla baygın gözlerini sevgilisininkilerle buluşturdu. ani bir hareketle kendininkini çıkarttı. sırtında gezinen eller nefesini keserken izin istercesine güzel gözlere baktı. beklediği izni alınca gülümseyerek bir kez daha öptü sevdiği oğlanı ve ellerini onun tişörtüne attı.

saniyeler içinde aralarında hiçbir engel kalmadan tekrar öpüştüklerinde, en tepeden dibe çakılmışlardı. ama biliyorlardı ki asla yalnız olmayacaklardı.

---

umarım okurken keyif almışsınızdır.

başka kurgularda görüşmek üzere.

başka kurgularda görüşmek üzere

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
parents, tyunning ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin