Untitled Part 6

1 0 0
                                    

Çocuklar, insanları etkilemek için vazgeçilmez bir unsurdu. O yüzden bana yakın televizyon kanalları da çocuklarla olan sohbetlerimi iyi bir şekilde medyada yansıtıyorlardı. Kursaklar'da da o kalabalığın bir kısmı da çocuklardı. Hemen korumalarıma söyleyip aracın bagajından Çin malı oyuncakları istedim. Bu oyuncukları her gittiğim yerde insanların duygularını etkilemek için kullanmaya çalışıyordum. Onlar da beni gerçekten bir 'babacan insan' zannediyordu. Hele ki, bir çocuğu kucağıma alıp onlarla gülümseten bir konuşma yaparsam halkın buna zaten inanmaması mümkün değildi. Badem bıyığımla da bıyık altı bunlara gülmüyor değildim. Bir süre onlara "Merhaba, nasılsınız? Herhangi bir sorununuz var mı?" gibi rutin sorular sorduktan sonra yanlarından ayrıldım. Zaten bu da onlara yetiyordu. Bunu yaptığınızda sizi kendilerinden zannederlerdi. Bunu çok iyi biliyordum. İktidardayken de hep bunu yapmaya çalıştım. Her durumda onlara sağ gösterip sol vuruyordum. Neyse onların arasından ayrılıp tekrar aracıma bindim. Aracımda olan Yasin:

"Sn. Başbakanım siz bunu çok iyi yapıyorsunuz." dedi.

"Neyi Yasin?"

"Efendim, halkla olan bu ilişkinizi demek istedim."

"Bir ülkeyi yönetmek istiyorsan amaç zaten bu olmalı Yasin. Onlar gibi, yani halktan gibi görünüp popülist bir kişiliğe bürünmek... Bunu Türkiye'de yapmadığında Atullah Canalan'ın dediği gibi bu ülkede başbakan olamazsın. Ben de bugün bunu yapıyorum."

"Çok haklısınız efendim."

İBLİS'İN DİN BEZİRGANLIĞIWhere stories live. Discover now