Adsız Bölüm 3

3 0 0
                                    

Anadolu'da bir söz vardır ya. "Kazı koz anlıyorsun." diye. Ben de kazı, koz yapıyordum. Yani olanı olduğundan çok daha farklı gösterip algılarını ayrı bir yöne çekerek farklı düşünmelerini istiyordum. Dedim ya, yoksa bu kadar büyük bir muhafazakar homojen kitleyi nasıl sürükleyebilirsiniz arkanızdan...

Bir zamanlar saraylarda kaldım; otellerin en üst katındaki kral dairesinde yattım ve en lüks restoranlarında yemek yedim...

Çok tuhaftır şimdi aklıma Samburu'nun Kanisa ilçesi geldi. Kanisa'da yüzlerce insan yerin dibinde havasız bir ortamda son nefeslerini vermişti. Yüzlerce kişi bir anda yok olup gitmişti ama o günlerde benim için birin, üçün, beşin, onun, yüzün hiçbir önemi yoktu. Madenciliğin kaderinde, fıtratında vardı bu sonuçta!..

Tek önemli şey o günlerde benim için paraydı! Halk söylemi ile "Dinim, imanım para" olmuştu. O gün de her zaman yaptığımı yaptım. Halkın ayaklanmasını engelleyecek ifadeler kullanıp "Sorumlular yargı önünde bunun hesabını verecekler. Kimse yargıdan kaçamaz!" demiştim. Benim iktidarımda bana yakın hangi adam mahkemeye çıkmış ki, Kanisa'nın sorumlusu çıkacaktı. Bu sözümle halbuki yine yalan söylüyordum. Çünkü önce ben kaçıyordum bu yargıdan. Yaptıklarımı bu halk bilse, anlasa beni topa koyup Osmanlı'da olduğu gibi Malta'ya gönderirdi. Malta'ya gönderseler şükrederdim ne yalan söyleyeyim.

Kanisa'da ne olmuştu sonra peki? Maden ocağının sahibini kameraların önüne çıktı ve orada suçu kabullenmedi. Gazetecilerin sorduğu sorulara kaçamak cevaplar ver. Olana 'yok' dedi; olmayana 'var' dedi. Gerisini boş verdi. Suçu müdürlerine, mühendislerine attı. Onlar tutuklanırdı nasıl olsa! Biraz cezaevinde yatırır, bilirkişi olarak göndereceğimiz müfettişlerimizin verecekleri raporlarla da onları da kısa sürede içeriden çıkartırız. Mahkeme önüne çıkarmazdık. Bizim adamımızdı ve daha yapacak çok işimiz vardı onunla sonuçta...

İBLİS'İN DİN BEZİRGANLIĞIWhere stories live. Discover now