3. Bölüm

60 2 0
                                    

Cehennem boş, tüm şeytanlar burada

                                                 William Shakespeare

***

Soğuk karlı dağlar, açlıktan ölen insanlar... Karanlıktaki çaresiz çığlıklar. Hepsinin iniltileri kafamda. Ardı arkası kesilmeyen bir komvoy gibi. Bu sesler bana o kadar rahatsızlık verdi ki kulaklarımı ellerimle tıkadım. Ama nafile, ses kafamın derinliklerinden geliyordu. Hayır, bu vicdan dedikleri şeydi. Belli belirsiz gülümsedim, bende de vardı değil mi? Ben de normal bir insan gibiydim? Sesler insan dışı bir hâl aldığında, dengemi sağlayamaz oldum. Sendeledim. Ama sonra minik bir göle girdim. Elimi suya daldırdım. Susamıştım. Kana kana içtim.

Sonra bir flash patladı.

İçinde olduğum kandan göle baktım.

Gözlerimi bilinçsizce açtım. Alnıma yapışan saçlar, göğüs kafesimin zorlayan bir kalp ve hareket eden bir kervan; açıkcası hiç yardım etmiyordu. Gözlerim istemsizce ellerime kaydı. Yavaşça doğruldum. Biraz sonra, rüyanın etkisi geçmiş ve kendime gelmiştim. Burnumu dolduran ahşap kokusu beni rahatsız etmişti, yüzümü ekşilttim. Bir şeyin içine koyup sürüklüyorlardı beni. Ne zaman bilincimi yitirmiştim bilmiyorum. Ama zamanım kısıtlıydı ve öldüreceğim adamı hemen, şimdi bulmalıydım. Bu iş git gide can sıkıcı bir hâl almaya başlamıştı çünkü. Bunun kapağını açtıklarında hemen kaçamazdım. Aptallık olurdu, beni tehlikeli bulurlardı, zaten ellerim yeterince kanlıydı. Derin bir nefes aldım ama yaroda kesildi çünkü iğrenç bir ahşap kokusu genzimi yaktı, yeniden yüzümü buruşturdum. Tamam, karar kıldım. Bu ahşap kapağı açtıklarında önce durumu analiz edeceğim daha sonra kibar bir insan gibi davranıp oradan ayrılacağım. Yani en azından, düşüncelerim bu yöndeydi.

Dışarıda duyduğum hareketlenme sesleri ile kaşlarımı çattım. Az önce bir çocuğun "Gelmedik mi hâlâ?" diye yakınmalarını duyduğuma emindim sanki.
Bu işte bir terslik vardı. Bağıran seslerde bunun kanıtıydı. Dışarıda nasıl bir çatışma varsa da beni ilgilendirmezdi. Ama dinlemek keyifli olabilirdi. Kulaklarımı kabarttım, yüzümdeki satist gülüşü ressam çoktan dudaklarıma kondurmuştu. Kadın ve çocukların barışı, kılıç sesleri ve onca sesin içinden çıkardığım bana doğru yaklaşan kibirli ayak sesi. Gel bana, ayaklarını yerinden sökeceğim küçük kukla. Kapak nihayetinde yavaşça açılırken gözlerimi kapattım.

"Komutanım burada sadece bir ceset var!"

Evet, minik bir er. Yaklaşık 20-24 kişiler. Yola başlamadan beni alan insan sayısını saymıştım zaten. Sözün özü ; benim için ara öğünlerdi.

"Bunlar ceset tacirleri"

Ceset tacirleri; ölü insanın organlarını alırlar ve gerçek, yaşayan bir organmış gibi satıp para alırlar, kısacası büyük dolaplar. Hatta, bazı psikopatlara bedenleri ile satıldığını bile duymuştum. Evet, insanlık dışı bir eylem. Ama bu benim sorunum olmadı asla. Ben, adamı paketler işimi bitiririm.

"HAYIR KOMUTAN! YÜCE TEB'İN BÜYÜK KOMUTANI. BİZ BU YABANCIYI ÇÖLDE SICAK SITMASINDAN BAYGIN BULDUK!"

(Küçük bir not; Sıtma sıcak ülkelerde daha çok görülen sivrisineklerden insana geçen, ölümcül bir hastalığa tabii tutulup, baş ağrısı, mide bulantısı gibi çoğu yan etkisi olan bir hastalık. Yani *sıcak sıtması* tamamiyle aklımdan geçirdiğim bir terim. Başka bir yerde duyduysanızda ben duymadım açıkcası)

Ardından onaylayan mırıltılar. Ve tekrardan gerilen bir hava.

"Bu çocuğu alın"

Karşı çıkmadı kimse verilen emre. İşte insanların insanlığı buraya kadardı. Neden onlara yardım etmeyip beklediğimi, bir kez daha anladım. Ama biraz daha eğlenmenin sıkıntısı yoktu. Hareketsiz bedenimi başka bir yere taşıdılar. Ve işte yeniden bir yolculuk.

****

Dün gece yine bir cariyeyi reddetmişti. Artık herkes Firavun'un libidosunun yüksek olmadığını düşünüyor, onu bu konu da küçümsemeye başlıyordu. Hatta bazıları tanrılar tarafından lanetlendiğini bile düşünüyordu. Ama Jeon, bunları pek takıyor gibi değildi. Onun için halkı her şeyden önce gelirdi. Gelecekteki çocuğunu, tanrılara kurban etmek gerekse bile halkı için yapacak kadar halkına değer veriyordu. Dağılan saçlarını düzenlerken içeriye bir kaç erkek hizmetçi girdi Firavun'un hazırlamaya koyuldu. Beyaz bir elbise, altından ihtişamlı bir gerdanlık yakuttan bileklikler, güzel taşlarla bezenmiş parmak arası terlikler, gözündeki kalın sürmeler. Ve "Ben buradayım, güç burada!" Diye bağıran kocaman bir desheret. Firavunu hazırlayan hizmetçiler odadan eğilerek çıktılar. Başlarını kaldırmaya cesaret edemezlerdi zaten. Kural buydu.

Firavun bütün heybetiyle, tahtına oturdu. Bakanlarıda ondan aşağıda, yanlarına inci boncuk gibi dizilmişti. Hepsi oturan firavuna çoktan secde etmişti.

"Kaldırın başınızı"

Firavunun otoriter ama yumuşak sesi, herkesin başını kaldırdı. Bakanlardan birinin kararsızlığı, gözle görülür bir şekilde rahatsız etti Firavunu.

"Sorun ne Sesun? Yüzünün rengini çekmiş Shezmu* ."

Adam Firavun'un bu benzetmesine rağmen, sözlerine başladı.

"Kızımı dün gece redetmişsiniz yüce Firavun"

Belli olmuştu şimdi karın ağrısı.

"Kullarıma nasıl davranacağımı size rapor vermek niyetinde değilim. Ama evet, saygın bir adamsın. Kızın da öyle olsun. Yoksa çok yaşamaz"

Dün olanlar parladı zihninde. Kıza karşı o kadar nazikti ki kız yanlış anlamış büyük sapkınlıklar yapmıştı. Firavunun cinsel organına ondan izinsiz dokunması gibi. Orada almalıydı kellesini ama Jeon, insafiyetli davranmıştı.

Bakan, sus pus oldu. Herkes kızını ya da yeğenini Firavun'un cariyesi yapmaya çalışıyordu. Böylece arkalarına yüce bir firavun desteği alıp her yerde sözlerini geçirteceklerdi. Daha sonra toplantıları Hititler ile devam etti, Nil nehri kutlamaları da yaklaşıyordu. . Bu firavun'a yeni bir cariye sunabilecekleri anlamına geliyordu.

Açıklama panosu;

> Shezmu; İnfaz, kan ve şarap tanrısı.

>Nil nehri kutlamaları; Nil'in her yıl bir kere yükselmesiyle , hasad yapılırdı. Bereket günü olarak kutlanırdı. Büyük bir şenlik getirirdi beraberinde. Kısacası mısırlıların kutsal Nil adına yaptıkları büyük şenlik. Bir renk cümbüşü ve günahlar kafilesi.

>Desheret; aşağı mısır(kuzeyi) temsil eden kırmızı taç.

>Ceset tacirleri kurgusaldır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

>Ceset tacirleri kurgusaldır. Şayet böyle bir şey yapan gerçek bir psikopat varsa Allah belasını versin diyor ve sözü sonlandırıyorum.

Yorum ve vote'yi unutmayın lütfen!

Minnak kalplerinize kocaman öpücükler 💙

   ☥ Firavun'un Gözdesi ☥ //kookvHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin