XI.

183 28 1
                                    


11- Kanlı öksürük krizleri ve gözyaşları

____

[2 ay sonra]

Sabahın ilk ışıklarıydı, girdiği bir öksürük krizini daha Jeno'yu uyandırmamak için balkonda atlatmaya çalışıyordu.

Boğazından gelen birkaç damla kan balkonun açık renkli mermerlerine damladı.

Öksürmekten yaşaran gözleri acıyla kapandığında akan gözyaşlarına daha fazla engel olamadı.

Histerik ağlama krizi ve öksürük nöbetleri birleştiği için nefesi tamamen kesilmişti.

Bir dakika kadar hareketsizce kaldı, kafasını yavaşça fayansın üzerine bıraktı.

Korkarak bir nefes aldığında nihayet gözlerini açabilmişti.

Her öksürük krizinde ölüme daha yakın hissediyordu kendini, boğazı yırtılır gibi oluyordu ve sanki milyonlarca cam kırığı aynı anda ciğerlerine batıyormuşcasına acı veriyordu.

Fakat, boğazından gelen birkaç damla kanı görmek canını öldürmekten de çok yakıyordu.

Tedavisi yanıt vermiyordu, ve Jaemin kendini ölmeye hazır hissediyordu.

Ama, Jeno...

Balkondan çıkıp, uyudukları odaya dönmüştü genç adam.

Yatağın kendine ait kısmına oturduğunda Jeno'nun açılan yorganını düzeltti.

Jaemin, yanında yorgun bir şekilde uyuyan eşini izledi.
Hafifçe horluyordu ve dudakları biraz aralıktı.

Hem çalışıp hem de evin tüm işleriyle ilgiliyordu, üstüne üstlük bir de kendisi vardı. Tıpkı bir baş belası gibi her an yardıma muhtaç acizin tekiydi.

Tek yaptığı şey Jeno'ya yük ve sıkıntı olmaktı. Hem maddi hem de manevi olarak özellikle de fiziksel ve ruhsal olarak yorgunluk vermekti.

Tutam tutam yastığa dökülen saçlarına baktı, her gün biraz daha fazla canlı hücre kaybediyordu.

Vücudundaki hücreler tamamen öldüğünde, o da bu dünyadan ayrılmış olacaktı.

Evet, henüz kel değildi fakat saçlarının arasından yer yer kafasının derisini görebiliyordu.

Her geçen gün elinde ve kolunda fazladan bir morluk oluşuyordu.

Na Jaemin, yaşadığı her saniye solmaya mahkum bir çiçekti.

Ve artık kurumaya yüz tutmuştu.

Tek üzüntüsü ise inatla onu yaşatmaya çalışan sevgili eşiydi.

Hep sadık bir eş olmuştu Jeno, her zaman ilk düşündüğü Jaemin olmuştu, ona sahip olmak en büyük şansıydı Na Jaemin'in.

Belki de tek şansı...

Çünkü sadece 23 yaşında ölümle burun burunaydı.

Ölmekten korkmuyordu, sadece Jeno'nun o gittikten sonra kendine zarar vermesinden korkuyordu.

Aksi takdirde Jaemin her gün ölümü yaşıyordu zaten.

Sayılı günleri kaldığını biliyordu.

Tanrı, ölecek insana öleceğini daha önceden hissettirirmiş. Babaannesi Jaemin'e hep öyle söylerdi.

Nitekim yaşlı kadın ölmeden önce torununun elini sıkı sıkı kavrarken bunu ona unutamayacağı şekilde hatırlatmıştı.

Şimdi ise Jaemin hissediyor.

"Babaanne seni çok özledim, ona veda edene kadar birazcık daha  bekler misin beni?"

_____

_____

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
demans ฅ nomin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin