1 hafta sonra:
Jimin'le bir hafta boyunca birlikte olmuş ve birbirimize karşı beslediğimiz duygulardan ötürü iyice yakınlaşmıştık.Yani bildiğiniz şuan sevgiliydik.Her ne kadar kısa bir sürede olmuş olsada umursamıyorduk.Bence biz birlikte güzeldik.Sanki birbirimiz için yaratılmış gibiydik...
Şuan ne mi yapıyorum? Az sonra gidecek olacağımız akşam yemeği için hazırlanıyorum.Ama buna hazırlanmak denirse...Yarım saattir kiyafet arıyordum.En sonunda elime aldığım kırmızı elbiseyi üzerime geçirerek aynadan kendime bakındım.Hah! şimdi olmuştu! Saçlarımı aceleyle yaparak makyaja geçtim.Abartılı olmayacak bir şekilde makyajımıda bitirerek elime topuklu ayakkabılarımı aldım.Ayağıma ayakkabılarımı geçirirken telefonumun melodisi odada yankılanmıştı.Hızla telefonumu elime alırken içimi bir heyecan kapladı.Arayan Jimin-shi idi.
"Alo? Prensesim hazırlandın mı?"
"Evet...Sen geldin mi?"
"Evet kapının önündeyim..."
"Tamam çıkıyorum!"
"Bekliyorum" diyerek telefonu kapattı.Telefonumu hazırladığım çantama atarak hızla odamdan çıktım.Dış kapının üzerindeki anahtarı alarak kapıyı açtığımda karşımda bir adet sevimli ve karizmetik Park Jimin'i gördüm.Beni baştan aşağı süzmüş ve gülümsemişti.Gülüşüne karşılık verirken koluna girdim.Apartmandan çıkarken kulağıma eğilerek "Çok güzel olmuşsun" dedi.Kızaran yanaklarımla birlikte gülümseyerek "sende çok yakışıklı olmuşsun"dedim.Yanağımı sıkarak ne zaman geldiğimizi bilmediğim arabasının kapısını açtı.Elbiseme dikkat ederek bindiğimde kapıyı kapatarak kendiside bindi arabaya.Arabayı çalıştırarak sürmeye başladı ardından....
3 saat sonra...
Yemeğimizi sohbet ederek yemiş ve biraz dışarıda gezme kararı almıştık.Restoranın asansörüne binmeye her ne kadar tereddüt etsemde Jimin zorlamıştı.Asansörün kapısı kapanırken aklıma geçenlerde başımıza gelen olay film edasıyla gözlerimden geçip gitmişti.Içimden dualar okurken Jimin elimden tutmuş ve gülerek "Korkma kalmayacağız!" dedi.Dediğiyle her ne kadar içim rahatlamış olsa da yinede korkuyordum."Ama ya o gün ki gibi olursa?" dedim titreyen sesimi umursamayarak.Tekrardan güldü ve alnımdan öptü. "Olmaya-" sözünü tamamlamasına izin vermeyen asansördü.Evet yine kalmıştık! "Jimin birşeyler yap!" dedim korkuyla elini sıkarken."Sakin ol yok birşey!" diyerek düğmelere bastı.Ama malesef hiç biri işe yaramıyordu.Asansörün kapısına vurarak bağırdığım sırada ışıklarda gitmişti.Harika!
Kendimi hücreye atılmış mahkumlar gibi hissetmeye başlamıştık artık.Bir daha ömrüm boyunca asansöre binmeyecektim!
Bidahaki bölüm FİNAL haberiniz olsun:)