Bölüm 2: Barmen
Evet... bugün iki bölüm birden atacağım. İyi okumalar asklarım♡ Bölüm sonunda yorumlarda buluşalım...
Arkamı dönünce barmen olduğunu fark edip tuttuğum nefesi bıraktım. Bu barmendi.
Siyah saçları karanlıkta kaybolmuştu. Her yer karanlık olduğu için gözleri daha ön plana çıkmıştı. Bu çocuğu bir yerlerden tanıyor gibiyim. "İyi misin?" İçimden -aynen çok iyiyim ailemi kaybettim gözümün önünde cinayet işlendi,gidicek bir yerim yok- deyince daha çok duygulandım ve ağlamaya başladım.
Çocuk şok olmuştu. "Şşş sakin ol." Deyip bana sarılınca şaşırsam da ihtiyacım olan tek şeyin bu olduğunu anlayınca bende sarıldım. Kafamı göğsünden çekip yüzüne baktım. "Özür dilerim üzüleceğini bilseydim sana öyle şeyler söylemezdim." Derken yüzüme bakmadı. Benim onun yüzünden ağladığımı sanıyordu.
"Onun için ağlamadım." Dedim ve ondan 1 adım daha uzaklaştım. "Ne için ağladın yani anlatmak istersen dinlerim." Ona tüm olanları anlatacak değildim. Açıkçası bugün o kızı gördükten sonra kendimi daha kötü hissetmeye başladım. Ona güvenemem. Bizim okuldaki züppelerden olabilir.
"Annemlerle kavga ettim ve evden ayrıldım kalacak yerim yok, kimliğimi almamışım otele gidemiyorum ve şarjım bitti." Dedim telefonumu göstererek. "Hmm anladım, bende kalabilirsin." Tamam her bara gidişimde onu görüyordum ama onu tanımıyorum. Hiç tanımadığım birinin evine mi gideceğim.
"Yok zaten sabah olmak üzere ben yarın kimliğimi alır bir otele yerleşirim." Deyip üşüyen ellerimi şortun cebine koydum üstümde atlet ve şort vardı. Bu kendimi daha kötü hissetmeme sebep oluyordu. "Ya saçmalama seni sokakta bırakıp eve gidecek değilim. " Deyip kolumu tuttu."Hadi gidiyoruz itiraz istemiyorum. Hem evde kız kardeşim var belli ki çok üzgünsün onla konuşur dertleşirsin." Deyip güldü. Aklıma gelen şeyle ufak çaplı bir çığlık attım. "Ya of ya kızlara haber vermedim şarjım da yok." Deyip oflamaya devam ettim. Selin ve Selen ikizlerim çocukluktan beri arkadaşlarım, hatta kardeşlerim ve şuan beni merak eden sadece onlar.
"İyi hadi bir an önce gidelim." İsmini bile bilmediğim bir çocuğun evine mi gidecektim yani? Tam konuşacakken sözümü kesti. "İtiraz etme artık, arabam orda hadi gidiyoruz." Deyip tuttuğu kolumu çekmeye başladı. "Tamam geliyorum." Deyince sırıttı. Gidebileceğim bir yerim yok.
Barmeni okulda da görmüş olmam bana biraz da olsa güven veriyordu. Sıcak kanlı bir çocuk. Yürümeye başlayınca bende arkasından yürüdüm arada arkaya dönüp geliyor muyum diye kontrol ediyordu. Arabanın yanına gelince bana kapıyı açtı ve dolanıp arabaya bindi. "Adım Ekin" deyince ona baktım.
"Adım Asel" deyip sırıttım. "Kız kardeşimin ismi de Elif iyi anlaşırsınız." Bana sanki 40 yıldır tanıyor gibi davranması garip. "Telefonunu şarja tak istersen." Şarj aletini alıp telefonumu şarja taktım. Utandığım için bir şey demiyor sadece mimik yapıyorum. Ağzıma kelimeler geliyor ama tam söyleyecekken geri gidiyordu. Aynı zaman da uyumamak için direniyordum.
Oda bu durumu anlayıp sırıtıyordu. "Kaç yaşındasın?" Dışarıyı izlemeyi bırakıp ona baktım. "19 yaşındayım." Gözlerini belertip beni süzdü. "Ne? yarın nerde senin?" Deyince gözlerimi devirdim ve cevap vermedim. Boyum 1.68 çoğu kıza göre uzunum ama erkeklerin yanında kısa kalıyorum.
"Ben seni 15 yaşındasın sanmıştım." Ona dönüp "oha yani abartma!" Deyince oda şok olmuştu. Bende içimden kendime sövmekle meşguldüm öyle denir mi ya? "Kusura bakma boy muhabbetlerini sevmem de ondan." Elimle anlımı tutup ofladım. "Ablacım asıl sen kusura bakma." Deyince ikimizde güldük.
Bir müddet muhabbet ettik ve aynı okula gidiyoruz, zaten onu okulda görmüştüm. O eşit ağırlık bense sayısal okuyorum. Kardeşi yani Elif de sözel okuyormuş. Bizden 1 yaş küçük. Eve gelince arabadan indi. Evin ışıkları kapalıydı yani bu saatte ayakta olan sadece bizdik.
Ben evi süzerken kapımı açıp "e hadi ne bekliyorsun?" Deyip sırıttı. Bende telefonu mu alıp arabadan indim. Eve doğru adımladık, Ekin evin kapısını açtı. O ara telefonu mu açtım saat 05.00 olmuş. Ben telefona bakarken Ekin eve girdi bende arkasından girdim. Elif uyuduğu için fısıldıyordu.
"Koridorun sonunda ki odada yatabilirsin." Deyip odayı gösterdi. "Teşekkürler." Deyip odaya adımladım. Odaya girip ışığı açtım. Sade ve şık bir odaydı. Yastıklarda Fenerbahçe amblemi vardı. Odanın kapısı açılınca kapıya döndüm. "Elif'in odasından bir pijama takımı getirdim. İkinizde cücesiniz."
Deyip sırıtan Ekin'e baktım. "Teşekkürler. Burası senin odan mı?" Deyip elimle odayı işaret ettim. "Evet benim odam." Kendimi çok kötü hissediyorum çocuğun odasını gasp etmiştim. "Tamam sen burada yat ben salonda yatarım." Dedim sırıtarak. "Seni rahatsız etmek istemem." Konuşmaya başladı. "Ya yat benim sinirlerimi bozma. İyi geceler." Deyip odadan çıktı. İyi geceler dememe bile izin vermedi. Işığı kapatıp yatağa oturdum. Yarın ilk işim kızlara haber vermek olacak.
Bugün yaşadıklarım, şuan olduğum yer hepsi o kadar garip ki. Daha düne kadar bir evim iyi kötü bir ailem vardı şimdi ise kimsem yok. Hayatın hızına yetişmek çok zor o yüzden boşuna çabalamayın bırakın hayat sizi sürüklesin. Bende hayatın beni sürüklemesine izin veriyorum. Kafamı yastığa koydum.
Düşünceleri bir kenara bırakıp güzel kokuyu içime çekerek uykuya daldım. Kalktığımda başta korktum neredeyim diye. Sonra yavaş yavaş dün aklıma geldi. Kızlar aklıma gelince telefonu elime aldım. 45 defa aramışlar. Elimi anlıma götürüp Selini aradım. İlk çalışında açtı.
"Şükürler olsun neredesin sen? Dünden beri deli gibi seni arıyoruz." İkisi de çok endişelenmişler anlaşılan. "Annemle baban ortalığı ayağa kaldırdı ne haldeler haberin var mı senin?" Gülsem mi? Ağlasam mı? Bilemedim. Beni merak mı etmişlerdi. Hele dün olanlardan sonra sözde babam beni mi aramıştı?
"Özür dilerim Selin" Deyip ekledim. "Babamlar beni mi aradı?" Deyince bir süre sessiz kaldı. "Ne demek beni mi aradı? Kızları ortada yok tabi ki arayacaklar." Demek gerçekten aramışlar ama neden? "Şey tamam sadece şaşırdım." Selin oflayıp konuştu. "Neye şaşırdın annenlerin seni aramasına mı? Neyse neredesin sen?"
Onlara burada olduğumu söylemek istemiyorum. "Ş-şe" deyince sözümü kesti. "Sakın yalan şöyleyim deme otelde değilsin. Kimliğin cüzdanında. Neredesin?" Artık söylemekten başka şansım kalmadı. "Arkadaşımdayım." Benim onlardan başka arkadaşım yok ki.
"Kim olduğunu sorma. Sizin yanınıza gelicem her şeye anlatırım. İyiyim tamam mı." Dedim kesin bir şekilde. "Peki güzelim bekliyoruz seni telefonun açık olsun." Onaylayıp görüşürüz dedim ve telefonu kapattım. Olanlara anlam veremiyorum. Dün onları bana diyen giderken nereye gittiğimi bile sormayan anne babam beni mi aradılar? Ne yapmaya çalışıyorlar?
Ben bunları düşünürken içerden gelen çığlık sesleriyle ayağa kalktım.
"Abi tamam özür dilerim." Bunu diyen Elif olmalı. Oda dan çıkmamla şok geçirdim. Elif'in neden bağırdığını da anlamış oldum. "Bak hala gülüyon lan böyle şaka mı olur?!" Deyince bende gülmeye başladım. Ekin'in yüzünde makyaj vardı. Büyük ihtimalle Elif'in işiydi. Ekin yüzünü silmeye gidince ben gülmeye devam ettim.
"Asel bari sen gülme ya." Diyerek banyodan çıkan Ekin'e baktım. Tamam anlamında başımı salladım. Elif mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Ben koltukta oturmuş telefona bakıyordum. "Sanırım arkadaşlarınla konuştun. "Sesimi duymuş olmaları normal çünkü yüksek sesle konuşmuştum.
"Evet bugün yanlarına gideceğim." Gözlerini gözlerimden çekti. "Ne zaman gideceksin?" Normal de kahvaltı yapmadan gidecektim ama Elif ben geldim diye heyecanlı heyecanlı kahvaltı hazırlayınca söyleyemedim. "Kahvaltıdan sonra giderim." Diyince,Elif "kahvaltı hazır." Diye bağırdı ve masaya oturduk.
"Asel senle konuşamadık hoş geldin." Diyen Elif'e sırıttım. "Hoş buldum." Deyince Elif de sırıttı. Oda abisi gibi esmer ama mavi gözlü çok güzel bir kız. "Abim anlattı bizim okula gidiyormuşsun." Evet anlamında başımı salladım. Sanırım ben uyurken konuşmuşlar. Elif beni görünce hiç şaşırmadı çünkü.
"Pijamalarım da yakışmış." Dedi ve ağzına zeytin attı. Utandım ve bir şey demedim sadece sırıttım. Kahvaltımı bitirince odaya geçip dün ki elbiselerimi giydim. Aklıma o karanlık sokakta başımı dizime koyup ağladığım an ve o kızın suratı gelince içime korku ve hüzün düştü. Saçımı normal bir topuz yapıp odadan çıktım.
Elif masayı toplamış salonda oturuyordu. Ekinde su içiyordu. "Ekin, Elif ikinize de çok teşekkür ederim. Gerçekten zor zamanlar geçiriyorum. Size ne kadar teşekkür etsem az siz olmasaydınız sokakta kalırdım. Siz olmasanız tek kalırdım. Çok ama çok teşekkür ederim."
Gerçekten de öyle Ekin olmasa sokakta bir başıma ne yapardım belki de sonum o kız gibi olurdu. Onlara çok minnettardım. Teşekkür etmene gerek yok kim olsa aynı şeyi yapardı." Diyen Elif'e döndüm. Ekin bir şey demiyordu. "Hayır herkes aynı şeyi yapmazdı. Benim kim olduğumu bilmeden beni evinize aldınız.
Yemek verdiniz herkes bunu yapmaz çok sağ olun." Deyince Ekinle göz göze geldik. "Teşekkür etmene gerek yok. Sana güvenip seni evime aldım ve sende güvenimi boşa çıkarmadın. Bu zamanda seni sokakta tek bırakacak değildim." Deyip Elif'in yanına oturdu. Bende hiç bir şey demedim. Telefonum çalınca odaya gittim gidene kadar kapanmıştı.
Selen Selin ve benim olduğumuz gruptan gelen mesajlara baktım.
Sadece biz adlı gruptan 3 mesaj
Selin: ne zaman geleceksin?
Selen: seni bekliyoruz tatlım
Selin: çıkınca yaz.
Siz: çıkıyorum şimdi.
Montumu da giydim ve salona geri döndüm. "Gidiyor musun?" Diyen Elife kafa salladım. Oflaya oflaya yanıma geldi ve bana sarıldı sadece bir gün onlarla kalmıştım ve gitmeme üzülüyordu. "Ben bırakırım seni." Ekin öylece yere bakıyordu. Evden beraber çıktık ama hala bana bakmıyordu. Arabaya bindik.
"Ekin" dedikten sonra lafımı kesti ve gözlerime baktı. "Gitmeni istemiyorum." Dediği şey beni şaşırttı ve bir süre cevap verdim. "Annemler" deyince tekrar lafımı kesti. "Biliyorum annenler seni bekliyor ama gitmeni istemiyorum. Ağlamaktan ne hala gelmişsin be kızım. Seni üzüyorlar, ya o gece ben olmasaydım. Karşına kötü biri çıksaydı." Deyince gözlerini gözlerimden çekti.
Ne diyebilirim ki? Haklıydı. Sustum ve camdan dışarıyı izledim.
Ekin'in üzgün olduğu her halinden belliydi. Daha dün tanıştık ama bende onu çok sevdim. Tabi Elif'i de. Yolu tarif ettim varınca bir süre ikimizde inmedik. İnince oda benle indi. Aslında bu iyi olmadı kızlar Ekin'i görmeseler daha iyiydi. "Telefon numaranı verir misin?" Ekin'e döndüm ve numaramı söyledim.
Oda bana numarasını verdi. "Görüşürüz o zaman." Deyip el salladım. "Görüşürüz." Deyip bana sarılınca kulağıma fısıldadı. "Ne zaman istersen buradayız. İstediğin her zaman Elif'in pijamalarını giyip odamda yatabilirsin. " Ondan ayrılınca gülerek teşekkür ettim. Onları kazanmak beni mutlu etmişti. Ben gidene kadar bekledi Selinler'in bahçesine girince arabanın sesi geldi.
...
Ne olacağını kestiremiyorum gerçekten o akşam bana o lafları söyleyen adamın ayağına mı gidiyorum? O adam onca şeyi söylendikten sonra soy ismini umursamadan beni mi aradı? Beni merak mı etti? Yada onca sene bunları bilirken bana neden rol yaptılar? Neden bir anda bana söyleyip sonrasında rollerine devam ettiler?
Umarım bu soruları cevaplarlar. Umarım bu soruları sorabilirim. Hiç bir zaman annemin kucağında yatamadım. Anneme sarılamadım. İlk aşkım babam olmadı. Asıl babam bir pislik çünkü. Sözde babama lafım yok. Bu zamana kadar sevdiği kadına tecavüz eden adamın kızına babalık yapmak zorun da kaldı.
Ona kızamıyorum bile onun adına üzgünüm. Bu zamana kadar ona baba dedim kendimi onun yerine koyuyorum da iğrenç bir şey. Anneme kızgınım ben, anneme kırgınım. Bana bunu anlatmalıydı birbirimize destek olmalı beraber ayağa kalmalıydık. Beraber yaralarımızı sarmalıydık. Daha çok yaralandık.
Asıl babamın kim olduğunu ona sormak istiyorum ama yapamam. O pisliği bulup öldürmek istiyordum.
Umarım ölmüştür. Onu tanımak bile istemiyorum, belki o pislik olmasaydı baba dediğim adam gerçek babam olucaktı,annem beni sevecekti. Annem ve babam beni görecekti. Hiç birimiz bu kadar yıpranmayacaktık. Her şeyi düzeltmek istiyorum ama geçmişi ikisine de unutturamam.
Demir'in beni görmesi iyi değil annemin de öyle beni gördükçe ikisi de acı çekiyor. Onlara veda edip onlardan uzaklaşıcım. Beni iyi miyim? kötü müyüm? diye merak etmişlerdir. Arada iyi olduğuma dair mesaj da atarım. En iyisi bu sanırım. Yalan dolan içinde yaşamak istemiyorum. Onların yaptığı gibi rol yapmaya devam etmeyeceğim.