6

703 77 51
                                    

Ne yapacağımı bilmiyordum,ne düşüneceğimi bilmiyordum o 'İsyancılar'  bir anda ortaya çıkıp hayatımı mahvetmişlerdi.

Ne komik (!) Şu bir kaç günde sadece isimlerini bildiğim ne oldukları hakkında bir fikrim olmayan kişiler yüzünden şu an bu haldeydim.

Daha doğrusu bu haldeydik.

Bezi bir daha ıslatıp babamın koluna ve başına koydum.

Ben uyandıktan sonra babamın ateşi çıktığını öğrenmiş sabaha kadar başında beklemiştim.

Sürekli bayılmaktan allak bullak olmuştum vücudum hiç bu kadar yorgun olmamıştı.

Bezi babamın kolundaki siyahlara sürttüğümde iz hâlâ aynıydı -geçeceğini düşünmüyordum gerçi- o İsyancılar'ın bulunması için muhafızlar ormanın dört bir yanına dağılmıştı ama hiç bir şeye rastlamadıklarını öğrenmiştik.

Yine de saray daha korunaklı olmuştu.

Kapı aniden açılıp içeri Kai girdiğinde elindeki şarabından keyifle bir yudum almıştı.

Göz devirip kafamı babama çevirdiğimde nefret ettiğim sesi geldi kulaklarıma.

"Oh,benim canım eniştem kızını görüyor musun? Senin katilin oldu. " sinirle ona döndüğümde benim en sinir olduğum şeyi yaptı; ağzını şapırdattı.

Sinirle ayağa kalktığımda o hâlâ şarabı ağzını şapırdatarak içiyordu.

"Yapma şunu. " beni dinlemeyip daha çok yaptığında elinden bardağı alıp yere fırlattım.

"Sana yapma dedim!." Bağırmam hoşuna gitmemiş olacak ki dişlerini sıktı.

"Bana bak, hareketlerine dikkat et kırmayayım o bacaklarını. " üstüme doğru bir adım attığında onu ellerimle geri ittirdim.

"Asıl sen hareketlerine dikkat et,burası benim ülkem. "  sinir bozucu şekilde gülümsedikten sonra kulağıma eğildi "az kaldı manoban, sende pişman olacaksın."

Onu geri ittirdim ve kapıya doğru sürükledim "çık dışarı! " o alayla gülümseyip dışarı çıktığında kapıyı suratına kapattım.

Tanrım lütfen her şey iyi olsun...

___

"Sarayın kapılarını kapattırmak da ne demek oluyor?!" Sinirle karşımda sırıtan kuzenime bağırdım.

"Ben iyiliğimiz için böyle yapıyorum! " o da bana bağırdığında dişimi sıktım "Sen kim oluyorsun da benim sarayımda kafana göre emir veriyorsun?!"  İşaret parmağı ile beni gösterdi "En azından senin yapmadığını yapıyorum!."

Sinirle kafamı iki yana salladım "Sarayın kapıları kapanırsa millet ne yiyecek?, ihtiyaçlarını buradan karşılıyorlar!"  Eliyle saçlarını taradı "kendi hayatımız için bunu yapmak zorundayız! "

Kafamı iki yana salladım "sen ne biçim insansın? Onlar açlıktan ölürken sen burada keyif mi yapacaksın?!"  Sinir bozucu bir şekilde gülümsedi.

"Kendi hayatım için ise evet. Yapacağım. O hiç bir şeye yaramayan beyinsizleri boşuna besleyemem." Sinirle tokadı yüzüne vurduğumda kafası yana döndü.

Sinirle gülümserken birden bilegimi tuttuğunda sanki gözlerimden bir alev yükseldi ve ben ne yaptığımı bilemeden Kai geriye uçtu.

Korkuyla elimi ağzıma kapattığımda Kai acı ile inliyordu.

"Sen ne çeşit bir canavarsın böyle? " kafasını kaldırıp bana baktığında yanına gittim.

"Ben....üzgünüm isteyerek olmadı."  Elimi kalkması için uzattığımda sertçe geri ittirdi.

"Uzak dur benden! " gözlerim dolduğunda hızla ayağa kalkıp odadan çıkarak Sarayın koridorlarında koşturdum.

Hizmetlilerin temizlik malzemelerini koyduğu küçük karanlık odaya girip kapıyı kapattım.

Yere çömelip elimi ağzıma bastırdığımda hıçkırmamak için zor duruyordum.

Etraf karanlıktı kendimi bile göremiyordum.

Onlar bana ne yapmıştı? Öğrenmem lazımdı, Kai duvara uçmuştu.

Göz yaşım izin üstüne düştüğünde iz mavi oldu ve etrafı aydınlattı.

Göz yaşlarım dururken şaşkınlık ve korkuyla ize baktım.

Bir damla göz yaşım Avengers yazısının etrafındaki çemberde üç kere döndükten sonra izin ışığı gitti ve etraf yine karanlığa büründü.

Çığlık atmamak için zor duruyordum,onlar cadı mıydı? Yoksa başka bir şeymi?.

Ama bilge İsyancılar demişti.

Dışarıdan koşturma sesleri geldiğinde hızla kapıyı açıp dışarı çıktım.

Sesler Kai'nin odasından geliyordu

Kai'nin kapısının önüne geldiğimde içeride iki muhafız ve iki hemşire'nin olduğunu gördüm.

Kai yerde kolunu tutmuş yatarken birden kafasını kaldırıp bana baktı.

"Orada! O yaptı.yakalayın!"  Eliyle beni gösterdiğinde muhafızlar ne yapacaklarını bilmeden birbirlerine bakmaya başladı.

"Ne duruyorsunuz?! yakalayın dedim!."   Muhafızlardan biri ağzını açıp Kai'ye baktı.

"Ama efendim prenses-"  Kai sinirle onlara baktı "Yakala! "  muhafızlar tam bana doğru geliyordu ki hemşirelerden biri önlerine geçti.

"Kafayı mı yediniz? O prensesimiz.Kral bunu duysa nasıl bakarsınız onun yüzüne? Prensesi mi zindana atacaksınız?."
Hemşire'ye içimden teşekkür ederken muhafızlar başlarını eğip kenara çekilmiştiler.

Kai zorla ayağa kalktığında elinin aynı babamın ki gibi siyah olduğunu gördüm belinden kılıcı çıkarıp tam bana doğru koşuyordu ki muhafızlar onu tuttu.

"Bırakın beni! O bir cadı! " o çırpınırken muhafızlardan biri konuştu "efendim sakin olun, yanlış düşünüyorsunuz. "

Kai hâlâ çırpınırken odama koşup kapıyı kilitledim.

Ben cadı değildim,bu imkansızdı.

Ben cadı değildim,bu imkansızdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

___

Selam!

Aslında daha uzun yazmak isterdim ama heyecanlı olsun diye öbürkü bölümlere ayırdım Eheheh.

Ayrıca aklıma da fazla bir şey gelmedi genellikle akşam 2, 3 gibi ilham geliyor ve ben şuan bu bölümü 6 da yazıyorum.

Bu arada bu bölümden sonra up uzun bölümler başlıyor.

Neyse ben gidiyorum buralar size emanet görüşürüz.

Sınır: 10 oy 30 yorum

Aslında sınırı bir bölüm önce koyacaktım ama size kıyak geçtim, doldurun bakalım sınırı bende kurguyu ne kadar çok seviyorsunuz öğreneyim.

AVENGERS | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin