Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jisoo
Başımı ellerimin arasına alıp yerde otururken tüm umudumuzun gittiğini hissediyordum.
Jungkook bir kaç saattir hiç pes etmeden kapıyı yıkmak için gücünü kullanıyordu ama hiç bir işe yaramıyordu. Elfpie kapının dışardaki güçlerden korunmak için yapıldığını söylemişti bu yüzden güç işlemiyordu ama Jungkook pes etmiyordu.
Acıyla bağırıp bir kez daha kapıya vurduğunda elinde kalan son gücünü de harcamış oldu. Yere yığılırken onu tutmak için koşan Jimin ve Taehyung'un peşine bende takıldım. Onu kenara taşıdıklarında derin bir nefes verip alnımı ovaladım.
"Kes şunu artık Jungkook,elimizden hiç bir şey gelmiyor işte." Yorgunluktan kapanan ve inadı yüzünden çok hafif aralanmış olan gözlerini bana dokundurdu. "Dışarıda yaşayamaz." derin ve sık nefesleri arasında konuştu.
"Harika (!)" Rosé,sinirle saçlarını geriye atarak yanımıza geldi. "O aptal, ışın kutusunu kırmış ve yihyun uzun süreceğini söylüyor."
Gerçekten berbat bir gündü. Kimse iyi haberle gelmiyordu.
Jennie yavaş adımlarla yanımıza geldi, az önce su almak için yanımızdan ayrılmıştı. "Varlığını hissedemiyor musun?" Jennie, Jungkook'a ithafen konuştu.
Jungkook, kafasını iki yana salladı. "Var gibi ama yok gibi de." Jimin kaşlarını çattı. "Uzaklaşıyor olmalı."
Gözlerimi diktiğim yerden çekip onlara baktım. "Ya da gücün yetersiz kaldığı için onu hissedemiyorsun."
Jungkook gözlerini sinirle kapadı.
"Nasıl böyle bir şeye cesaret edebilir anlamıyorum." Rosé hayretle konuştu. Ve onu Jennie cevapladı.
"Annesini sayıklıyordu, muhtemelen onunla ilgili kötü şeyler gördü. Ölebilirdi de ama kendini geri çekti ve burdan kaçtı." Taehyung ofladı.
"Dışarıda da ölmesi muhtemeldir." Jimin taehyung'un omzuna sinirle vurduğunda Jungkook taehyung sayesinde doğrulmaya çalıştı.
"Gidip onu bulmalıyım." Onu omzundan geriye ittirdim. "Nasıl bulacaksın? Kapı kilitli diyorum anlamıyor musun,istesek de ona yardım edemeyiz." Sinirle elini yattığı yere vurdu. "O zaman ölüp gitmesini mi bekleyelim ha?!"
