Arman o gece bardan geç saatte dönmüştü, arkadaşlarından birinin nişan kutlaması sebebiyle barı olduğundan daha geç kapatmışlar, Arman da barda bulunmak zorunda kalmıştı. Her zamanki gibi Tunalı Caddesi'nde 15 dakikalık bir yürümeyle eve varmıştı. Dairesinin önüne geldiğinde aniden hissettiği yorgunluğu azalmış gibiydi, botlarının içinde saatlerce bedeninin yükünü taşıyan ayakları bile zonklamayı kesmişti adeta. Bir an önce anahtarını aramaya koyuldu, çünkü fazla yürümese bile Ankara'nın kasım ayazı yüzünü biçmeye yetmişti, kulakları ve burnu donmaya yüz tutmuştu. Tunalı'da bu orta halli çatı katında sevgilisi Pelinle birlikte yaşıyordu. Evlerinin öyle lüks bir tarafı yoktu, zaten Tunalı'da lüks bir daireyi de karşılayamazdılar; Arman bardan para kazanana kadar buranın kirasını vermek bile çok zor olmuş, her şey için Pelin'in öğretmen maaşına yüklenmemek adına yıllar sonra ilk kez anne babasından para istemek zorunda kalmıştı. Özellikle pandemi döneminde bar kapalıyken hayat kabusa dönmüştü. Arman aylar boyunca evde oturmuş, bazen bilgisayar başında bazen de kitap okuyarak günlerini geçirmişti. Elbette bu dönemde temizlik işi Arman'a düşmüştü çünkü hem Pelin gün boyu bilgisayar başında Türkçe konuşmadan öğrencilerine İngilizce öğretmeye çalışıyordu hem de Arman yemek yapmada pek de iyi değildi. Fakat o günlerde bile sevilecek bir şey bulmuştu Arman. Pelin'in bilgisayar karşısından günde en az 5 derse girerek yüz yüze bile zor olan İngilizce öğretme işini çevrimiçi olarak yapmaya çalışması... işte bu izlenmeye değer bir manzaraydı. Pelin bir özel okulda İngilizce öğretmenliği yapıyordu aslında hayali mezun olduğu bölümünün gerektirdiği gibi İngiliz edebiyatı öğretmekti fakat Türkiye'de kaç kişi hayalini kurduğu işte çalışabiliyordu ki? Arman antropoloji mezunuydu, bölümünü severek bitirmişti ama zaten az olan iş fırsatlarının herkesin kendi tayfasını işe koyma sevdası yüzünden yitirmişti. Bir süre sonra o da kendi işini yapma sevdasından vazgeçmek zorunda kalmıştı. Aynı bölümden arkadaşı Serdar ile a borç harç, ailelerinin de yardımıyla, ufak bir barı devralmış orayı işletiyorlardı. Bar başlarda çok müşteri çekememişti, Tunalı'da bir pasajın derinliklerinde çok da büyük olmayan bir yerdi ve insanların orayı keşfetmesi zor olmuştu. Lakin çok güzel bir arka bahçesi vardı ve fazla sayıda takipçisi olan bir blog yazarının bu arka bahçeye hayran kalması ve bloğunda WunderBar'dan bahsetmesi sonucu bar bir anda patlama yaşamıştı. Arman ve Serdar gerçekten çok çalışmış yarım kuruşun bile hesabını yaparak barı daha çekici hale getirmeyi başarmışlardı. Pandemi döneminde ise her şey başa dönmüştü, insanlar gelmek için can atsa da yasaklar bu tarz işletmelerin köküne kibrit suyu dökmüştü; çoğu yer kapansa da Serdar yüksek olan kredi puanı sayesinde kredi çekerek barının kirasını ve çalışanların yarı maaşını ödemeyi başarmıştı. Şimdi ise pandemi yasakları tamamen kalkalı 2 buçuk ay olmuştu ve bar eski günlerine dönmüştü. İnsanların bir buçuk yıl evde kalması WunderBar için iyi olmuştu, gelenler bar açık olsa orada yatarlardı bile. Kimse artık eve girmek istemiyordu ve bar tam bir dolulukla çalışıyordu. Arman ve Serdar'ın çok çalışmaktan şikayeti yoktu, zaten yakın arkadaşınla sevdiğiniz bir işte çalışıyorsanız ve işin sahibiyseniz çok da fazla şikayet edecek bir şey kalmıyordu; çok çalışma üstesinden keyifle gelmeye çalıştığınız bir olgu haline geliyordu. WunderBar şu anda hayatında oldukça güzel giden iki şeyden biriydi. Barın ismi Pelinle Arman'ın Almanca kelimelerle dalga geçerek eğlenme alışkanlıkları sonucu olağanüstü anlamına gelen "wunderbar" kelimesini çarpıtarak oluşturdukları bir isimdi ve herkesin çok hoşuna gitmişti.
Arman hep böyle geç kalmazdı aslında bu akşam özel bir durum vardı. Serdar ile vardiyalı çalışıyorlardı. Bazı akşamlar Arman bazı akşamlar ise Serdar geç saate kalıyorlardı. Çalışanları da oldukça güvenilir insanlar olup çıkmışlardı. Herkes birbirini memnuniyetle idare ediyor nadiren sorun çıkıyordu. İşte bu Türkiye'de fazlaca şahit olamayacağınız bir şeydir. Koca koca insanlar 10 yaşında çocuklar gibi birbirlerini kıskanıyor ve birbirlerinin arkasından iş çevirerek iş yerlerini huzursuz, ruhsuz yerlere dönüştürüyorlardı. WunderBar'da ise böyle bir ortam hiç oluşmamıştı. Arman sonuçta huzuru bulmuştu evet her çok güzel bir ilişkisi vardı iş ve maddi sorunlar güzel bir ilişkiye de eninde sonunda zarar verebiliyordu. Pandeminin bitmesiyle Arman ve Pelin'in herhangi bir sorunu kalmamıştı. Pelin okuluna gidebiliyor, derslerini öğrencileri ile birlikte işleyebiliyordu. Herkes eski temposuna dönmüştü.
Arman kapıdan süzülerek içeri girdiğinde Pelin'i loş ışıkta televizyon karşısında Soul in a Cage oynanış videosu açık halde uyurken bulmuştu. Diz üstü bilgisayarları televizyonlarına bağlıydı ve Pelin de Arman gibi oyun videoları izlemeye bayılıyordu. Ertesi gün cumartesi olduğu için Pelin, Arman'ı beklemeye karar vermişti ama yine de uyuya kalmıştı. Arman koltukta uyuyan sevgilisinin üzerine eğilse de son onda vereceği öpücükten vazgeçti. Yanakları buz gibi olmalıydı, uykusunda Pelin'i sıçratmaktan vazgeçerek sessiz adımlarla yatak odalarına geçti. Kapalı mekanlarda sigara içilmese de bir şekilde Arman'ın üzerine ve saçlarına sigara ve insanların kokusu siniyordu ve bu yüzden her akşam duş almaya gayret ediyordu. Hem duş alması yorgunluğunu da iyi gelirdi. Pelin bir yere gitmiyordu, duştan sonra onu yatak odasına taşıyabilir ve geleneksel cuma gecesi maratonlarına başlayabilirlerdi. Planlar pek Arman'ın düşündüğü gibi gitmemişti. Duştan çıkınca kendini aşırı yorgun hissetmiş, bu sebeple Pelin'i televizyonun karşısındaki koltuktan kaldırarak beraber yatak odasına gitmişlerdi.
Ertesi sabah Pelin erken uyanmıştı, zaten hafta içi erken kalktığı için beden saati hafta sonu da öğleden sonra uyanmasına izin vermiyordu. Pelin bir şeyler atıştırıp sevdiği diziden birkaç bölüm izledi. Daha sonra da her zaman hazırladığı deneysel kahvaltılardan birini hazırlamak için mutfağa geçti. Türkiye'de yaşıyor ve kahvaltı etmeye seviyorsanız asla peynir zeytin yumurta reçel dörtlüsünden oluşan bir kahvaltıyla tatmin olmazdınız. Pelin de o gün brokoli ve havucu tavada sotelemiş, içine un, yumurta, süzme peynir ve çeşitli baharatlar katarak yeni bir omlet deniyordu. Bu deneysel kahvaltılar Arman'ın da favorisiydi, her hafta sonu tabağında yeni bir şey buluyordu ama bundan hiç şikayetçi değildi. Nihayet Arman uyandığında youtube videoları eşliğinde kahvaltılarını yaptılar ve ardından hafta sonu ne yapacaklarını tartışmaya koyuldular. İkisi de evde kalmak istemiyordu, pandemide bunu yeterince yapmışlardı bu sebeple dışarıda gezinmeye karar verdiler. Hem gezilecek sahaflar, ucuz fiyata alınacak hazine değerinde kitaplar vardı. Zira Pelin bu hazineleri yeni almaya kalksa her ay maaşının altıda birini sadece kitaplara ayırması gerekiyordu; üzücü olan da bu ya... Türkiye'de kitap almak da bir lüks olmuştu. O yüzden sahaflar her zaman insanların imdadına koşuyordu, hem ikinci el kitap satın almanın ayrı bir güzelliği vardı ve Pelin henüz Zaman Çarkı serisini tamamlayamamıştı.
Akşamın geç saatlerine kadar dolaşmışlar, birkaç güzel kitap satın almış, salaş bir mekanda güzel bir yemek yemişlerdi. Eve dönme vakti geldiğinde her zamanki fıstık ezmeli ve parçacıklı kurabiyelerinden almış, Pelin'in yaz kış içtiği soğuk kahveyi de unutmamışlardı. Evde ise ayrı bir mücadele onları bekliyordu. İzleyecekleri filme karar vermek her zaman en azından bir saat alırdı. Çevrimiçi kanalları çok olunca seçenekleri de bir hayli fazla oluyordu ve ikisi de genellikle fantastik bir film izlemek istiyorlardı. Ama bu da dünyanın bir gerçeğiydi, o kadar seçenek arasında izlenecek kaliteli bir fantastik film bulmak oldukça zordu. Böyle zamanlarda ise oyun videoları ya da oyunların hikayelerin anlatan videoalar yardımlarına koşardı. Zira oyunla bu konuda kitaplardan sonra en sağlam kaynaktı. Her zaman izlenecek bir şey bulunabiliyordu. Bu akşamki videoları ise Warhammer elfleri idi, tam bir cevher bulmuşlardı. Kahveler ve kurabiyeler hazırlanınca bir tıkta yeni maceralarına atıldılar ve geç saatlere kadar videoyu ve ondan yola çıkarak açtıkları başka videoları de izleyerek ve üzerlerine konuşarak zaman geçirdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızdalar
Horror"Cenaze... Her şey o zaman başlamıştı; ilan gazeteye verildiğinde kendini onların pençesinden kurtarmak isteyen birçok kişi başkalarını dehşetin kollarına atmak için isimleri not almıştı. Adresler bulunmuş, işlemler tamamlanmış, kabus paketlenerek y...