Ezgi'nin Mesajı

7 2 0
                                    

Pandemi sonrasında her şey normale döndüğünden bu yana özellikle hafta içi hem Arman hem de Pelin için oldukça yoğun geçiyordu. Kimsenin bu durumdan şikayeti yoktu elbette, herkes dışarıda olmaktan ve de çalışmaktan memnundu. Öğleden sonra WunderBar'ın yavaşça hareketlenmeye başladığı saatlerde Arman, Serdar ile birlikte yönetim işini hallettikleri odada hesaplarla ilgili birtakım kayıtları incelerken telefonu çaldı. Zil sesi diğer kişiler aradığında çalan zil sesinden farklıydı. Arman kız kardeşi Ezgi için farklı bir zil sesi ayarlamıştı, zira Ezgi konuşmaya başladığında susmak aklına pek gelmezdi; elbette bunda ağabeyinden farklı bir şehirde yaşamasının da etkisi vardı. Ezgi, İstanbul'da üniversite öğrencisiydi, Ankara'daki ağabeyini sık sık arar hayatının her detayını ona anlatırdı. Yurtdışında yaşayan büyük ablaları ile olan ilişkilerinin aksine Arman ve Ezgi'nin arası oldukça iyiydi. Küçüklüklerinden beri oldukça iyi anlaşan iki kardeş olmuşlardı. Arman da Ezgi ile telefonda uzun sohbetler yapmaktan hoşlanıyordu. Ancak bazen iş arasında telefonu dalgınlıkla açıp Ezgi'nin muhabbetine kapıldığı olmuştu ve bazı belgeleri yanlış doldurmuştu. Aynı şeyin tekrar olmasını istemediğinden farklı bir zil sesi oluşturarak kendince bir uyarı sistemi kurmuştu Arman. Bu kez de benzer bir durum vardı, bu sebeple Arman telefonu açmadı. Daha sonra ona dönerdi nasıl olsa, tekrar dikkatini toplayarak hesap kayıtlarının arasına gömüldü. Başını kağıtlardan kaldırdığında Serdar kapının eşiğinde duruyordu. Yüzünde hoşnutsuz bir ifade vardı. "Kaçtır sana sesleniyorum Arman, nereye gömüldün gittin?" diye sordu Serdar küçük adımlarla odanın kapısından içeri girerken. Arman hemen kafasını hesaplardan alamamıştı. Serdar hafifçe gülümsedi, masanın üzerine eğilip kağıtları incelerken "bar iyice kalabalıklaşmadan bir şeyler yiyelim, dolap ağzına kadar dolu, annem sağ olsun sabah uğrayıp bir sürü bir şey bıraktı" dedi ve tekrar doğruldu. Arman gülümsemeyle karşılık verirken incelemekte olduğu kağıtları dosyanın içine yerleştirdi ve ayağa kalkıp içeri yönelen Serdar'ın arkasından gitti. Barın köşesindeki favori yuvarlak masalarında yemeklerini yerken yarı zamanlı garsonlarından biri olan Öykü yanlarına gelerek Arman'a manalı bir bakış atarak "seninki yine burada" dedi ve çaktırmadan barın diğer köşesindeki sarışını gösterdi. Arman gözlerini devirerek tepki verirken Serdar "kız esaslı çıktı, hiç vazgeçmiyor" dedi. Arman meyve suyundan bir yudum alıp Serdar sözünü bitirir bitirmez tepki gösterdi. "İşte ben de bunu anlamıyorum. Beni burada Pelinle defalarca gördü, bir çift olduğumuzu anlamak zor olmasa gerek, o zaman bu ısrar neden?" diye sordu yüzünde gerçekten merak eder bir ifadeyle. Arman gerçekten iyi görünümlü biriydi, hafif sarı saçları, mavi gözleri ve uzun boyuyla ilgi topluyordu kaçınılmaz olarak. Ama çok çapkın olduğu söylenemezdi, elbette üniversitede flört ettiği kızların sayısı oldukça fazlaydı ama Pelin onun için çapkınlık günlerinin sonu olmuştu. Onu gerçekten seviyordu ve ilişkilerine zarar geçirecek herhangi bir şey yapmamaya özen gösteriyordu. Ayrıca Pelinle gerçek anlamda mutluydu. Herkesin şanslı olup denk getiremeyeceği şekilde, insanların klişe bir şekilde "kafa dengini bulmak önemli" dedikleri şeyi başarmıştı. Pelinle oyun oynayabiliyor, bilim kurgu ve fantastik kurgu filmlerine ve dizilerine gömülebiliyor, kitaplar üzerinde konuşabiliyordu. Bu kadınla futbol bile izleyebiliyordu; her ne kadar en iyi forvet konusunda anlaşamasalar da ikisi de 2000lerin başındaki birçok yıldız futbolcunun hayranıydı. Pelin, o dönemlerin en iyisinin Real Madridli Raúl González olduğunu düşünse de Arman Milanlı Andriy Shevchenko'nun çok daha iyi olduğunu iddia ediyordu ama her ikisi de 96 – 97 döneminde Barcelona'da olan Brezilyalı Ronaldo'nun dünyanın en iyisi olduğu konusunda hemfikirdi. Güncel dönemdeki Messi/Ronaldo çekişmesine dahil olmasalar da hala büyük bir zevkle maçları takip ediyorlardı. Onları bu kadar iyi bir çift yapan en önemli şeyse kuşkusuz ilişkilerine her zaman bir şekilde heyecan katabilmeleriydi. Şu dönemlerdeki yenilikleri ise Pelin'in fantazya serileri arasına sokuşturup okuduğu ve çerezlikler diye adlandırdığı birtakım erotik romanlardaki çiftleri geçmeye çalışmaktı. Bu kategorideki yazarların kusursuz engin bir hayal gücü vardı. Pelin okuduğu kitaplardaki bazı kısımları Arman'a okutuyor, bazı zamanlar ikisi de okuduklarını alaya alsa da diğer zamanlarda kitapları bir meydan okuma gibi görüyorlardı. Bu durum da kuşkusuz özel hayatlarına oldukça renk katıyordu. Öykü gülümseyerek işine döndüğünde Serdar, Arman'ın sorusunu cevaplayamamıştı. Çünkü çoğu zaman, bu konu bir tarafa dursun, insanların çoğu yaptıkları şeyleri neden yaptıklarını anlamak zordu. Arman tabağındaki kalan son karalahana sarmasını pul biberli yoğurduna bulayarak ağzına attı. Midesi yine bayram etmişti, bir ara mutlaka Seher teyzeyi arayarak teşekkür etmeliydi. Seher hanım Arman'ı Serdar'dan ayırt etmiyordu. Kendisi İzmirli olmasına rağmen sırf Arman için Trabzon usulü yemekler yapıp bara getiriyordu. Bugünkü enfes sarmalar da onun eseriydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AramızdalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin