P.S lütfen multimedia'yı söylediğim yerde açın😘
Yavaş yavaş silinen görüntüler, daralan nefesim... Gözlerimi hızla açtım ve boğazımı tutarak öksürmeye başladım. Henüz netleşmeyen görüşüm yüzünden bir süre yattığım yerde yerde kaldım. Görüşüm netleşdiği an ayağa kalktım ve gözlerimle etrafı tarayarak nerede olduğumu hatırladım, Uyku Kapanı... Daralan nefesim ve azalan oksijenim ile daha şiddetli öksürmeye başladım, öksürüklerim o kadar canımı yakıyordu ki... Oksijen göstergesine baktığım zaman biraz daha vaktim olduğunu gördüm. Susuzluktan kurumuş dudaklarım ve boğazımı temizlemek için bir kez yutkundum ve Uyku Kapanının acil durum kapısına doğru koşmaya başladım. Bir yandan boğazımı tutuyor, diğer yandan kapının yanında asılı olan oksijen tüpünlerinden birini almaya çalışıyordum. Sonunda tüplerden birisini tutmayı başardığımda maskeyi taktım ve derin bir soluk aldım. Bu tüpteki havanın bana ne kadar yeteceğini bilmiyordum ama çok fazla dayanacağını da düşünmüyordum.
Hemen arkamı döndüm, yattğım yerin yanı başındaki komidinin üzerindeki suyu bir dikişte içtim. Suyun boğazımı rahatlatmasının verdiği mutluluk ve enerjiyle hızlıca küreyi taradım. Gözlerim, ben uykuya dalmadan önce hatırladıklarımdan farklı ve yabancı olan cisme takıldı. Siyah ve baş parmağım büyüklüğündeki cihazi kapar kapmaz , ilk yardım dolabının yanındaki gömme dolabın içinden dalgıç kıyafetini ,su geçirmeyen çantamı ve küçük el fenerini çıkararak yere attım. Hızlı olmam gerektiği için dalgıç kıyafetini elime alarak fermuarını indirdim ve tekrar yere koydum. Oksijen maskemden derin bir nefes alarak çıkardım, ardından üzerimdeki tulumu yırtarcasına çıkardım ve hemen dalgıç kıyafetini giyindim. Hızlı bir şekilde maskeyi tekrar yüzüme takarak derin bir nefes daha aldım. Ardından çantanın içine üzerimden çıkardığım kıyafetleri, siyah cihazı ve birkaç küçük bıçağı aldım. Nasıl olur da oksijenimin yetmeyeceğini tahmin etmezdim. El fenerini yerden alarak acil çıkış kapısına doğru ilerledim. Kapının yanında asılı olan dalgıç gözlüğünü alarak dikkatlice taktım. Oksijen tüpündeki son nefesi içime çektikten sonra, odayı tekrar taradım gözlerimle. Almam gerekenler zaten çantadaydı ve bende en son aldıklarımı içine koymuştum. Duvarda asılı duran diğer tüpü sırtıma taktıktan sonra derin bir nefes aldım. İçimden üçe kadar saydıktan sonra kapıyı açtım ve suyun içeriye dolmasına izin verdim. Aniden içeriye dolan su yüzünden kafamı vurmamak için kapının kulpunu sıkıca tuttum. Saniyeler içinde içeriye dolan su dengemi kaybetmemi sağlamıştı. Açık olan kapıdan kendimi dışarıya atarak yüzmeye başladım. Açlığım hareket etmemi zorlaştırıyordu, ne kadar zamandır uyuyordum onu bile bilmiyordum. Çok derin bir yerde olmalıydım çünkü ne gökyüzüne dair ne de karaya ait bir şey gözükmüyordu, bu hızla yüzmeye devam etsem yukarıya ulaşamayacağımı biliyordum; ama gene de deniyecektim! Kendimi öylece ölümün kollarına atamazdım, sağ salim karaya ulaşacağıma dair profesöre söz vermiştim hem! Hızımı biraz daha arttırarak yukarıya doğru yüzmeye devam ettim...
Ne kadar süredir yüzdüğüme dair hiçbir fikrim olmasa da oksijenimin azaldığını hissedebiliyordum. Gitgide görünüşümün bulanıklaşması, karnımın ağrıması ve bedenimin 'Su ve yemek!' diye yalvarması direncimin zayıflamasına sebep oluyordu. Oksijenimin her an bitme ve burada ölme ihtimalim tüylerimi diken diken ediyor, daha hırslı yüzmemi sağlıyordu. Zamanımın daraldığını hissediyordum, belki de artık pes etmeliydim... Alex, ailem... Ölürsem onları tekrar görebilme ihtimalim vardı ve bu da beni pes etme kararına biraz daha yaklaştırıyordu.
Başımı yukarıya kaldırarak ne kadar yol katettiğime baktım. O kadar zamandır yüzmeme rağmen ne kara, ne gökyüzü, ne de okyanusun dibi gözüküyordu. Zaman daralıyor ve oksijenim azalıyordu. Yanımda yeteri kadar oksijen yoktu ve bunu başaramayacaktım. Evet, pes ediyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden Sonra
Ciencia FicciónBen ve Profesör Ginger genetik bilim araştırmalarında, insanların sağlığı, yaşam süreleri, yaşamsal faaliyetleri bitmiş olan organlar ve hücrelerin yenilenmesi üzerine çalışmalar yapıyorduk. Eğer başarılı olursak, hastalıklar ya da organların tedav...