Ertesi gün Jessica anlatma olayından vazgeçti. Profesör Lupininde deli olduğunu düşünmesini istemiyordu. Çok yalnızdı.Draco da onunla konuşmuyordu. Nedeni Pansy. Dibinden ayrılmıyor. Bildiğin Crabbe Goyle Pansy ve Draco grup oldu.
Geçen hafta Pansy ile arasında dialogu ve Draco'nun Pansy'i savunuşunu hatırladı.
"Canım sen o bulanık kanıbozuk ve Potterla takılırken bizi kaybettin."
"Seni kaybetmek umurumda değil Parkinson"
"Aa tek beni mi?" Dedi Pansy Dracoya bakarak. Draco başını salladı.
"Evet Pansy haklı. Sen bulanık kanıbozuk ve Poturla takılarak bizi aileni kaybettin. Niye? Bir hiç uğruna onlarda seninle konuşmuyorlar. Sonunda yalnız kalacağını biliyordum. Ama onlar konuşmaya başlayınca hemen eski haline döneceksin. Bir. Daha bizimle konuşma" deyip gitmişti. Pansy sonunda amacına ulaştı. Yalnızım. Diye düşündü Jessica.
O sırada Trelawney ile karşılaştı. Trelawney ona anlamsız bir ilgi duyuyordu. İç gözü çok iyiymiş keşfedilmeyi bekliyormuş. Belki görücü bile olabilirmiş. Ama Jessicanın yaptığı çoğu kehanet doğru çıkıyordu. Birden Harrynin de aynı ,onunla aynı durumla karşılaşcağına emindi.
"Jessica nasılsın?" Dedi Trelawney.
"Profesör benden bir hafta boyunca olabileceğini tahmin ettiğim şeyleri sormuştunuz" dedi Jessica.
"Evet yoksa oldu mu ofisime gel Lavender ve Parvati de orada" dedi Trelawney. Jessica Trelawneyi takip etti. Odaya girdiğinde cam küreler, fincanlar, mumlar hepsi oradaydı. Trelawney ona bir kitap verdi ve gördüklerini açıklamasını istedi. Lavender ve Parvati ona hayranlıkla bakıyordu.
"Evet rüya gördüm ve bunu yalnız konuşmak istiyorum. Üstünüze alınmayın ama bunun kimsenin bilmemesi gerektiğini seziyorum" dedi Parvati ve Lavender saygıyla gittiler.
"Evet kızım anlat" dedi Trelawney hevesle.
"Rüyamda bir oda bakanlıkta hemde kehanetlerle doluydu ve bir kehanette 'harry Potter & Voldemort' yazıyordu. Bir de sonra da bir boş duvarda rüyamda Birisi ölmeyince ikiside yaşayamayacak gibi bir şey yazıyordu ama bu bir hafta sonraki rüyamda." Dedi Jessica. Trelawney'nin fincanı kaydı.
"Sen eminim bir görücün. Dumbledore bunu bilmek ister. Başka başka bir şey gördün mü? Demin söylediğini kimseye anlatma" dedi Trelawney.
"Evet bir kurbağa suratı Hogwarts ve tehlike. " dedi Jessica.
"Pekala bunların ne aznlama geldiğini zaman karar verecek. Sende Dumbldore'a kehanetle ilgili olan rüyanı anlat." Dedi Trelawmey. Jessica hemen Dumbledore'un odasına koştu.
"Jes burada ne yapıyorsun?" Dedi Profesör Snape. Jessica onun Dumbledore'un güvendiği bir kişi olduğunu bildiği için yalan söylemedi.
"Profesör. Beni Profesör Trelawney gönderdi. Dumbledore'a kehanetle ilgili olan bir rüyamı anlatacağım" dedi Jessica. Snape biran dondu.
"Bunu kimseye özellikle Potter'a söyleme" dedi Snape
"Peki ama Profesör Dumbledore'u nereden bulacağım" dedi Jessica.
"Ona ben anlatırım sen bunu kimseye anlatma yeter" dedi Snape. Jessica'da zindanlara inecekti ama vazgeçti. Bahçeye çıktı ve yere uzandı. Normalde şamarcı söğut yasaktı ama o genellikle oraya gidiyordu. Tabi şamarcı söğütün yetişemeyeceği bir yere. Birden yanında bir hareketlenme olduğunu hissetti ve kocaman köpeği gördü.
"Sen miydin?" Dedi Jessica. Köpek havladı.
"Senin suçsuz olduğunu biliyorum. Sirius" diye fısıldadı köpek ona baktı.